Gündem

Erdoğan: Biz Batı'nın yaptığı gibi mültecilere bariyerler oluşturamayız, aynı şey bizim de başımıza gelebilir

Cumhurbaşkanı, Şehir ve Güvenlik Sempozyumu'nda konuştu

02 Ocak 2020 11:38

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib'den 200-250 bin sığınmacının Türkiye'ye doğru hareket halinde olduğunu söyledi. "Karşılıklı bazı tedbirlerle engellemeye çalışıyoruz ama iş kolay değil, zor. Karşınızda insan var" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı ülkelerini eleştirdi. Erdoğan, "Biz insana karşı bu noktada Batı'nın yaptığı gibi bariyerler, dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir. Geldiği zaman ne yapacaksak şu anda da bunun biz çok daha adil ve insani olanını yapmak durumundayız" diye konuştu.

Ankara'da Şehir ve Güvenlik Sempozyumu'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Son dönemde mahalle kültürünü geliştirmeye yönelik adımı takdirle seyrediyorum. Bunlardan biri de bekçilik müessesesinin yeniden inşasıdır. Bugün sayıları 20 bini bulan bekçilerimiz sayesinde mahallelinin başını daha rahat bir şekilde yastığına koyabildiğini biliyorum. Site kültürü bizim kültürümüz değil ama  ne yazık ki şu anda bir site kültürü anlayışı egemen olmaya başladı."

"Şehirlerin güvenliği ise o da bunların arasındadır. İlk zamanlarda genellikle harici tehditlerden kaynaklanan güvenlik ihtiyacı zamanla çeşitlenmiştir. Dışarıdan gelebilecek saldırılar karşısında insanoğlu kimi zaman surlar inşa ederek, hendekler kazarak tedbirler almaya çalışmıştır. Bugün hâlâ surlarıyla ayakta kalan ünlü pek çok şehir bulunuyor. Şehirlerin güvenlik sorunları bazen de içerideki sıkıntılardan kaynaklanmıştır. Büyük bir nüfusu küçük bir alanda refah içinde yaşatmak öyle zannedildiği kadar kolay değildir. şehirlerde yaşanan kargaşaların fiziki mahiyetleri ortaya çıkmıştır. Doğal afetler de şehirleri ciddi manada sarsmıştır."

"Şehirlerimizin içerideki düzeni sadece kolluk gücü ile sağlayamayacağımız bir durumdayız"

"Teknolojinin de gelişmesiyle şehirlerin alt-üst yapı ağları oldukça karmaşık hale gelmiştir. Şehir ne kadar büyükse güvenlik sorunları da o derece yüksek ve fazladır. Nitekim sempozyumumuzun konu başlıklarına bakında bu çeşitliliği gördüm. Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücü ile sağlayamayacağımız bir duruma gelmiş durumdayız. Bu yeni duruma karşı, yeni fikirler, yeni yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bu tür çalışmaların şehirlerimizin geleceğinde ihtiyacımız olan güvenlik düzeninin oluşturulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Her ülke ve toplum kendi ihtiyaçlarına uygun çözümleri kendi üretmelidir. Aksi takdirde başka ülkelerin kendi ihtiyaçlarının ürünü olan çözümlerin kullanılması gerekiyor. Bu da beraberinde uyum sorunu getirir. Bütün örnekleri inceleyeceğiz ama kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Şehirleri tehdit eden unsurlar günümüz dünyasında çok farklılaştı. "

"Türkiye'nin her alanda yaşadığı büyük dönüşümden şehirlerimiz de nasibini almıştır. Yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde Türkiye artık fiziki bakından ileri bir seviyeye ulaşırken sosyolojik olarak da daha demokratik bir yapıya kavuşmuştur."

"Ülkemizde yeni gecekondu inşası olmadığı gibi eskileri de kentsel dönüşümle ortadan kalkmaya devam etmektedir. Artan nüfusun konut ihtiyacını karşıladık, karşılıyordu. Düne kadar tek derdi kafasını sokacak bir çatı bulmak olan insanlarımız bugün artık çok daha ileri standartlarda konut talebiyle karşımıza çıkmaktadır."

"Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız"

"(Belediye başkanlarına seslendi) Benim bir ricam var. Özellikle şehirleşmede inşaatların inşasında ihyasında bütün mesele sizin kaleminizin ucundadır. Bir defa buradan taviz asla verilmemelidir. Eğer küçük hesaplar yaparsak şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. 'Acaba seçimler geliyor durum ne olur, kazanır mıyız kaybeder miyiz durum ne olur?' Bakınız dikey mimari ile şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Yatay mimari ile kendi medeniyetimizi inşa etmiş, geçekten şehirleşmenin ne olduğunu dünyaya gösterme imkanı bulmuş oluruz. Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız. Bizim geçmişimizden aldığımız ilhamla bu adımları atmamız örnek teşkil edecektir. Biz toprağa daha yakın olmanın gayreti içinde olmamız lazım. Zaten sonunda gideceğimiz yer de orası değil mi?"

"Bunların daha iyi günleri"

"Batı ülkeleri her ne kadar demokrasinin kurallarını koyar gibi hareket etseler de zorda kalınca en büyük savrulmayı kendileri yaşıyor. Paris sokaklarını görüyorsunuz. Londra'yı görüyorsunuz. Almanya'da Berlin'de buraların ne hale geldiğini görüyorsunuz. Açık ve net söylüyorum bunlar daha iyi günleri. Niye güvenlik sorununu tehdit eden ne kadar uyuşturucu olayı varsa bütün bunların baronları bizdeki terör örgütleriyle beraber çalışıyorlar. Biz mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Türkiye şehirlerinde uzunca bir süre terör örgütlerinin saldırılarına maruz kaldı. Hukuk sınırları içerisinde aldığımız kararlarla hamdolsun bu dönemi, geride bıraktık. Başımıza gelen olaylardan sadece biri batı ülkelerinden birince cereyan edince ortaya başka bir manzara çıkıyor. Böyle bir durumda hemen insan haklarının da, demokrasinin de rafa kaldırıldığı bir düzene geçiliyor. Güya kural, düzen, özgürlük sembolü sayılan bu batı şehirleri bir anda açık hava hapishanesine dönüşüyor. En temel insan hakları bile işlemez hale gelmiş, güvenlik kaygısının yol açtığı panik durumu her şeyin üzerine çıkmıştır. Daha kısa zamanda Hollanda'da, Paris'te gördük. Polisler kadınları yerlerde nasıl sürüklüyorlar. Bütün bunlar oralarda yaşandı. Ama Türk polisi buna benzer bir şey yapmış olsa bunlar dünyayı ayağa kaldırırlar. Bu gerçekleri hem göreceğiz hem de halkımıza anlatacağız. Amerika'dan tüm Batı dünyasına kadar bu çarpık durum yaşanmıştır. Amerika'da ellerini otomobile dayattırıyor silahı arkadan ateşliyor. Bizim polisimiz yapabilir mi? Hayır. Onlar acımasızdır. Ama bunların dünyada yargılanması, bunları değerler silsilesi içerisinde bir yere oturtmak her babayiğidin harcı değildir."

"Şu anda İdlib'den 200-250 bin mülteci sınırımıza doğru hareket halinde"

"İstanbul sokaklarını kaosa sürüklemeye çalışanların yanında yer alırken, aynı eylemler Paris'te Berlin'de New York'ta yaşandığında kimsenin gözünün yaşına bakmazsanız kimse sizin samimiyetinize inanmaz. Bugün Batı demokrasisinin içine düştüğü en büyük açmaz bu çifte standarttır. Aynı ilkesizliği mülteciler konusunda da gösteriyorlar. Türkiye yaklaşık 4 milyon Suriyeli olmak üzere 5 milyonun üzerindeki kişiye kapılarınızı açarken kendi şehirlerinde yabancı istemeyenlerin insani duyarlılıklarının da inandırıcılığı kalmaz. Halbuki onlar bu mazlumlara sahip çıkmak için gereken maddi imkânlara bizden daha fazla sahip. Niye kapılarını açmıyorlar? Onların işine gelmez. Ama biz medeniyetimizin, inancımızın bize emri gereği bu konuda kapımızı açtık. O varil bombalarından kaçanları misafir ettik. Bunun yanında şu anda İdlib'de olanlar aynı şekilde devam ediyor. 200-250 bin şuanda mülteci sınırımıza doğru hareket halinde. Şu an itibariyle karşılıklı bazı tedbirlerle engellemeye çalışıyoruz ama iş kolay değil, zor. Karşınızda insan var. Biz insana karşı bu noktada Batı'nın yaptığı gibi bariyerler, dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir. Geldiği zaman ne yapacaksak şu anda da bunun biz çok daha adil ve insani olanını yapmak durumundayız."

"Bu iklimi baskının ve zorun değil vicdanın ve merhametin gücüyle sağlıyoruz"

"Bugün Türkiye'de yerleriyle birlikte 5 milyona aşkın yabancı misafirle beraber hamdolsun şehirlerimizde kayda değer bir güvenlik sorunu yaşanmamıştır. Bu iklimi baskının ve zorun değil vicdanın ve merhametin gücüyle sağlıyoruz. "

"Bir şehre ait olmak hem şehrin maddi ve manevi birikimlerine sahip çıkmayı hem de huzur ve güveni sürdürülebilir kılmak için sorumluluktan kaçınmamak gerekir. Bu meshuliyet zincirini kesintisiz olarak kurmadan hedeflerimize ulaşamayız. "