Gündem

'Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşması, hiç yoktan iyidir!'

'Barışçı çözüm gündeme gelecekse, 'Türk kamuoyu'nu ikna etmeden yol alabilmek uzak ihtimaldir'

07 Haziran 2012 12:41

Hasan Cemal
(Milliyet, 7 Haziran 2012)

 

Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşması, hiç yoktan iyidir! Keşke silahlar sussa, siyaset konuşsa...

 

TBMM eğer Türkiye’nin en yakıcı sorununu kendi çatısı altında tüm boyutlarıyla, komplekssizce, sorunun adını da koyarak, hiç kuşkusuz  BDP’yi de dışlamadan görüşmeye başlayabilirse, barış adına güzel bir başlangıç yapılmış olur.

Bazı deyişler vardır:  Dostlar alışverişte görsün... Zevahiri kurtarmak...
Ha Ali Veli, ha Veli Ali...
Hiç yoktan iyidir!
Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşması gündeme gelince, en uygun başlık “Hiç yoktan iyidir” diye düşündüm.
Bu ülkenin siyasetinde iktidar-muhalefet diyalogu diye bir alışkanlık yoktur çünkü.
İktidar ve muhalefet liderlerinin karşılıklı oturup önemli meselelerde diyalog kurmaları, uzlaşma noktaları yakalamaları bize uzaktır.
Böyle bir siyasal geleneği, çok partili demokrasiye adım attığımız 1940’lı, 1950’li yıllardan beri oluşturamadık.
Ne yazık ki öyle.
Varsa yoksa itiş kakış, kavga.
Çok partili siyasete bugüne kadar damgasını vuran çatışma kültürü oldu. Bu kötü alışkanlığı ya da illeti siyasetimizden bir türlü silemedik.
Oysa, ülkelerin yaşadıkları öyle sorunlar vardır ki, iktidarla muhalefet uzlaşmadan çözüm kapısı açılamaz.
Bizim de böyle sorunlarımız var.
Kürt sorunu bunların başında gelir. PKK sorunu da, şiddet ve terör sorunu da öyledir.
Türkiye çok uzun yıllardır bu sorunların tüm acılarını yaşamaya devam ediyor.
Türkiye’yi maddi ve manevi açıdan kanatan, demokratik hukuk devletinin yerli yerine oturmasını engelleyen, kalkınma ve ekonomik büyümeyi sınırlayan bu sorunlarla daha fazla yaşamak mümkün değildir.
Bu gerçek artık biliniyor.
Bunun gibi bir gerçek daha var çoktandır bilinen. O da, iktidarla muhalefetin, Ak Parti’yle CHP’nin ‘işbirliği’dir.
İktidarla ana muhalefet arasında Kürt sorununda uzlaşma kapılarının açılması, Türk kamuoyu  bakımından çok önemlidir.
Unutmayın:
Kürt sorunu aynı zamanda ‘Türk sorunu’dur. Kürt sorunu yalnız Kürtlerle değil, aynı zamanda ‘Türkler’le çözülür.
Barışçı çözüm gündeme gelecekse, ‘Türk kamuoyu’nu ikna etmeden yol alabilmek uzak ihtimaldir.
Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşmasını bunun için önemsiyorum.
CHP’nin yakın geçmişinde böylesine uzlaşma jestleri hiç yoktu.
Baykal’ın CHP’si, Bahçeli’nin MHP’siyle yarış halindeydi Kürt sorunu konusunda.
Bugün Kılıçdaroğlu’nun CHP’si daha farklı bir raya oturma çabası içinde. Taşın altına elini sokmak isteyen bir görüntü veriyor.
Baykal dönemi böyle değildi.
Baykal’ın liderliğindeki CHP çözüm üretmeyen,  sürekli negatif davranan, Kürt sözcüğünü bile ağzına almayan, devletçi ezberlerden sapmayan bir partiydi.
Nitekim, 2009 yılında Habur sonrası ‘demokratik açılım’ın çöküşünde, belki de en belirleyici rolü Baykal oynamıştı.
Şimdi hava değişiyor gibi.
Kılıçdaroğlu, eski CHP’nin ‘yenilenme’ye başladığını söylerken, Kürt sorunu konusunda elini Erdoğan’a uzatıyor.
İyi güzel.
Sorunun iktidar ve muhalefet tarafından barışçı bir çözüm için Meclis çatısı altına getirilmesi elbette olumlu bir adım olur.
Evet, bir ilk adım.
Ama TBMM eğer bu ilk adımla Türkiye’nin en yakıcı sorununu kendi çatısı altında tüm boyutlarıyla, komplekssizce, sorunun adını da koyarak, hiç kuşkusuz  BDP’yi de dışlamadan -ve keşke MHP’yi de içine alarak- görüşmeye başlayabilirse, barış adına güzel bir başlangıç yapılmış olur.
Ayrıntıya girmiyorum.
Bardağın dolu tarafı varsa, şimdi onu görmeye çalışıyorum.
Yoksa söylenecek çok şey var.
Dün öğleden sonra bir saat süren ve kapıları açık tutan Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşması için hiç yoktan iyidir diye yazımı noktalıyorum.
Keşke silahlar sussa, siyaset konuşsa...