Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşması sırasında salonda bulunanlara 2002 yılındaki 20 milyon Türk Lirası ile bugün kullanılan 20 Türk Lirası'nın fotoğraflarını gösteren Başbakan Erdoğan, ''Bu fotoğraflar beni çok duygulandırmıştı. Aslında bu iki fotoğraf, tek başına, Türkiye ekonomisinin nereden nereye geldiğini göstermeye yetiyor. Sadece bu bile, Türkiye'nin tümüyle birlikte esnafımızın dünyasını nasıl değiştirdiğimizi açıkça ispat ediyor'' dedi.
'Özgürlük, barış diye yola çıkanların hangi noktaya vardıklarını görün'
Başbakan Erdoğan, esnafın, sanatkarın sabah besmeleyle dükkanını açmasını, her akşam şükürle kapatmasını, umudunu her daim canlı tutmasını istediklerini ve bunun için mücadele ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tabii, bu noktada, Doğu ve Güneydoğu'nun önemli bir sorununa özellikle değinmek istiyorum. Hani bu 'kepenk kapatma' diyorlar ya. Cuma ve cumartesi günleri o bölgede, Van, Hakkari, Şanlıurfa'da partimin mitinglerini gerçekleştirdim. Tabii burada birçok tehditler, şunlar bunlar esip duruyor. Eğer bu ekonomik özgürlük mücadelesini hep beraber vermezsek temel hak ve özgürlüklerden hiçbirimizin bahsetmesinin anlamı kalmaz. Çünkü ekonomik özgürlük de nedir? O da bir temel hak ve özgürlüktür. Ne demek? Benim ekonomik özgürlüğümü sen hangi hakla engelliyorsun? Buna karşı mücadeleyi beraber vereceğiz.
Şurası son derece önemli: Bunlar lokal olaylar. Adeta bütün bir bölgenin manzarası gibi sunuluyor. Biz medyanın terörle mücadeleye destek vermemesi gerekir derken, işte olayın bu boyutuna dikkat çekmek istiyoruz. Çünkü bu benim esnafımın kepenk kapatması olayı değildir, bunun adı aslında kepenk kapattırma olayıdır. Olay bu. Çünkü bölücü terör örgütünün adına geldiği zaman bakıyorsunuz, kepenk kapattırıyor. Bu nasıl iştir? Hem 'demokrasi' diyeceksin, 'barış' diyeceksin, hem 'temel hak ve özgürlükler' diyeceksin hem de iki de bir ekmek teknesini tekmeleyeceksin. Esnafın ekmek teknesi orası. Sen orayı tekmelediğin zaman benim oradaki esnafım, oradaki kardeşim ne yapacak? Hani sen onların yardımcısıydın? Hani sen onların temsilcisiydin? nedir bu hal?
Bu bir korku toplumu oluşturmaktan başka bir gayret değildir. Sanki bölgenin tüm halkı bu eylemlere destek veriyormuş gibi bir görüntü oluşturulmak isteniyor. Böyle bir şey yok. Özgürlük diye, barış diye yola çıkanların hangi noktaya vardıklarını görün.''
'Bizim cesur olmamız yetmiyor, herkes cesur olmalı'
Her dükkanın başına bir polis dikmenin mümkün olmadığını, sorunun bu şekilde değil, demokrasi yoluyla halledilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ama bir siyasi partinin sırtını bölücü terör örgütüne yaslamak suretiyle varlığını devam ettirmesinin ne anlama geldiğini bizim halkımıza iyice anlatmamız lazım. Ve biz bu sorunu, birinci derecede inanın sizlerle çözeriz. Çünkü sizler direkt halkla münasebeti olan bizim elimiz, ayağımız durumundasınız. Bizim cesur olmamız yetmiyor, herkes cesur olmalı. herkes bu kışkırtmalara karşı tavrını açık açık ortaya koymalı.'
'En az 3 çocuk diyorum'
Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik yapısının bugünkü gibi değil 2023 gibi görülmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"2023'de bizim projeksiyonumuz 82 milyon nüfus gösteriyor ama temennim odur ki daha fazla olsun ama genç bir nüfus, dinamik bir nüfus. Şu anda Batı yaşlı nüfusundan kahroluyor, 'biz yanlış yaptık' diyor. Şimdi para üstüne para veriyor, teşvik ediyor ama doğurmuyorlar. Türkiye'yi de aynı duruma düşürmek isteyenlere biz prim vermeyeceğiz. Onun için ben her zaman söylüyorum, yine burada söyleyeceğim, bütün nikahlarda söylüyorum, en az 3 tane çocuk diyorum. Çünkü böyle giderse 2037'de Türkiye'nin durumu iyi değil. Aksi takdirde 2037'de yaşlı bir nüfusuna sahip olacağız. Yaşlı bir nüfusa sahip olduğumuz zaman durum felaket. O zaman biz Batı'dan daha kötü duruma düşeriz."
Edep, ahlak, dürüstlük
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan diğer ifadeleri şunlar:
- Edep, ahlak, dürüstlük timsali esnaf ve sanatkarımızın, siyasete dışardan yapılan bazı müdahaleler karşısında da her zamanki gibi sağduyulu bir tavır ve tepki belirleyeceğine gönülden inanıyorum.
- Ahilerin, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran'dan tevarüs ettirdikleri 'eline, diline, beline hakim ol' düsturu, bugün her zamankinden daha fazla önem arzediyor.
- Ahilik teşkilatının o evrensel ve insani tavsiyelerine bugün gerçekten çok ihtiyacımız var.