Gündem

Erdoğan gerçekten hasta olsaydı...

Milliyet gazetesi yazarı, Başbakan'ın gerçekten hasta olması durumunda hükümette ve çevresinde neler yaşanabileceğini anlattı

12 Mart 2012 11:59

 

Aslı Aydıntaşbaş

(Milliyet - 12 Mart 2012)

 

Erdoğan gerçekten hasta olsaydı...

 

Bu haftanın en çok tartışılan siyasi kulisi, Taraf gazetesinin yayınladığı Stratfor gizli yazışmalarında, Başbakan Tayyip Erdoğan’a iki yıl ömür biçilmesiydi. Başbakan büyük tepki göstererek Taraf gazetesine 30 bin liralık dava açtı.

Ama bu dedikoduların önünü kesmek mümkün değil.

Stratfor, son yıllarda her yerde bitmeye başlayan ‘özel istihbarat’ kurumlarının en tanınmışı. Ve muhtemelen ‘en az’ gizli olanı. Parayla şirketlere ve kurumlara bilgi ve rapor satıyor.

Günlerdir Wikileaks’in yayınladığı Stratfor belgelerinin Türkiye, Irak ve Suriye’yle ilgili bölümlerini okuyorum. Kendi açımdan bilmediğim bir şey öğrenmedim. Oldukça yavan analizler. Suriye konusunda fahiş hatalar var.

Ama gelelim Başbakan’ın sağlık durumuna...

Öncelikle, Allah uzun ömür versin diyelim. Ama bendeniz zaten başından beri Başbakan’ın sağlığıyla ilgili bitmek tükenmek bilmeyen spekülasyon ve dedikodulara inanmış değilim.

Nasıl oluyorsa, benim dışımda memlekette herkes, Erdoğan’ı ameliyat eden doktorlardan birinin akrabasını, ya da arkadaşını ya da arkadaşının arkadaşını tanıyor ve son derece kati bir ifadeyle, Erdoğan’ın derdinin ne olduğunu, tedavinin hangi aşamada olduğunu anlatıyor. Ve nasılsa anlatılanlardan hiçbiri de birbirini tutmuyor!

Tabii dedikoduların alıp yürümüş olmasında kabahat biraz da  hükümette. Başbakanlık, Erdoğan’ın sağlığı konusunda o kadar ‘başarısız’ bir iletişim strateji izledi ki, doğru bilgiyi paylaşmayarak ve Erdoğan’ın ameliyat sürecinin seyrini perdeleyerek bu spekülasyonların daha da güçlenmesine neden oldu. Ve olmakta. (Gelişmiş ülkelerde liderlerin sağlığıyla ilgili süreçlerin nasıl yönetildiği çok yazılıp çizildiği için burada tekrarlamayacağım...)

Ama ben yine de Erdoğan’ın ağır hasta olduğuna, ya da iki yıllık ömrü kaldığına asla inanmadım. Anlatayım.

Öncelikle, sevseniz de sevmeseniz de Erdoğan net bir lider. Niyetini, sözünü, öfkesini, kederini olduğu gibi yansıtıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın televizyonda Mehmet Ali Birand’ın gözünün içine bakıp ‘Hayır kanser değilim’ demesi, kendi içinde önemli. Milyonların önünde yalan söyleyecek biri değil. Üstelik Erdoğan aynı şeyi son dönemde görüştüğü yabancı liderlere de söylemiş.

İkinci kanıtım da, Erdoğan’ın yakın çevresi ve bakanların halet-i ruhiyesi. Siz devlette, hükümette, Erdoğan’a yakın iş adamlarında, bakanlarda, danışmanlarda herhangi bir ‘panik’ havası görüyor musunuz? Tam tersine son derece rahatlar.

Başbakan’ın gerçekten hayati bir sorunu olsa, siyasette nasıl bir cambazlık, o vekiller arasında nasıl bir yarış, ikbal arayışı başlamış olurdu anlatmama gerek yok. Kim bilir kimler rotayı nerelere kırardı? Kimse alınmasın ama bugün Çankaya’nın dışında kuyruklar oluşmuş olurdu. En azından iş adamları ve bakanlar, ‘ertesi gün’ hazırlığı yapmaz mıydı? Hatta ne olur ne olmaz diye iş dünyasında CHP’ye bile kanca atmalar başlardı.

Var mı böyle bir panik? Hayır. Tam tersine hükümet, danışmanları, Erdoğan’ın yakın çevresi son derece rahat gözüküyor.

O yüzden her dedikoduya inanmayın. Ortada görünen şu: Başbakan büyük bir ameliyat geçirdi. Bundan sonra sağlığını daha ciddiye alacak, iş temposu ister istemez düşürecek, ailesiyle daha çok zaman geçirmeye çalışacak. Muhtemelen 2014’de Çankaya hesaplarını yaparken daha güçlendirilmiş bir yarı başkanlık sistemi değil, mevcut sistemle yürüyecek.

Ama bu dediklerim de spekülasyondan ibaret. Çünkü memlekette 2 yıl çok uzun bir zaman...