Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski metin yazarı, Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, “Seçimi olmasa da süreci kazanan Kılıçdaroğlu oldu; kaybeden ise Gelecek ve Deva oldu” görüşünü savundu.
Ünal, yazısında, “Her iki parti de en başta özgün bir kimlik oluşturmakta başarısız oldular. Parti kadroları içinde bir harmoniden söz edebilmek mümkün değil. Küskünlerin intikam alabilmek için bir araya gelmesiyle siyasi hareket oluşmaz ama en azından bir insicam oluşabilirdi. Kuruldukları günden itibaren partilerin içinden farklı sesler yükseldi. Kimi zaman sağcı, kimi zaman solcu, çokça liberal, epeyce de Kemalist oldular. 'Bu partilere neden oy vermeliyim' temel sorusuna bir cevap üretemediler. Öyle ya. Misal, eğer Kemalist olacaksanız, CHP, yani aslı varken seçmen neden sizi tercih etsin? Misal, kutsal değerlere hakareti dahi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirecekseniz, CHP gibi, HDP gibi, bu işin uzmanları varken, seçmen neden size yönelsin? Bu cendereden, bu ikilemden çıkamadılar” düşüncesini dile getirdi.
Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"İktidara yöneltebilecekleri epeyce soru varken, sabun köpüğü gündem girdabından çıkamadılar.
Geçmişte AK Parti kadroları içinde yer almış olmalarından dolayı, hitap etmeye çalıştıkları kitle tarafından 'suç ortağı' olmakla itham ediliyorlar. Tek başına bu bile, yanlış kitleye hitap ettiklerini göstermiyor mu? Sağlam bir düşünsel altyapı ve özgün politikaları olsaydı, kimin ne dediğini umursamadan özgüvenle yürürler ve beğeni de toplarlardı.
Her iki parti de bugün CHP ile milletvekili pazarlığı yapan, CHP listelerinden birkaç vekillik koparabilen, ama karşılığında Kemal Kılıçdaroğlu’na meşruiyet sunan; bu halleriyle de siyasi geleceklerini imha eden partilere dönüştüler.
Seçimi olmasa da süreci kazanan Kılıçdaroğlu oldu; kaybeden ise Gelecek ve Deva oldu.
Oysa Erbakan ve Erdoğan’dan en başta öğrenilmesi gereken şuydu: İntikam hırsıyla hareket ederseniz, mücadeleniz sağlıklı da olmaz, uzun soluklu da olmaz. Özellikle Erdoğan’ı zirveye taşıyan ve orada tutan anlayış bu değil midir?"