Gündem

Erdoğan'ın eski danışmanından Bakan Albayrak'a hatırlatma: İktidar muhalefete sicil amirliği taslama yeri değil

27 Ağustos 2020 08:12

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar gazetesi yazarı Akif Beki, katıldığı bir TV programında,   "Halkının sevinciyle sevinemeyen, üzüntüsüyle üzülmeyen, mutluluğuyla mutlu olamayan kesimi üzmeye devam edeceğiz" diyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a, "Partinizin başarılarına sevinmemek, siyasi şovlarınıza alet ve ortak olmamak, güç gösterilerinize alkış tutmamak da muhalefetin hakkı.  Bu yüzden rakibinizi suçlayamaz, Türkiye düşmanı gibi gösteremezsiniz. Nihayetinde muhalefet, Osmanlı sarayındaki hademe alayının şakşak bölüğü gibi bir şey değil.  İktidar da muhalefete sicil amirliği taslama yeri değil. Muhalefet partilerinden kendilerini size beğendirmesini bekleyemez, dayatamazsınız." hatırlatmasında bulundu. 

Beki, "Son dönem AK Parti propagandasında sık karşılaştığımız bir mantık... Oysa geçmişte AK Parti, bu zihniyetten çok şikayetçiydi. Muhalefet matah ve sağlam zanneder, kullanırdı. İktidar partisi de her fırsatta çürüklüğünü, sakatlığını muhalefetin yüzüne çarpardı.  Sakatlığı şuradaydı...  Milletin bir bölümü, kendisini diğer bir bölümünün üstünde göremezdi. Milletin bir kısmı üvey evlat değildi, tamamı öz evlattı.  Herkes birinci sınıf ve eşit vatandaştı. Bir kesim evsahipliğine kurulup, diğer kesimi kiracı yerine koyamazdı.  Kimse kimsenin sadakatini, vatanseverliğini ölçme hakkına da sahip olamazdı.  Hem...İnancından, görüşünden dolayı milletin bir kesimini dışlamak, milletten saymamak, öz vatanında parya muamelesi yapmak kimin haddineydi!  Milleti; milli-gayri milli, sadık-hain, vatansever-düşman diye ayırmak düpedüz bölücülüktü. Birlik ve beraberliğimize kastetmekti." düşüncesini dile getirdi. 

Beki, "Ayrıca bugünkü TCK'nın 216. maddesinde tanımlandığı üzere suçtu. Halkın bir kesimini diğerine karşı kin ve düşmanlığa tahrik suçu.  Sadece provokasyon suçu mu! Aynı zamanda nefret, aşağılama, ayrımcılık ve zümrecilik suçu da..." görüşünü savundu.

Beki, "Hem tek bir ferdini dışlamadan 'Milletimizi ve toplumumuzu sevindirmeye devam' edeceksiniz. Hem de 'Halkın sevinciyle sevinemeyen kesimi üzmeye...' 'Halkın bir kesimi'ni karşınıza alırken 'millet ve toplumun tamamı'nı kapsayabilir misiniz?  Bu ikisi bir arada mümkün mü?  Buradaki mantık tutarsızlığı, ancak 'Halk' yerine 'AK Parti' yazılarak düzeltilebilir. Yani cümleyi şöyle kurarak: 'AK Parti'nin sevinciyle sevinemeyen kesimi üzmeye devam edeceğiz.'  Hakkınız da. İktidar partisi olarak, siyasi rakiplerinizi sandıkta üzmek için elinizden geleni yapmak helalühoş size.  Ama unutmayın! Partinizin başarılarına sevinmemek, siyasi şovlarınıza alet ve ortak olmamak, güç gösterilerinize alkış tutmamak da muhalefetin hakkı." ifadesini kullandı. 

Beki, "Bu yüzden rakibinizi suçlayamaz, Türkiye düşmanı gibi gösteremezsiniz. Nihayetinde muhalefet, Osmanlı sarayındaki hademe alayının şakşak bölüğü gibi bir şey değil. İktidar da muhalefete sicil amirliği taslama yeri değil. Muhalefet partilerinden kendilerini size beğendirmesini bekleyemez, dayatamazsınız. Yaparsanız, milletin de demokratik yarışın da ne olduğunu hiç anlamamışsınız demektir." değerlendirmesinde bulundu. 

Beki, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, vaktiyle muhalefet partileri CHP ile MHP'ye hep hatırlattığı üzere... Siyasi rakipsiniz, hasım değil, kan davalısı değil. Yok edilecek, hayat hakkı tanınmayacak bir düşman hiç değil.  Memnuniyetsiz, rahatsız, küskün toplum kesimlerini gözden çıkarabilir mi bir iktidar?  Onları üzmeye, milletin parçası olmaktan kovana dek zıtlaşmaya, kan kusturmaya ant mı içiyordu eski AK Parti?  Aksine...'Sosyal restorasyon'la ülkeye ve millete aidiyet bağlarını güçlendirmeye, onları kaybetmeye değil kazanmaya, sevindirmenin yollarını bulmaya bakmıyor muydu?  Darılmaca yok, 'Bir inattır yaşamak' felsefesiyle nereye kadar!" yorumunu yaptı. 

Yazının devamı için tıklayın