Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar gazetesi yazarı Akif Beki, Türkiye ve Fransa arasındaki gerilimi yorumladı. Beki, "Mahalle kavgası dili, mahalle kavgası dilini davet ediyor. Devletler arası ilişkileri kişiselleştirmek, kişiselleştirmeyi " görüşünü savundu. Beki, "İktidar medyasının yazar ve manşetleri de aynı özen ve kaygıyı taşımıyor. Dümdüz gidiyorlar, ağızlarına ne gelirse...." düşüncesini dile getirdi.
Beki, "Macron, diplomatik incelik ve olgunluk açısından bir Merkel değil. Ve bu kabalaşma istidadı, onun çapını tarif eder. Bizi bağlayansa kullandığımız diplomasi dilinin kalitesi; devlet sağduyusu ve ciddiyetiyle bağdaşıp bağdaşmadığı. Tartışmada karşı taraf hak etti, çileden çıkardı diye küfürle mukabelenin haklılaşmaması gibi..." yorumunu yaptı.
Beki, "Mehmet Doğan, dün Karar’da sert bir Macron eleştirisi yazdı. Ama 'Çakma Napolyon' basitliğine tenezzül etmeden. Aynı şeyi 'Nakıs Napolyon' nitelemesiyle ifade etti. ‘Yetersiz, kifayetsiz’ demenin bin yolu var. Devlet sözcüleri bunlardan en bayağı, en harcıalem, en sokak ağzı olanını seçer mi? İktidar medyasının yazar ve manşetleri de aynı özen ve kaygıyı taşımıyor. Dümdüz gidiyorlar, ağızlarına ne gelirse.... Dışişleri bile yazılı tepkisinde, 'Oyunlarını bozduk, iç acısıyla Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırıyor' diyebildi. Şahsileştirebildi, şahsi duygulara indirgeyebildi meseleyi." ifadesini kullandı.
Beki yazısında şunları kaydetti:
Resmi sözcüler, bir başka ülkenin cumhurbaşkanına “Atanamayan Napolyon” lafları sokuşturmaktan geri durmadı. Meclis Başkanı Şentop dahi, şahane bir Fransa eleştirisi ve kriz analizine “Kimse ergenlik sorunlarını uluslararası sahaya taşımasın” cümlesini sıkıştırabildi.
Devletin “yedirirdik yedirmezdik” hamasetiyle temsil edildiği yerde...Gazeteler “Küstah dünyaya mesaj: Bizi yiyemezsiniz, size büyük lokma geliriz” başlığı atmış çok mu? “Çakma Napolyon” dedikleri için gazetecileri suçlayabilir misiniz?
Şanına yakışanı yapar herkes. Yönetimlerin dili kendilerini yansıtır, kalibrelerini gösterir ve ülkelerini bağlar. “Başkalarının cumhurbaşkanına asgari saygıyı göstermeyen, kendilerininkine de saygı beklemesin” mesajını kim kime vermiş oldu? Kim başlattı, kim yapınca harbilik ve dobralık, kim yapınca bitirim ergenlik? Bu toz duman arasında o bile seçilemiyor. Şirretin şirretliğini belirginleştirmeye, iyot gibi açığa çıkarmaya yarasaydı bari.
Yazının devamı için tıklayın