Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar gazetesi yazarı Akif Beki, köşe komşusu Taha Akyol'un oğlu'nun dolandırılmasını köşesine taşıyarak, "Kendine savcı-polis süsü vermiş sahtekârların ağına kolayca düşülüyorsa yargıya güvensizlikten" görüşünü savundu.
Beki, "Yüksek bürokratı da namlı profesörü de düşebiliyor. Bu klasik üçkağıdı nasıl oluyor da yıllardır yutturabiliyorlar? Uydurdukları savcı-polis senaryosu, neden olabilirmiş gibi inandırıcı geliyor kurbanlara? Tabii ki yargıya güvensizlikten, başka neden olacak! KONDA araştırmasında dibe vurduğu ortaya çıkmamış mıydı? Çoğunluk, haksızlığa uğrarsa yargının kendisini koruyacağına güvenmediğini söylemiyor muydu? Bu haksızlığın, devlet yetkisini kötüye kullananlardan gelebileceğini düşünenler, ezici bir çoğunluğa ulaşmıyor muydu? Kendine savcı-polis süsü vermiş sahtekarların ağına kolayca düşülüyorsa ondan işte. 'Sen haklılığını anlatıp temize çıkana kadar başına gelmedik kalmaz' korkusundan yakalıyorlar kurbanlarını." düşüncesini dile getirdi.
Beki, "Haksız yere ve göz göre göre içerde yatanların varlığıyla büyüyen bir korku! Dolandırıcıların tek yaptığı, bu korkuyu sömürmek. Toplumdaki yaygın adaletsizlik ve ‘istediğin kadar haklı ol, kimse kurtaramaz seni’ duygusunu istismar ediyorlar. En başta iktidar ve destekçileri, bu korku tuzağındaki paylarının sorumluluğu ve utancıyla yüzleşmeliyken...Bakıyorsunuz, işin dalgasındalar. 'Gülme, senin de başına gelir' gibi maskaralıklar karalıyorlar borazan medyada. Hele sevmedikleri, iktidarı eleştiren biri hedef seçilmişse arkasından teneke çalmaya bayılıyorlar. Pompaladıkları korkuyla savundukları hukuksuzluklar sayesinde, dolandırıcılık tezgahları kurulur olmuş. Bundan bile kendine haklılık payesi çıkarabilene pes! Bunların korkuttuklarını onlar yardım etme ayağıyla işletip soyuyor. 'Ortak mısınız' diyesi geliyor insanın. Ne övünç, ne şeref ama! Yuh!" ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın