Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da TİGEM 69. Geleneksel Hasat Bayramı programında konuştu. Erdoğan, ''Yağlı tohum ve hububatta bekleyen 1 milyar 200 milyon lira desteği, Kurban Bayramı'ndan önce ödeyeceğiz'' dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Polatlı'da yaptığı konuşmasında Merkez Bankası'nın faiz indirimine değinerek şu ifadelere yer verdi: "Merkez Bankası faizi yüzde 24'ten yüzde 19,75'e düştü. Daha düşecek, yıl sonuna kadar daha da düşecek. Benim çiftçim, yatırımcım, girişimcim inşallah bu faiz belası altında ezilmeyecek. Yatırım, istihdam artacak, üretim artacak, rekabet gücü artacak. Böylece Türkiye büyümeye devam edecek" dedi.
Çiftçilerin hasat bayramını kutlayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; "Bu sene 69. düzenlenen hasat bayramının Polatlı ve Ankaralı çiftçilerimizle beraber tüm üreticilerimize hayırlara vesile olması için Rabbimden niyaz ediyorum. Sizler bugün sadece tarlanızdaki ürünün hasadını yapmıyorsunuz, aynı zamanda her anı sabır, tevekkülle geçirilen 1 senelik çalışmanın neticesini de alıyorsunuz. Sizler Rabbimizin insanın istifadesine sunduğu toprağın, güneşin, suyun bereketine bir kez daha şahitlik ediyorsunuz. Böyle bir günde buradaki çiftçilerimizin nezdinde Türkiye'nin dört bir yanındaki üreticilerimizin Hasat Bayramını kutluyorum."
"1 milyar 200 milyon TL'yi Kurban Bayramı’ndan önce ödeyeceğiz"
Az önce elektrikli traktörün denemesini yaptık. 45 dakika şarj süresiyle 7 saat aralıksız çalışabilen 105 beygir gücüne sahip bu traktörümüz inşallah seri üretime hazır. Ses, gürültü yok. Yüzde 95'e varan yakıt tasarrufu sağlayan elektrikli traktörün bu özelliğiyle çiftçilerimizin maliyetlerini ciddi düşüreceğine inanıyorum. Emeği geçen herkesi buradan bir kez daha tebrik ediyorum. Bir müjde daha veriyorum. Yağlı tohum ve hububatta bekleyen ödemeleri olan üreticilerimize veriyorum. Yağlı tohum ve hububatta bekleyen 1 milyar 200 milyon TL desteği Kurban bayramından önce ödeyeceğiz.
"Devlet olarak Düzceli kardeşlerimize desteği devam ettireceğiz"
Düzce'de felaketin ardından sivil toplum kuruluşlarımız ve devlet olarak süratle harekete geçirdik. Valilik, belediye başkanımız, milletvekillerimiz, kurum ve kuruluşlarımız orada çalışmalarını sürdürdüler. AFAD ve Düzce Valiliğimiz enkazı kaldırırken diğer taraftan zarar tespit çalışmalarına başladık. 41 köy ve mahallede 1899 üreticimize ait 96 dekar açık alanda çok ciddi hasar oluştu. Bilhassa Düzce merkez, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka ve Gümüşova'daki üreticilerimiz olumsuz etkilendi. Heyelan ve sel, su baskınıyla yaşanan afetler Tarım Sigortaları Kanunu kapsamıdır. Tarım sigortası bulunan üreticilerimizin zararları inşallah bu kapsamda karşılanacaktır. Ayrıca felaketin yaşandığı bölgeyle ilgili Genel Hayata Etkililik kararı aldık. Zarar tespit çalışmalarının kısa sürede yapılması, yardımların etkili bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlıyoruz. Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde ilgili birimlerimiz sahadaki çalışmaları çok yakından takip ediyor. Devlet olarak Düzceli kardeşlerimizin desteği için bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da desteğimizi vereceğiz. Bir kez daha Düzce halkına geçmiş olsun diyor, hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.
"Şimdiye kadar 120 milyar TL tarımsal destek verdik"
Bizim nazarımızda buğdayı dışarıdan satın almakla silahı dışarıdan satın almak arasında temelde bir farklılık yoktur. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılık en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikeli ve riskli bir durumdur. Tarımsal üretimi stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Son 17 yıldır özel önem ve öncelik verdiğimiz alanların başına tarım ve hayvancılığı koyduk. Çiftçilerimize bugüne kadar Bay Kemal diyor ya, bak Bay Kemal dinle, yalanla bu iş yürümez. Burada resmi rakamları veriyorum. 120 milyar TL tutarında tarımsal destek verdik. Türkiye'nin üretim kapasitesini arttırmak, tarım alanındaki potansiyelini layıkıyla harekete geçirmek için çok büyük emek sarf ettik.
"Tarımsal hasılada dünyada 7 Avrupa'da birinciyiz Bay Kemal"
Tarım sektörümüzü yılların ihmalinden kurtararak dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle yarışır hale getirdik. Tarım sektörümüz 82 milyon nüfus, 4,5 milyon sığınmacı kardeşimiz, 46 milyonluk turistin ihtiyaçlarını karşılarken 5 milyondan fazla vatandaşımıza da istihdam imkanı sağlıyor. Biz muhalefet gibi afaki konuşmak yerine rakamlarla, oranlarla, karşılaştırılmalarla konuşmayı severiz. Sizlerle bilhassa ihracatçılarımızın mevsim şartları dolayısıyla satın aldığı bir iki tarım ürünü üzerinden Türk tarımını eleştirenlere cevap vermek istiyorum. Tarımsal hasılada dünyada yedinci Avrupa'da birinci sıradayız bay Kemal.
"Tarımda dış ticaret fazlası yaklaşık 5 milyar dolar oldu"
2002 senesinde sadece 3,7 milyar dolar olan tarımsal ürün ihracatımızı yaklaşık 4 kat arttırarak 2018 yılında yaklaşık 18 milyon dolara çıkardık. Ah bay Kemal ah! Bu iş öyle yalanla dolanla olmaz. 2018 yılında tarımda dış ticaret fazlası yaklaşık 5 milyar dolar gibi önemli bir rakama ulaştı. Modern seralarımızda üretilen ürünlerimizin yüzde 90'ının ihraç ediyoruz. Dünyada yükselen trendleri takip etmeden kalıcı başarının yakalanması da zordur. Tarım alanında gelişmiş ülkelerle rekabet eden bir Türkiye ancak yenilikçi ve bütüncül anlayışıyla geleceğe damgasını vurabilir. İnsanlar artık sadece tükettikleri ürünlerin fiyatlarına değil aynı zamanda ne yediklerine, bunların nerede nasıl üretildiğine de çok dikkat ediyor. Tarım ürünleriyle ilgili bilinç dünya genelinde daha fazla artış kaydediyor.
"Cins ve çeşitlere ait tohumlar tescile hazır hale geldi"
Organik üretim 2002'den günümüze yüzde 665 artarak 2 milyon 372 bin tona yükseldi. Bu ürünleri aynı zamanda yurt dışına pazarladık. Tarımda ana girdilerden birisi tohumdur. Ne kadar güvenilir ve kaliteli tohumunuz varsa gıdanız da o derece sağlıklı olur. Hükümetlerimiz dönemlerinde bu konuya da çok ciddi destekler verdik. Hep tohumu ithal eden ülkeyken şimdi ihraç ediyoruz. Organik tarım ve tohum üretimine öncelik veriyoruz. Milletimizden toplanan binin üzerinde cins ve çeşitlere ait tohumlar çoğaltılarak tescile hazır hale getirildi. 2023 yılına kadar desteklediğimiz proje sayısını 20 bine toplum hibe miktarını 8 milyarın üzerine ulaştırmayı hedefliyoruz. Prim ve gübre desteğini yüzde 100 arttırıyoruz. şeker kotasını 2018 yılında yüzde 10'dan yüzde 5'e, 2019'da yüzde 2,5'a düşürdük.
"Nerede ne ve ne kadar ürün ekiliyor hepsini izleyeceğiz"
Kısa zaman önce 11. Kalkınma Planı'nı açıkladık. Tarım sektörümüz için de çok önemli teşvikler ve hedefler yer alıyor. Dijitalleşme, yapay zeka, veri madenciliği gibi etkin, veriye dayalı iş modelleriyle tarımsal bilgi sistemleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Tarım ve hayvancılıkla bütün faaliyetler anında izlenecek, çiftçilerimizin mağduriyeti giderilecektir. 780 bin kilometre kare vatan toprağında ne ekiliyor, nerede ekiliyor, ne kadar ekiliyor, ne kadar hayvan yetiştiriliyor hepsini bileceğiz, planlayacağız. Tohumdan sofraya süreç analizi yapılarak kayıt altına alınacak. GAP başta olmak üzere sulama barajları ve kanalların bir an önce hizmete girmesi önceliklerimiz arasındadır. 1.7 milyon kişiye istihdam, ekonomiye 15 milyarlık yıllık gelir artışıyla çok ciddi gelir sağlayacağız. Ülkemizi 2023'de tarım ve hayvancılıkta dünyanın en önemli ülkeleri haline getireceğiz.
"Faiz yüzde 19,75'e düştü yıl sonuna kadar daha da düşecek"
Biz her zaman yeni tekliflere, yeni yöntem ve projelere açık bir kadro olduk. Ülkenin ve milletin menfaatine olduğu müddetçe teklifi getirenin kimliği ve siyasi görüşüyle asla ilgilenmedik. Ülkemiz tarımını ilerletecek, üretimini arttıracak, Türkiye'nin gıda güvenliğini tahkim edecek her türlü öneriye açığız. Açık söylüyorum, biz kavganın gerilimin kesinlikle yanında değiliz. Biz çiftçilerimize en güzel hizmetin mücadelesini veriyoruz. Merkez Bankası faizi yüzde 24'ten yüzde 19,75'e düştü. Daha düşecek, yıl sonuna kadar daha da düşecek. Benim çiftçim, yatırımcım, girişimcim inşallah bu faiz belası altında ezilmeyecek. Yatırım, istihdam artacak, üretim artacak, rekabet gücü artacak. Böylece Türkiye büyümeye devam edecek.