Gündem

Erdoğan'dan Aydın Doğan'a: Senin maaşlı şarlatanların ne yazarsa yazsın beni ırgalamaz

'Güneydoğu'da bir ürkeklik var, görüştüğümüzde 'tehdit altındayız' diyorlar'

22 Mayıs 2015 02:44

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve Ahaber ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.  Hürriyet Gazetesi'nin yayınladığı mektubu tehdit olarak nitelendiren Erdoğan, Aydın Doğan'ı stüdyoya getirdiği gazete manşetleriyle eleştirdi. Doğan Medya Grubu'nun belediye başkanlığı döneminden beri kendisine saldırdığını söyleyen Erdoğan, "Sen ne yaparsan yap, alışılmış Cumhurbaşkanı olmayacağım. Köşe yazarların ne yazarlarsa yazsınlar. Senin maaşlı şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar benim için hiçbir şey ifade etmez" ifadelerini kullandı.

HDP'nin Adana ve Mersin'deki seçim bürolarına yönelik saldırılarla ilgili de konuda da konuşan Cumhurbaşkanı, HDP'nin saldırılar konusunda gerçeği çarpıtan ifadeler kullandığını söyleyerek, "Terör örgütünün desteklediği siyasi yapı, bu işin (çözüm süreci) sadece mugalatasını yaptı, bu işe sarılmadı. Mersin ve Adana'da olan olayları ben ve Başbakan kınadı. Ancak olayları halen bize mal etme çabaları var" dedi. 

Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şu şekilde:

-Bursaspor'un Fenerbahçe sahasında böyle bir galibiyet alması az görülen bir olaydır. Bursaspor'u tebrik ediyorum. Finalde başarılar diliyorum.

-Ben bu seçimlere girerken partili cumhurbaşkanlığı sistemini getirdim ama bu muhalefetin işine gelmedi. Partili Cumhurbaşkanlığı'nın olduğu ülkelerde daha seri karar alabilme imkanı oluyor. Son seçimlerde aldığımız oy yüzde 50'ye yaklaşmıştık Cumhurbaşkanlığı seçimde ise yüzde 52 ile farklı açılardan oy alabildik. Buradaki en önemli unsur Türkiye'nin seri kararlar alabilmesi gereken bir idari yapıya sahip olması.

 

'Son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak'

 

-Anadolu'da birçok yerlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgi şu; bir sukunet, rehavet var. Partilerin örgütlerinde de var, vatandaş da ilgisizlik var diyorlar. Bu ilgisizlik nasıl bir netice doğuracak onu bilemiyoruz. Arkadaşlar kamuoyu araştırmalarını benim de önüme getiriyorlar oradan işleri takip ediyorum. Son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak. 

-Terör örgütünün desteklediği siyasi yapı, bu işin (çözüm süreci) sadece mugalatasını yaptı, bu işe sarılmadı. Mersin ve Adana'da olan olayları ben ve Başbakan kınadı. Ancak olayları halen bize mal etme çabaları var. Dün Muş’ta kaçırılan insanlar, kaçırılan araçlar var. Ağrı’daki olayda askerimize ateş açılıyor, askerimiz cevap vermeyecek mi? İnsanlar sokağa davet eden biriyle nasıl olur da çözüm süreci işleyebilir. 

-(HDP barajı aşamazsa Güneydoğu'da durum ne olur?) Güneydoğu'da bir ürkeklik var, görüştüğümüzde 'tehdit altındayız' diyorlar. Barış diyorlar, böyle barış olabilir mi? Biz bu ülkede mal ve can güvenliğini sağlamakla görevliyiz. Bunu temin etmek için ne gerekiyorsa yapacak güçteyiz. Böyle bir adım atmaya kalkarlarsa bunun bedelini çok ağır öderler.

 

'Görüşmelere devlet karar verir. İmralı'nın görüşme trafiğini dağ belirlemeyecek'

 

-Burada birbirinden bağımlı olmayan bir yapı var. İmralı'dan ne gelirse o olur böyle bir durum yok. 1 aydır İmralı ile görüşülemiyor diyorlar. Buna görüşmelere devlet karar verir. İmralı'nın görüşme trafiğini dağ belirlemeyecek. Bu mesele bana göre bir tabu meselesi. İmralı tabulaştırıldığı için oradan gelebilecek mesajların dağı siyasi hareketi etkilediği düşünülüyor. Burada biz bir hukuk devleti olduğumu için bunları hukuk çerçevesinde yapmak durumundayız. Bu çiğnendiği zaman devlet -B planını -C planını devreye koyacaktır. Devletin böyle planları mevcut. 7 Haziran bir kırılma sürecidir. 

-HDP'nin parlamento dışında kalması durumu aksatır mı?
Barajı aşamadığı takdirde görüşülmesi gerekirse hükümet karar verir ve görüşür. Bunu o günün şartları karar verecektir İlla görüşülecek diye bir durum yok.

-Aydınların derdi AK Parti'nin oylarını nasıl düşürürüz. Bütün hedef buna yönelik. Türkiye'yi  bölmeye yönelik. Hesaplarını hep koalisyon üzerine yapıyorlar. Batı'da bile ülkeler Koalisyon hükümetinden kurtulmak istiyorlar.

-Son dönemde Türkiye'de ekonomik veriler çok güzel geldi. Beyfendiler bundan yine rahatsız oldular. Gururlanacakları yere rahatsız oluyorlar. 

 

'Paralel yapı' ABD tarafından destekleniyor; ABD adeta bunları besliyor ve güçlü kılıyor'

 

-Bu ihanettir. 2 sene öncesine kadar ABD'nin ne kadar emekli senato üyesi varsa alır getirirlerdi. Bunlar misafir diye biz de randevu verirdik. AK Parti'nin siyasi hayatın baktığımı zaman bizim 13 14 yıllık bir mazimiz var, bunların ise 40 yıllık bir geçmişi var. ABD'nin 99'da bu ülkeden kaçan birine 400 dönüm bir arazi vermesi. Ayrıca ABD'nin 160 farklı yerinde okulu var ve bunlar ABD tarafından destekleniyor. Bu okullarla ABD adeta bunları besliyor ve güçlü kılıyor. Biz konu ile ilgili her türlü adımı attık. Biz herkese aynı mesafede durduk ve bunları bu şekilde düşünmedik. 

-İşin aslında kilidi dersaneler konusudur. Çünkü oradan büyük bir para kaynağı vardır. Böyle bir gelir kaynağı kaybolduğu zaman rahat duramadılar. Sınavlarda okullarda öğretilen derslerden değil bunların dersanelerinden öğretilenlerden sınav soruları çıkıyordu. Şimdi ise KPSS'yi görüyorsunuz. Şuna hiç bir şey onların istediği gibi olmuyor. 

 

Doğan Medya Grubu - Erdoğan gerilimi sürüyor

 

Belediye başkanlığım dahil, bu süreç içerisinde bunları çok iyi tanıma fırsatı buldum. Bu süreç içerisinde de bunların, sürekli olarak aldıkları emirlerle saldırdıklarını gördüm. Belediye başkanlığım döneminde de talepleri oldu. Başbakanlığım döneminde, Kadir Bey'in döneminde Hilton'u satın aldı. Alan kim Aydın Doğan. Fakat orayı alıyor ve aldıktan sonra, orayla cadde arasındaki büyük bir alan var ve oraya ait. Hilton'u yıkıp oraya daha büyük bir otel yapmayı düşünüyor. Şişli Belediye başkanı da o zaman malum şahıs, o da işin içerisinde. Benimle Kadir Bey görüştü ve sakın ha dedim. Yeşil alanda kesinlikle inşaat izni veremeyiz dedim.

Benimle yakından uzaktan olmamasına rağmen, adaylığım döneminde bana bunu yaptılar. Çok sert bir tepki gösterdim ve geri adım attılar. Malum o seçimden sonra da belediye başkanlığını kazandım. Bununla da yetinmediler ve ikinci adım olarak özellikle belediye başkanlığımın ardından başbakanlığa doğru ilerken önünü nasıl keserim diye düşündüler. Muhtar bile olamaz dediler ama başbakan oldum.

Bunanla da kalmadı, başbakanlığım sürecinde araya bazı köşe yazarları var bunların. Gerekirse onlarında isimlerini söylerim. Bunlar iş takibi yapıyorlar. Hatta onlar adına randevu alıyorlar.

Ankara'da anlattığım gibi geldi oturuyoruz. Kendisine dedim ki Özal ile çok uğraştınız, Demirel ile Tansu Hanım ile çok uğraştınız. Size tavır koymak istediler ama olmadı. Benimle uğraşmaya çalışıyorsun bakın ben Kasımpaşalıyım doğma büyüme. O aralar yasal yanlışları da vardı. Dedim ki şu anda biz yargının kararını, bunun yanında maliyenin bu işteki vereceği kararları beklemek zorundayız. Dürüstlük bekliyorum dedim ama olamadılar. Sürekli konuşuyorlar ama yapmıyorlar. Başbakanlık'a geldi bir gün ve önüne tüm gazeteleri ortaya koydum. Ailemle uğraşıyorsunuz dedim ne işiniz var ailemle diye sordum. Lütfen haddinizi bilin! Yok, yine aynı şekilde devam ettiler.

İkili görüşmelerde doğru konuşuyorlar. Köşe yazarlarına falan karışmıyoruz deyip Doğan Yayın İlkeleri'ni söylüyorlar. Şimdi de kalkıp başyazıyla bana gönderme yapıyorlar. Tüm bu yapılanları şerefsizlik olarak nitelendiriyor ama el altından tehdit savuruyor. Sen ne yaparsan yap, alışılmış Cumhurbaşkanı olmayacağım. Köşe yazarların ne yazarlarsa yazsınlar. Senin maaşlı şarlatanların ne yazarlarsa yazsınlar benim için hiçbir şey ifade etmez. Milletime bunları anlatağım, bilmeleri lazım.