Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye'de devam eden iç savaşta rejim güçlerinin eline geçen Halep'teki sivilleri yardım edilmesi gerektiğini belirtip Birlemiş Milletler'e çağrıda bulunarak "Halep'ten Türkiye'ye gelecekler için hazırlığımız var ancak bir insanı koridor gerek" dedi.
Erdoğan, İstanbul Beşiktaş'taki terör saldırısının ardından terörle mücadele konusunda "Tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum" ifadesini kullandı.
20 Temmuz 2015 tarihinden bu zamana PKK ile mücadelede verilen şehit sayısının 1178 olduğunu söyleyen Cumhurbaşkan Erdoğan terörle mücadelede 9 bin 500 PKK'lının da etkisiz hale getirildiğini ifade etti.
Erdoğan "Bunların arasında eli kanlı elebaşları da yer alıyor. Bölücü örgüte yönelik 40 bini aşkın gözaltı, 10 bin 500'ün üzerinde tutuklama var. " diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 32.. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bu toplantıları bir düğün havasında geçirmek istiyoruz ancak yaşadığımız günler buna izin verilmiyor. Kalbimizin yaralı, öfkemizin had safhada olduğu şu günlerde sizinle dertleşmek istiyorum. Acılar paylaştıkça azalır. Bizim acılarımız öyle çoğaldı ki artık paylaşmanın ötesinde bir adım atmak zorundayız.
Geçtiğimiz cumartesi polislerimize ve vatandaşlarımıza yönelik iki canlı bomba saldırısına maruz kadık. 44 şehidimiz, 238 gazimiz var. Sadece 20 Temmuz 2015 tarihinde, o günden bugüne PKK ile mücadelede verdiğimiz şehit sayısı 1178'dir.
DEAŞ saldırısında verdiğimiz şehit sayısı 300 civarında. 15 Temmuz'da 248 şehidimiz var. Fırat Kalkanında 17 şehidimiz var.
Örgütün kaybı ise 9 bin 500'ü buldu. Bunların arasında eli kanlı elebaşları da yer alıyor. Bölücü örgüte yönelik 40 bini aşkın gözaltı, 10 bin 500'ün üzerinde tutuklama var.
DEAŞ ve PYD kayıpları ise 1800'e yakındır. FETÖ'den tutukluların sayısı 40 bini geçti. Öte yandan biliyoruz ki bunların hepsi piyondur. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız.
Ülkemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Hiç şüphesiz gelecekte bu yaşadığımız günlerin muhasebesi daha iyi yapılacaktır. Yaşadığımız dönem en az İstiklal Harbi kadar önemlidir. Kritiktir. Hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyetlidir. Sevr'de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkum etmek istiyorlardı. Bugün Halep'te yaptıkları gibi...
İstiklal Harbimiz işte milletimizin bu senaryoya verdiği cevaptır. Milletimiz yaklaşık bir asır sonra yönünü yeniden geleceğe çevirme olanağı bulmuştur. Bugün de bölgemiz ve ülkemiz üzerinde çok sinsi ve kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Kanlı gözyaşıyla iç savaşla mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor. Bu bir güç savaşıdır, bu bir güç yarışıdır.
Ama milletimizin güzel bir sözü var; bizim insanımız zor oyunu bozar.
Evet, İstiklal Harbimizde daha öncesinde Çanakkale'de millet olarak imanımızla zoru göstererek oynanan oyunu bozduk. Misak-ı Milli hedeflerimize ulaşamasak da Sevr paçavrasını rafa kaldırdık. Bugün de yeni bir Sevr dayatmasıyla karşı karşıyayız. Gezi'de sokaklarda başaramadıklarını emniyet yargı darbesiyle halletmek istediler.
Seçimlere bel bağladılar, olmayınca çukur eylemleriyle, o da olmayınca darbeyle sonuca ulaşmaya çalıştılar. Kesinlikle bu saldırılar bizim şahsımıza yönelik değil, ortada daha büyük bir oyun var. Saldırıya uğrayan bizim şahsımızda somutlaştırdıkları büyük, yeni, özgür Türkiye mücadelesidir. Geçtiğimiz 14 yılda ekonomide ve demokraside kat ettiğimiz mesafe olmasaydı böylesine güçlü bir mücadele veremezdik. Yitirdiğimiz her canla yüreğimiz parçalanıyor ancak şu tarihi gerçeği unutmuyoruz; toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Biz bin yıl önce bu toprakları kendimize vatan yapmaya karar verdiğimizden beri bu iradenin bedelini ödüyoruz.
80 milyon biz, tek milletiz ve bizim tek bayrağımız var. Kimse bize o paçavraları bayrak diye yutturmasın. Bunları kabul etmek söz konusu değildir. 780 bin kilometrekareyle bizim tek vatanımız var, kimse bu topraklarda operasyon düşünmesin, bedelini ağır öderler. Değerli kardeşlerim eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Taviz verirsek bizi bir gün bile yaşatmazlar.
Ey muhtar kardeşlerim, size ve sizin şahsınızda bu ülkenin 80 milyon vatandaşına soruyorum, bizim bu topraklardan baka gidecek vatanımız var mı? Kimsenin de olduğunu sanmıyorum, şahsen benim yok.
Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine kast edenin başını ezmezsek bekamızı sağlayamayız.
Bayrağımıza kast edenin kolunu bacağını kırmazsak şehitlerimize mahçup oluruz. Vatanımızın beş karış toprağına göz dikenlerin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur. Öyle tweetlerle mweetlerle bizi yollamaya çalışanlar bunun bedelini her an ödeyecektir.
Birileri çıkar, sömürgecilik adına, güç mücadelesi adına insanlığını kaybetmiş olabilir. Biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz. Değerli kardeşlerim, millet olarak yeni bir ahitleşmeye gitmemiz, yeni bir mevkure birliği oluşturmamız gerekmektedir. Gün eski defterleri karıştırma günü değildir.
Geldiğimiz noktada savunmada kalma imkanına sahip değiliz. Madem bize tarihimizdeki en büyük saldırılardan biri yapıyor, misliyle cevap vermek hakkımızdır. Terörün sokağa inmesi, 80 milyon vatandaşımızı hedef aldığını gösteriyor. Bu yöntemle eylem yapan terörist için ölenin kökeni, inancı önemsizdir. Şunu unutmayın, kurşun adres sormaz derler. Bomba da bunların hiçbirini sormaz. öyleyse mücadelemizi sadece kurumlara, güvenlik güçlerine bırakamayız. Muhtar dediğiniz nedir, bulunduğu köyün, mahallenin hangi evinde kim var, enine boyuna bilen insandır.
Tüm vatandaşlarıma çağrı yapıyorum, anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı olarak PKK'sıyla FETO'suyla, DEAŞ ile adı söylemi yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmalarına ilişkin bir şey duyarsa, malumat duyarsa hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir.
Esasen ülkemizdeki hiçbir kesimin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur. Demokratik yollardan hak arama şansını Avrupa ülkelerinde bile bulamazsınız. Özgürlük, demokrasi falan bunlar hikaye. Bu toleransı hiçbir yerde bulamazsınız.
Vatandaşlarımızın can ve mal varlığına tehdit oluşturan her terörist düşmanımızdır ve ona göre muamele görecektir. Tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum.
Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletiniz de sizin yanınızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz yürüttükleri mücadelede elbette ölürlerse şehittir, ancak askerlerimiz bize sağ olarak lazımdır.
Dağdaki teröriste de şehirdeki teröriste de onları destekleyenlere de bir an bile rahat yok, huzur yok, bu böyle biline. Aksi halde vatandaşlarımız "Ya devlet başa ya kuzgun leşe" demeye başlar ki bu en tehlikelisidir. Muhtarımıza sesleniyorum, hangi evde kim var, emniyet güçlerine bildirmelisiniz. Değerli kardeşlerim, eğer bu iletişim sağlanırsa bunlar kendilerine kaçacak delik arayacaklar.
Bildiğiniz gibi Halep'te bizzat takip ettiğim müzakereler neticesinde sivillerin bir tahliyesi başlıyor umudundaydık ki tekrar füzeler atılmaya başlandı. Yine takip ediyoruz. Bugün tekrar Putin ile görüşeceğiz, MİT Müsteşarımız, Dışişleri Bakanımız takip ediyor bir netice alır mıyız diye. Sahadaki durum çok kırılgan ve karmaşık. Ateşkesin üzerinden saatler geçmeden rejim güçleri sivillere saldırmaya başladı. Halep'ten kurtulan vatandaşlarımıza insani yardım ulaştırmaya çalışıyoruz.
Ey BM, her türlü desteği vereceğiz ancak bir koridor... Türkiye'ye gelecek olanlar için hazırlığımız var, ancak bir koridor gerek. Bunun için uğraşıyoruz. Bu, Halep'teki masumlar için son umuttur. Uluslararası toplumu bu ateşkese destek olmaya davet ediyorum. İnsani koridor hiçbir sabotaj olmadan açılmalı ve insanların oradan sağ salim çıkmalarına izin verilmelidir.
Esad savaş suçu işlemektedir, bunun herkesin görmesi gerekiyor. Bu rejimin cinayetleri karşısında biz sessiz kalamayacağız, kalmayacağız. BM başta olmak üzere uluslararası örgütleri harekete geçirmek için çalışıyoruz. Mazlumun umudu olan Türkiye, Halep halkını yalnız bırakmadı, bırakmayacak. Ne pahasına olursa olsun tek bir masum canı kurtarmak için elimizden geleni yapacağız. "