Gündem

Erdoğan: Kadına yönelik şiddet asla kabul edilemez, bu ihanetin içine giren herkes cezasını çekmelidir

"Her kim kadına yönelik şiddeti öven bir söz söylüyorsa bilin ki onun zihin kodlarında bir sorun vardır"

26 Kasım 2017 17:40

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet asla kabul edilemez, bu ihanetin içine giren herkes cezasını çekmelidir" dedi.

Erdoğan, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" kapsamında Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen programda konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

Kadına yönelik şiddet sonucunda hayatlarını kaybetmiş tüm kadınlarımızı yadediyor, Allah'tan rahmet diliyorum. Şiddete uğramış, anlatamamış tüm kadınlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kadınlarımız kendi meselelerine sahip çıktıkça bizler de daha cesur, etkin adımlar attık. Atmayı da sürdürüyoruz. Kadına yönelik bu şiddet asla kabul edilemez. Kadına şiddeti insanlığa ihanet olarak ilan etmiş bir Cumhurbaşkanı sıfatıyla diyorum ki, bu ihanetin içine giren herkes cezasını çekmelidir. Bu mesele sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın sorunudur. Araştırmalar bu meselenin eğitim düzeyi ile maddi gelir ile çok da ilişkili olmadığına işaret ediyor. Doğu toplumlarına münhasır olduğu yönünde oluşturulmaya çalışılan art niyetli algı da doğru değildir. Batı toplumları da aile içi şiddet konusundan muzdariptir. Asıl mesele cinsiyetten öte, insana bakış meselesidir. İnsana verilen değer meselesidir. 

Her kim, kadınlarla ilgili şiddeti öven bir söz söylüyor, bir tavır içine giriyorsa bilin ki onun zihin kodlarında bir sorun vardır. Bu kişinin bir çoban olması veya bir üniversite hocası olması, bir ilahiyatçı veya bir ateist olması arasında fark yoktur. 

Annelerin konumu çok farklı. Ayaklarının altına annenin cenneti seren bir inancın mensupları olarak kadınlarla ilgili yanlış algıların dinimizle ilişkilendirilmesini asla kabul edemeyiz. Ne demişiz, anavatan demişiz. Kadını yar olarak, canan olarak tarif eden bir kültürün şiddet üretmesi de işin tabiatına aykırıdır. Ülkemizde insana ve kadına dair yanlış algılar, kabuller varsa bunun sebebini dinimizde veya kültürümüzde değil, daha derinlerde aramak durumundayız. Biz aslında tüm milletimizin, hatta tüm insanlığın dertlerine derman aramış oluyoruz. Kadınların, eğitim, şiddet gibi sorunlarını çözememiş bir toplumun hedeflerine ulaşamayacağını da biliyoruz. Çünkü kadın yoksa toplumun yarısı da yoktur. 

Kadınların asli unsuru, temel taşıyıcısı haline getirmenin mücadelesini verdim. Bugün burada sizlerle birlikteliğim sadece bir protokol görevi değil, kadınların mücadelesine verdiğim samimi desteğin bir nişanesidir. AK Parti'nin iktidara geldiği günden beri, kadınlarımızın önündeki engelleri kaldırmak için tarihi reformlar gerçekleştirdik. Bunların en önemlilerinden biri ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanundur. Gerçekten tarihi bir dönüm noktasıdır. Bakanlığımız şu ana kadar şiddete uğramış 20 bin kadının davasına müdahil olarak mağdur kadınlarımızın yalnız olmadığını göstermiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırlanan eylem planlarını hassasiyetle uyguluyoruz. Eğitim çalışmalarında yüzbinlerce kamu görevlisine ve askerimize ulaşıldı. Şiddeti önleme merkezlerini, kadın konukevlerini 81 ile yaygınlaştırdık. 

"Yeni bir eylem planı hazırlandı"

Ekonomik ve sosyal hayattaki etkinliklerinin artırılması konusunda da önemli adım attık. Yılbaşından itibaren uygulanmaya başlanacak yeni bir eylem planı hazırlandı. Erken yaşta ve zorla evlilik artık geride bırakmamız gereken önemli bir sorundur. Ülkemizde günümüz şartlarında erken sayılabilecek 14,15,16 yaşlarındaki evlilik oranı yüzde 4'lere kadar geriledi. Burada ortaöğretimdeki kız çocuklarımızın oranının yüzde 85'e çıkmasının çok önemli katkısı bulunuyor.

Ana muhalefetin başındaki zat çıkmış konuşuyor. Öğretmenlerle ilgili bir şeyler anlatıyor. Sen ne anlatıyorsun? Okuma yazma oranlarının yüzde yüzlere doğru yürümesi iktidarımız döneminde oldu. Bizim ordumuzun bayanlar ayağı da çok sağlamdır. Yükseköğretim öğrencileri arasındaki kız öğrencilerimizin oranının yüzde 13.5'tan yüzde 44.5'a çıkmış olması da sevindiricidir. 

Esasen 2005 yılından bugüne kadar istihdam sayımızı 9 milyon 200 bin artırmış olmamıza rağmen işsizliğin halen çift haneli rakamlarda geziyor olmasının sebebi kadınlarımızın iş gücüne katılımdaki artıştır. 

Sadece mikro kredi uygulamasından 160 bin kadın yararlanmıştır. Daha yüzlerce, binlerce örnek sayabilirim. Bu irade devam ettikçe diğer sorunların da çözümü sadece zaman meselesidir. Kadınlarımızdan tek istediğimiz bizim bu mücadelemize destek olmaları. Kadın haklarının ideolojik saplantılarının istismar aracı olmasına dönüştürmek isteyenler en büyük zararı verenlerdir. Kadın meselesini de bize saldırmak için kullananlara da eyvallah etmeyiz. 

Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki

Ana muhalefetin başındaki zatın skandal ifadeleri bunlardan biridir. Üstelik de kadınlara yönelik toplantıda bu zat: Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa, akşam tencere kaynamıyorsa, bu erkek de gelir hıncını karısından alır.

Bunu diyen Bay Kemal. Böyle çarpık bir zihniyet olur mu? Böyle yoz bir bakış açısı olabilir mi? Bu kadına şiddeti alenen meşru gören bir anlayıştır. Ana muhalefetin başındaki zatın her seçim yenilgisinden sonra evde neler yaptığını düşünmek bile istemiyorum.

Bir kadın meclis üyesine karşı bu tavrı takınan bir belediye başkanına ancak "sen ne yapıyorsun ya?" deyip onu yuhalamaları gerekirken tam aksine onu alkışlıyorlar. İşte bu da CHP'deki kadın zihniyetinin nerede olduğunu gösteriyor. 18 Mart Çanakkale Şehitleri'ni anma günü, valime talimatı verdim: O gün Çanakkale Belediye Başkanı'na orada söz vermeyeceksin. Seçimle bir belediye meclisine üye olarak girmiş bir meclis üyesini o meclisten kovan insan bunun bedelini ödemelidir. Bu zat sadece kadınlara yönelik şiddetin savunucusu da değildir. Ülkemizin ve milletimizin aleyhine kim varsa hepsinin müdafii bu Kemal'dir.

Aynı zamanda müfteridir, yüzsüzdür. Eskiden beri şahsım ve ailem hakkında aslı astarı olmayan yalanlar üretir. Sanki hiçbir şey olmamış gibi pişkince çirkefliğe devam eder. Çocuklarım, kardeşim, eniştem, dünürüm, eski özel müdürüm, yurt dışına milyonlarca dolar para göndermiş. Daha önce de benim 3 milyar dolar param olduğunu iddia etmişti. Bu iddiaların da müşterisi çıkıyor. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bir şeyi iddia ediyorsan, onu ispatla senin ortaya koyman gerekir. Ben buradan artık ismini bile anmaya tenezzül etmediğim bu zata soruyorum. Öne sürdüğün iddiaların belgesi var mı? Varsa çıkar hemen ben gereğini yapayım. Yoksa çık milletin önüne iftira ettiğiniz söyle, özür dile. Aksi halde dünyanın en alçak suçu olan iftiracı konumuna düşeceksin. Bu zat ne ortaya belge koyabilecek ne de çıkıp özür dileyebilecek. Tayyip Erdoğan'ın yurt dışında 1 kuruş parası varsa, herhangi bir bankada bunu ispat etsin. İspat ettiği anda Cumhurbaşkanlığı makamında bir dakika durmayacağımın garantisini veriyorum. Bunu ispat edemeyen Kemal acaba o makamında duracak mı? O da bana taaahhüdünü versin. 

Avukatlarıma talimatları verdim, bu müfteri hakkında işlemleri başlattılar. Bedelini ödetmek amacıyla manevi tazminat davasını, 1.5 milyon lira olarak talep ediyoruz. Açtık. Şu ana kadar zatın iddia ettiği gibi milyoner olamadık belki ama bu zattan alacağımız tazminatlar sayesinde herhalde olacağız. 

İspatlamazsan sen siyaseti bırakmalısın. İspatlarsan ben hem siyaseti hem Cumhurbaşkanlığı makamını bırakacağım. Hodri meydan.

İşsiz kalan erkek gider eşini döver denklemidir. Seçimlerde oy kullanacağı sandığı bulmayan, benim adım Kemal diyerek verdiği bütün sözleri tutan bu zata hakettiğinde fazla süre ayırdığımın farkındayım. Bu zatı, milletimize, özellikle de kadınlarımıza havale ediyorum. Gereken dersi vereceklerine inanıyorum.