Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Adli Yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Yargı mensupları milletin evine hoş geldiniz" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı, yargı bağımsızlığına gölge düşürdüğü gerekçesiyle katılmama kararı almasına gönderme yapan Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz bu mekân da milletin ve devletin malıdır" ifadesini kullandı. Erdoğan, "Milletin evinde yapılan adli yıl açılış töreni yargı bağımsızlığını gölgelemez, aksine yargı bağımsızlığını güçlendirir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na sitem ederek, "Dostlarımızdan Yenikapı ruhuna uygun bir şekilde hareket etmelerini bekliyordum" dedi.
"Yargıya özellikle teşekkür ediyorum" diyen Erdoğan, "Darbe girişiminin tespitiyle birlikte hızla harekete geçen, ilk andan itibaren tüm çalışmalarını hukuka uygun şekilde yürüten, yaptıkları açıklamalarda 'Yaptıklarınız hukuka aykırıdır, gereği yapılacak' diyerek kapının arkasında gizlenmemiştir" diye konuştu. "Madem ki dünya adaletin üzerinde dönmektedir, bu durumda hâkimlerimize, savcılarımıza düşen adil çalışmaktır" diyen Erdoğan, "Bu süreci hızlandıralım, hukuk içinde çözüme gidelim" diye konuştu.
"Bizler darbecilere güvenlik güçlerimize gidin vurun demedik, adalete teslim edin dedik" diyen Erdoğan, "Ey dünya, biz yakalayıp adalete teslim ediyoruz, siz kalkıyorsunuz 'Endişeliyiz' diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi?" tepkisini gösterdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli törende yer alırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilk kez törende konuşma yaptı. Daha önceki törenlerde sadece Türkiye Barolar Birliği Başkanı (son iki yıl dışında) ve ev sahibi sıfatıyla Yargıtay Başkanı konuşuyordu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Sayın Başbakan, sayın Yargıtay Başkanı, yüksek yargı organlarımızın kıymetli mensupları, adalet teşkilatımızın değerli mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Milletin evine hoş geldiniz.
2016-2017 adli yılının ülkemiz ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sözlerimin hemen başında bir hususa açıklık getirmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz bu mekan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin bünyesindedir ancak bahçedeki cami, aşağıda inşa edilmekte olan Cumhurbaşkanlığı kütüphanesi, çok amaçlı salonumuz ki burası sergi salonlarından oluşan bir yer, herkese açık mekanlardır. Cumhurbaşkanlığı'nın kendi alanları üst kattaki 3 bloktan ibarettir. Burası da, diğer yerler de milletin malıdır, devletin malıdır. Bizler görev süremiz boyunca çalışmalarımızı burada yürütmekte mükellefiz. Bizden sonra gelecekler de buraları kullanacak. Kongre ve kültür merkezimiz, her toplantıda hissettiğimiz eksikliği gidermek için inşa edilmiştir. Eskiden böyle salonlar yoktur, son zamanlarda yeni yeni yapımına başlandı. Burası başkent, böyle bir eksikliğin giderilmesi bizim için önemliydi. Ankara gibi bir yerde opera binası yoktu inanabiliyor musunuz? Ama burası opera binası işlevi de görebilecek tasarıma sahip.
Kongre ve kültür merkezimiz tüm kurumların önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapacaktır. Yargıtay Başkanımız, burada yapılmasaydı toplantının bir otelin -2'nci katındaki 600 kişilik salonda yapılacağını ifade etmişlerdir. Milletin evinde yapılan adli yıl açılış töreni yargı bağımsızlığını gölgelemez, aksine yargı bağımsızlığını güçlendirir.
Dostlarımızdan Yenikapı ruhuna uygun bir şekilde hareket etmelerini bekliyorum. Milletimizin birliğe, beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Türkiye, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin öncesinde ve sonrasında dostunu, düşmanını, yanında olanı, olmayanı büyük ölçüde görmüş, tanımıştır. Bu vesileyle 15 Temmuz şehitlerimizi yad yediyorum. Şu gördüğünüz külliyede 29 şehidimiz var, burası helikopterlerle tarandı. O gece destan yazan milletimize ne söylesek, ne yapsak minnetimizi ifade edemeyiz.
15 Temmuz'dan sonra çok daha ağır hale gelen sorumluluğumuzun gereğini yasama, yürütme ve yargı olarak hep birlikte yerine getireceğiz. Türk milleti gerçekten çok büyük, çok asil, her türlü hizmeti hak eden bir millettir. En modern silahların karşısına çıkıp dimdik durabilecek başka bir millet var mıdır? Ben görmedim, bilmiyorum.
Yargıya özellikle teşekkür ediyorum. Darbe girişiminin tespitiyle birlikte hızla harekete geçen, ilk andan itibaren tüm çalışmalarını hukuka uygun şekilde yürüten, yaptıkları açıklamalarda "Yaptıklarınız hukuka aykırıdır, gereği yapılacak" diyerek kapının arkasında gizlenmemiştir. Savcılarımıza, hakimlerimize teşekkür ediyorum.
Sayısız kahramanlıkların hikayeleriyle büyüyen gençliğimiz, 15 Temmuz'da kendi destanlarını yazdılar. Mücadelenin ne olduğunu bilen, bunun ne olduğunu bizzat yaşayan bir nesle kavuştuk. Yalnızca tarih kitapları okuyan değil, aynı zamanda yaşayan bir nesle kavuştuk.
Biz 79 milyonuyla tek milletiz. Tek milletiz, böyle olmak zorundayız. Böyle olursak hedefe ulaşacağız. Ve bizim tek bayrağımız var, rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığın ifadesi, yıldız işte her şehidimizin ta kendisi. Anlı şanlı bu bayrağımızın karşısına bazı paçavralar çıkarılıyor. Bunlara asla müsaade edemeyiz. İşte bugün, yapılan tüm operasyonlar bunlara müsaade etmeyeceğimizin kanıtıdır. Sonuna kadar bu operasyonlara devam edeceğiz.
Kimse bu topraklara operasyon düzenleme düşüncesine girmesin, giriştikleri karşısında polisimizi, askerimizi, köy korucularımızı bulacaktır.
Devletin içinde devlet olmaz, işte birileri bu hevese katıldılar. Devletin içinde devlet oluşturmanın gayretine girdiler. 40 yıldır bunun hesabının içine girdiler. Allah'a hamd ediyorum ki böyle bir fırsat, böyle bir imkan karşımıza çıktı. O gece verdiğimiz şehitlerin sadece 63'ü polis 5'i askerimiz olmak üzere asli işi güvenlik olan insanlardır. Geri kalanı sivillerden oluşuyor. Bunların içinde bakıyorsunuz 16-17 yaşında gençler var. Bu kardeşlerimizin mesleklerine bakıyoruz, emekli, garson, mühendis, seyyar satıcı, profesör olduklarını görüyoruz. Yine bu şehitlerin kimi evli, kimi bekar. İçlerinde Ankaralı olan da var, Sivaslı, Diyarbakır var. İçlerinde Abdullah Tayyip gibi 17 yaşında olanı da var. O gece bu ülkenin her rengi, her kesimi 15 Temmuz'da iradesine, geleceğine sahip çıktı. Artık sıra bizde. Yani bu ülkenin yönetiminde. Yasama, yürütme, yargı... Hepimizde. Bundan sonra çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin bundan sonra ülkenin ihtiyaçları dışında hareket etme lüksümüz yoktur. Kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem; böyle anlarda 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır. Oradaki fedakarlık bizi kendimize getiremiyorsa hepimize yazıklar olsun.
Değerli arkadaşlar,
FETO denilen hain yapıyla kahr-u perişan eden nedir biliyor musunuz? Güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizliklerdir. Sadece ve sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını yiyen FETO, milletimizin zaten gözünde mahkum olmuştur. Adaletin ne kadar önemli olduğunu sadece bu örnek bile bize anlatmakta ziyadesiyle yeterlidir. Madem ki dünya adaletin üzerinde dönmektedir, bu durumda hakimlerimize, savcılarımıza düşen adil çalışmaktır. Bu süreci hızlandıralım, hukuk içinde çözüme gidelim. O gün 30 kişi darbecilerden öldü, 241 kişi darbeye direnirken öldü. Demek ki bizler darbecilere güvenlik güçlerimize gidin vurun demedik, adalete teslim edin dedik. Ey dünya, biz yakalayıp adalete teslim ediyoruz, siz kalkıyorsunuz "Endişeliyiz" diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi? Bizim jandarmamız, beni almaya gelen darbecileri vurmadı. Ne yaptı? Yakaladı, götürdü savcıya teslim etti. İşte bu millet bu kadar asildir. Biz de bu denli hukuk içerisinde çalışmalarıımzı sürdürüyoruz. Geciken adalet, adalet değildir. O yüzden bir a önce çalışmalarımızı tamamlayıp sonuca ulaşmak istiyorum.
Adalet, herkese hakkını teslim etmek, bunun için de gerekiyorsa eğriyi düzeltmektir. Bu tıpkı gülü sulamakla dikeni sulamak arasındaki fark kadar önemlidir. Yeni adli yılda yüksek yargı organlarından kürsülere kadar adalet teşkilatımızın tüm kademelerinde görev yapan hakimlerimizin, savcılarımızın her zamankinden daha çok çalışacaklarından şüphem yoktur. Gözaltına alınan 3495 hakim ve savcının gerçek adaletin temini konusunda katkı sağlayacağını düşünüyorum."