Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik başlattığı "Zeytin Dalı" harekâtı ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. "Afrin'deki 'Mehmetçik'imize bakıyorum. PYD-PKK-YPG'nin nasıl kaçtıklarını görüyorum. Onlar kaçacak Mehmetçik, bizler hep birlikte kovalayacağız" diyen Erdoğan, "HDP ve KCK sokağa çağırıyor, kimse çıkmıyor" iddiasını ileri sürdü. Erdoğan, sözlerinin devamında "Ey HDP, ey KCK, ey PKK nerede sokağa çıkarsanız biliniz ki güvenlik güçlerimiz sizin boynunuzdadır" ifadesini kullandı; harekâtın en kısa sürede tamamlanacağını kaydetti.
Muhalefet kanadından yöneltilen "Kan dökülmesin" uyarılarına da tepki gösteren Erdoğan "Sen ne diyorsun ya, sen ne diyorsun? Böyle bir süreç başladığı zaman burada şehadet de olur, gazi de olur, kan da olur" diye konuştu.
"Seni kirli bir bez gibi sokağa atacaklar"
Erdoğan, TSK içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin planlayıcısı olduğu belirtilen Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen'e yönelik olarak "ABD beni burada saklar' diyor. Seni kirli bir bez gibi sokağa atacaklar" dedi.
"CHP içinde yerli ve milli arkadaşlarımız var, gelin saflarımıza katılın"
Erdoğan, Yeni CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında, sosyal medya hesabında yaptığı bazı paylaşımlar nedeniyle "terör örgütü propagandası" iddiasıyla soruşturma açıldığını hatırlattı. "CHP içinde yerli ve milli arkadaşlar olduğuna inanıyorum" diyen Erdoğan, sözlerine "Onları da bu saflara davet ediyorum. Yaklaşık bir asırdır kendi içimize kapanmamızın 1000 yıllık sorunları ortadan kaldırmadığını defaatle gördük" diye devam etti.
Son olarak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile fotoğrafları dolaşıma giren Kaftancıoğlu, “HDP çizgisine yakın olsam şu anda HDP’de siyaset yapıyor olurdum. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapıyorum ama memleketim için kim doğruları yapıyorsa ben ‘bu doğrudur’ derim. Savaş tezkeresi oylandığında ‘aslan CHP aslan BDP savaşa hayır’ demişim. Bugün olsa yine aynı paylaşımı yaparım" ifadesini kullanmıştı.
"Birileri diyor ki, 'Türkiye'nin ekonomisi iyi değil, hadi git yat"
Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 büyüdüğünü hatırlatan Erdoğan, "Birileri kalkıyor diyor ki, 'Türkiye’nin ekonomisi iyi değil'. Hadi git yat yat. Büyümede dünyanın bir numarası olduk. Yüzde 11’le bir numara. Kimse bize akıl vermesin, akıllarını kendilerine saklasınlar" diye konuştu.
AKP Bursa İl Kadın Kolları Kongresi'nde konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
İşte buyurun Bursa, işte buyurun Türkiye. Sizi böyle gördükçe şimdi Afrin'e bakıyorum. Afrin'deki Mehmetçik'imize bakıyorum. PYD-PKK-YPG'nin nasıl kaçtıklarını görüyorum. Onlar kaçacak Mehmetçik, bizler hep birlikte kovalayacağız.
Dün Kütahya'da ne demiştim. Operasyon fiilen başladı ve 17:15 gibi uçaklarımız havalandı ve bombalamaya başladı.
Bugün bazı haberler aldım, KCK ve HDP sokağa çağırıyor. Şu anda Diyarbakır'da kongre yapıyorlar, kimseyi bulamamışlar. Şu anda adım adım takip ediliyorsunuz. Ey HDP, ey KCK, ey PKK nerede sokağa çıkarsanız biliniz ki güvenlik güçlerimiz sizin boynunuzdadır. İstediğiniz gibi at oynatamayacaksınız bu ülkede. Biz yerli ve milli bir duruşla şu anda ülkemizin sınırlarına saldıranlara karşı bir operasyon yapacağız siz bizi içeriden vuracaksınız öyle mi. Şu anda Mehmetçiğimizin, ÖSO'nun Rabbim yardımcısı olsun.
Bunun yanında değerli kardeşlerim, şu anda polisimizin, korucularımızın rabbim razısı olsun. Zaten dün, bugün namazlarda tüm Müslümanlar duadaydı. Sadece burada değil, Afrika’da bile herkes ellerini duaya açmıştı. Yalnız değiliz be. Yalnız değiliz. Her şey bir tarafa, Allah bizimle beraber.
"Kararlılıkla, inançla devam edeceğiz"
Kardeşlerim, hani sevgililer sevgilisi, o yalnız kaldığı anda Hz. Ebubekir Sıddika mağarada o yalnız kaldığı anda bir şey söylüyor. Neydi o? “Korkma Allah bizimle beraberdir” diyor. Ve ne oldu? Geldiler düşmanlar mağaranın ağzına, örümcek ağıyla kapamıştı. Örümcek ağıyla kapanınca mağara düşman “İnsan olsa örümcek ağ öremez” dedi ve gittiler. Hesap başka. Onların hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı var. Biz de bu yola böyle devam edeceğiz, kararlılıkla, inançla devam edeceğiz. Geri adım atmayacağız. Maşallah, yeni bir Bursa mı doğdu? Bak hâlâ geliyorlar. Evet, emniyet güçleri, lütfen oradaki kardeşlerimizi bırakın, onlar da gelsinler, onlar da bu heyecanı yaşasınlar.
Şu anda havada, karada, cephede Mehmetçiğimizi dualarınızla yalnız bırakmayın. ÖSO’yu dualarınızla yalnız bırakmayın. Tüm gece Başbakanımız, Genelkurmay Başkanımızla irtibat halindeyiz. Sürekli görüşüyoruz, nerede ne oluyor, sürekli takipteyiz. İnşallah çok kısa sürede bu operasyonu tamamlayacağız. Sizden isteğim şu. Biz rabiamızı unutmayalım. Çünkü bu rabianın içeriği çok önemli. Burada ayrılık yok, birlik var. Burada tek millet var, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Arnavutuyla 80 milyon tek millet. Bize ayrılık var mı, yok. İki, tek bayrak. Güzelliğine bak. Rengini nereden alıyor, şehidimizin kanında. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız şehitlerimizin ta kendisi. Ve hiçbir paçavrayı kimse gelip bizim bayrağımıza eş tutamaz. Üç, tek vatan. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bu vatan topraklarını kimse bölemez, parçalayamaz. Maşallah, yeni bir Huruç harekatı var.
"FETO denen alçak, bu ümmeti parçaladı"
Yine geliyorlar. Kim ki buna teşebbüs ederse, nasıl ki Cudi Dağı’nda, nasıl ki Gabar’da, nasıl ki Tendürek’te, nasıl ki Kandil’de F16 olduk, helikopter olduk, tank olduk, top olduk, bunları inlerinden çıkardıysak aynı şekilde oralarda F16 oluruz ve bu vatanı böldürmeyiz. Ve dört, tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka bizim devletimiz yok. Neymiş, paralel devlet. Asla ve kata, nerede bulursak onları da ya kodese, ya da kaçacakları delik arayacaklar. Çünkü bu FETO denen alçak bu ümmeti parçaladı. Ona fırsat vermeyeceğiz.
Şu anda zannediyor ki, “ABD beni burada saklar.” Yok yok, o da seni bir müddet saklayacak, sonra kirli bez gibi sokağa atacak, bunu da bilesin ha. Onun da bütün avanesi, Batı’ya kaçanlar, bunların hepsinin yaptıklarının bedeli var, ödeyecekler. Kimse acıma duygusuna kapılmasın, lütfen. Acırsak acınacak haline geliriz. Her şeyi hukuk içinde yapıyoruz, devam edeceğiz. Sıkıntı varsa, araştırıyoruz, ona göre de kararımızı veriyoruz.
"Meşhur IMF'i biliyorsunuz..."
Kardeşlerim tabii size doyum olmaz, ama içeride de kongre var. Hatırlayın, biz göreve geldiğimizde Türkiye’nin milli geliri neydi? Kişi başına 3 bin 500 dolardı. Şimdi ne kadar, elhamdülillah 11 bin dolar oldu. Bak, nereden nereye? 3 katın üzerinde. Bitmedi, ihracat neydi 36 milyar dolar. Şimdi ihracatımız hamdolsun 158 milyar doları aştı. Bitmedi, meşhur IMF’i biliyorsunuz. 23,5 milyar dolar borç vardı. Benim meşhur Davos’u da hatırlıyorsunuz. Orada IMF Başkanı’yla görüştüm. Dedim ki “Siz bize siyaset yapmaya mı geliyorsunuz, yoksa paranızı tahsil etmeye mi?” Eğer dedim, “Tahsile gelince biz bunu ödüyor muyuz, ödüyoruz. Ama siyasete geliyorsanız Türkiye’nin başbakanı benim. Karışamazsınız. Böyle bir şeyi asla kabullenmem mümkün değil.” 23,5 milyar dolar borcu 2013’te bitirdik, artık bizim IMF diye bir sorunumuz yok. O bitti. Merkez Bankası’nda ne vardı, 27,5 milyar dolar döviz rezervimiz vardı. Şimdi 120 milyar dolar.
Doğru gidersen, dürüst gidersen artıyor. Bu 138 milyar dolara çıkmıştı, malum bazı gelişmeler nedeniyle azaldı. Şimdi yeniden tırmanıştayız. Birileri kalkıyor diyor ki, “Türkiye’nin ekonomisi iyi değil.” Hadi git yat ya, git yat. Büyümede dünyanın bir numarası olduk. Yüzde 11’le bir numara. Kimse bize akıl vermesin, akıllarını kendilerine saklasınlar. Biz kendimize yeteriz. Değerli kardeşlerim, ama sizden isteğim şu. Ara kademe, çok çalışacağız. Kadın kolları, çok çalışacağız. Gençler, çok çalışacağız. Birbirimizi menfaat için değil, Allah için seveceğiz.
"İstiyorum ki Bursa kendisine yakışanı yapsın"
Ve Bursa, malum referandumda yüzde 54’ü yakaladı, ortalamanın üzerindeydi. Ama ben istiyorum ki Bursa kendine yakışanı yapsın çünkü sizin ulaştığınız yer çok daha yukarılardaydı. Yeniden yakalamaya var mıyız? Evelallah, inanıyorum. Siz bunu yapacak güçtesiniz. İnşallah yeni belediye başkanımız, il başkanımız, kadın kollarımız, gençlik kollarımız dayanışma halinde bunu başaracağız.
Hazır mıyız, beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor. Bana her şey sizi hatırlatıyor. Bana her şey Bursa’yı hatırlatıyor. Allah Suriye’de ordumuza güç kuvvet versin. ÖSO’ya rabbim güç kuvvet versin. Yolumuzu açsın. Rabbim zaferle bunu noktalamayı bunu bize nasip etsin. Ama ben inanıyorum, rabbimin müjdesi var bizlere. Yardımı da yakındır, buna inanıyorum. Sağolun, varolun ve şimdi kongreye geçelim.
Kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Bursa teşkilatlarımızda ve kadın kollarımızda görev yapan tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Ahirete intikal edenlere rabbimden rahmet diliyorum. Kongremizin Bursa’yla birlikte, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Tabii salona girerken dışarıda en az salondaki kadar büyük bir katılımın olduğunu gördük. Daha fazlası vardı, azı yoktu. Dışarıda büyük bir heyecan vardı. Bursa maşallah dimdik ayakta. 16 Nisan halk oylamasında yüzde 53,2 destek için şükranlarımı sunuyorum. Her ne kadar Türkiye ortalamasının üstünde olsa da benim Bursa’dan beklentim çok daha büyüktü. İnşallah 2019’un Mart’ında da, Kasım’ında da Bursa bu patlamayı yapacaktır. Hep birlikte Bursamızı çok daha yukarılara çekeceğiz. Bunun için şimdiden başlamamız lazım. Türkiye’nin en önemli sanayi, ticaret, tarım, turizm, eğitim şehirlerinden biri olan, maziden atiye kurduğumuz köprünün adeta kilit taşlarından olan Bursa’yı şaha kaldırmadan bize durmak, dinlenmek haramdır. Türkiye’nin 2023 vizyonunda Bursa’yı çok önemli görevler bekliyorum. 1000 yıldır şefkatli bir ana yüreği gibi kapısına gelen herkesi kucaklayan bu şehir kendisine yapılan her yatırımı kat be kat fazlasıyla ülkemize iade etmiştir. Bununla birlikte kadim tarihinden ve üretim kapasitesinden kaynaklanan gücüyle Bursa’nın önünde kullanılmayı bekleyen çok büyük potansiyel var. Bursa sıradan bir şehir değil. Uludağ gibi bir turizm markasının dahi hâlâ hakkıyla değerlendirilemediğini düşünüyorum. Dört mevsim Uludağ sloganıyla başlatılan çalışmayı önemli buluyorum.
"Gemlik-Bursa demiryolu projesi önemli"
Bursa’ya 32 katrilyonluk yatırım yaparak bu konuda önemli bir altyapı oluşturduk. 8 bine yakın derslik yaptık, sağlıkta 55 tesis kazandırdık. 1355 şehir hastanesi de inşallah önümüzdeki yıl hizmete gerekecek. 750 yataklı Çekirge, Yenişehir ve Kestel devlet hastanelerinin de inşası sürüyor. Buraya toplu konut projelerinde önemli bir yer verdik. 20 bin üzerinde konutu teslim ettik. Bu süreçte bazı hataların da gayet iyi farkındayız. İnşallah önümüzdeki dönemde onları da telafi edecek bir anlayışla Bursa’yı çok ileriye taşıyacak atılımları gerçekleştireceğiz. Bursa 200 kilometre bölünmüş yola sahipti. Biz buna 332 kilometre daha ilave ettik. Bunu biz yaptık. İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu şehri her iki istikamete de bir adım gibi yaklaştıracaktır. Osmangazi Köprüsü bu otobanın en önemli geçişlerinden biri olan Orhangazi Tüneli ve otoyolun önemli bölümü hizmete açıldı. Artık Bursa’ya bir İstanbullu olarak komşuyum. Zira, İstanbul Bursa 1 saat. Güzelliklerine doyum olmaz, her taraf yemyeşil.
Bir saatte bastırıyorsun, Orhangazi, Osmangazi, hem tarih, hem de bir an önce ulaşıyorsun. İzmir’e 2,5 saatte ulaşacağız. Bursa’nın bir önemli projesi Bursa-Bilecik hızlı tren hattı. İnşallah önümüzdeki yıl tamamlamayı planlıyoruz. Böylece Bursa, Türkiye’nin tüm hızlı tren hatlarına bağlanarak ulaşımı en kolay şehirlerimizden biri olacak. Gemlik-Bursa demiryolu projesi, sanayi ve ticaretimiz için büyük önem taşıyor. Tabii bu arada deprem riski sebebiyle Gemlik’in dönüştürülmesi projesi de süratle hayata geçirilmeli. İnşa ettiğimiz 18 baraj ve 15 göletle, Bursa’nın hem içme suyu sorununu, hem de arazilerinin bereketini artırıyoruz.
Burada bir şey daha var. Ülkemizin pek çok yeri gibi Bursa’da da özellikle, düğünde sıkça söylenen bir Cezayir türküsü vardır. Bizi geçmişimizden, tarihimizden koparanlar sebebiyle gençlerin çoğu bu türküdeki ifadelerin anlamını bilmez. Aslında bir ağıt olan bu türkünün, oyun havası diye çalındığı bile oluyor. Halbuki bu türkü Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Kuzey Afrika’nın Avrupalı güçlerin eline geçmesini anlatır. “Cezayir’in harmanları savrulur. Savrulur da sol yanına devrilir. Sarı buğday samanından ayrılır, sokakları mermer taşlı, güzelleri hilal kaşlı Cezayir. Gemilere çürük tahta dayanmaz, yiğitlere gaflet bastı, uyanmaz. Aman Allahım buna canlar dayanmaz. Sokakları mermer taşlı, güzelleri hilal kaşlı Cezayir. Cezayir’i bir ikindi bastılar, camilere çifte çanlar astılar. Yiğitleri kurban diye kestiler. Sokakları mermer taşlı, güzelleri hilal kaşlı Cezayir. Geçtiğimiz 200 yılda kademe kademe yaşadığımız acıları anlatan bu türkü bugünleri de aydınlatıyor. Nereyi boşaltmışsak, orası zulme, baskıya, bitip tükenmek bilmeyen istikrarsızlıklara gark olmuştur. Kuzey Afrika’da, Orta Doğu’da, Balkanlar’da nereye baksanız bu gerçeği görürsünüz. Tarihinde sömürgecilik suçu olmayan ecdadımız, bu bölgeleri sadece imar etmiş, huzurun teminatı olmuştur.
"Soykırıma en çok kurbanı Türkler verdi"
Birileri sözüm ona soykırım diye suçluyor ya, soykırıma en çok kurbanı Türkler vermiştir. Balkanlar’dan çekilirken, Kafkasya’dan çekilirken, 1. Dünya Savaşı’nda dört bir yanda cephede bıraktığımız yiğitler için yakılan ağıtlar nesilden nesle aktarılıyor. Ermeni tehcirinin sebebi olan katliamlarda kaybettiğimiz insan sayısı, soykırım denen olaydakilerden çok daha fazladır. Biz acımızı kalbimize gömdüğümüz, bunun propagandasını yapmadığımız için tam tersi iddialara muhatap olduğumuzdan şaşırıyoruz. Hem suçlu, hem güçlü dedikleri yoldan gidenlerle çok karşılaşacağız gibi duruyor. Çok şükür, hepsine verecek cevabımız var. Bu siyasetin değil, tarihin konusudur diyerek arşivimizi açalım dedik. Sadece Genelkurmay arşivimizde 1 milyon 700 bin belge var. 1 milyonu açılmış incelenmiş. Bugüne kadar bu teklifi kabul eden çıkmadı. Diğer iddialar konusunda da aynısını yapacağız. Emin olun yine karşımıza çıkacak iddiaları var.
Ne oldu Cerablus’ta, ne oldu El Bab’da? Bizim sınırlarımıza saldırmayın, taciz etmeyin dedik. Böyle yaparsanız çok fazla dayanamayız. Bunu Sayın Obama’ya söyledim. O zaman bizim zeytinlik projemiz vardı. Ne yazık ki, beklediğimiz cevabı almadık.
"15 Temmuz gazilerimiz 'Biz de Afrin'e girelim' diyorlar"
Şimdi 15 Temmuz gazileri bana haber gönderiyor. “Cumhurbaşkanım bize müsaade etsin, biz de Afrin’e gidelim” diyor. Ne dedik? 15 gündür, ne dedik? “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedik. Bu arada tabii maalesef müttefikimiz olan bazı ülkeler “Biz terör örgütüne silah yardımı yapmadık” diyorlar. Ama biz yaptıklarını tüm kayıtlarıyla biliyoruz, görüyoruz, görüntülüyoruz. Kimi aldatıyorsunuz ya? Bunların hepsi bilinen gerçekler. 5 bin TIR’ın dışında, 2 bin civarında uçakla gelen silah ve mühimmat var. Tüm bunlarla beraber, terör örgütü desteklendi. PKK/PYD/YPG desteklendi. Bir kısmı Afrin’e yerleştirildiler. 2 bin kilometrekarelik alan var ya, bu alanın güneyinden. Bütün bunların takipçisi olarak durduk, durduk, durduk.
"İşimiz çok, siz Türkiye’yle baş edemezsiniz"
Bir gece ansızın vurduk. Ama işimiz çok. Zira dün akşam malum hava harekatıyla gereken adımlar atıldı, ardından kara harekatı başladı ve şu anda da kara harekatı devam ediyor. Bütün mesele şu. Afrin yüzde 55’iyle Arapların, yüzde 35 sonradan yerleştirilen Kürtler ve yüzde 6-7 civarında Türkmenler var. Bütün mesele Afrin’i gerçek sahiplerine teslim etmek. 3,5 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda var mı? Var. Bizim topraklarımızdaki Suriyeli kardeşlerimizi kendi topraklarına bir an önce göndermek. Ve şu anda attığımız adımlarda şu var, bölücü terör örgütüne yönelik adımları atıyoruz, atacağız. Bu PKK’yı, PYD’yi, YPG’yi ülkemizde bunların hiçbir tanesi kalmayana dek onların işini bitireceğiz. Ve Suriye tarafından gelmek isteyenler de bunun bedelini çok ağır öderler. Emin olun, şunlar bu operasyonlardan sonra karşımıza çıkacak cesareti de bulamayacaklar. Uzaktan atıp tutarak, “Arkamızda ABD var, silah gönderiyor” diyerek siz Türkiye’yle baş edemezsiniz, bunu böyle bilesiniz.
"Bu mücadelede karşımıza kim çıkarsa ezer geçeriz"
Şimdi çıkmış HDP’nin, KCK’nın bazı temsilcileri meydanlara çağırıyor benim Kürt vatandaşlarımı. Şu ana kadar pek çıkan olmadı. Hatta bugün kongreleri vardı Diyarbakır’da, ona da pek katılan olmadı. Sakın ha bu çağrıya uyup da meydanlara çıkma yanlışında bulunan olursa bedelini de çok ağır öderler, bunu söylüyorum. Zira bu bir milli mücadeledir, bu milli mücadelede karşımıza kim çıkarsa çıksın, ezer geçeriz, bu böyle bilinsin.
Maalesef ana muhalefetin başındaki zat bildiğiniz gibi İstanbul’a yeni bir il başkanı seçti. Düşmanlarımızın diliyle konuşan, iftiralarla ülkemize ve milletimize saldıran içimizdeki mankurtlarla da uğraşmak zorunda kalıyoruz. Ülkesinin tarihine bu derece husumet besleyen başka bir ana muhalefet var mıdır, bilmiyorum. Milletimizin takdirini seçimlerde en güzel şekilde ortaya koyacağına inanıyorum. CHP içinde yerli ve milli olan kardeşlerimizin olduğuna inanıyorum. Onları da bu saflara davet ediyorum. Yaklaşık bir asırdır kendi içimize kapanmamızın 1000 yıllık sorunları ortadan kaldırmadığını defaatle gördük. Geçmişimizden ve iddialarımızdan uzak duruyoruz diye kimse üzerimizdeki amellerinden vazgeçmiyor. Toprak bütünlüğümüze yönelik tehdit bitmedi. Kuzey Kıbrıs’ta bir pespaye gazete, ahlaksızca bugün bir başlık atmış. Ben KKTC’deki kardeşlerimi de burada tavır almaya davet ediyorum. Türk ordusunun Kıbrıs’tan sonra yeni bir işgal yaptığını söylüyor. Bu ne ahlaksızlıktır, bu ne edepsizliktir. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıslı kardeşlerime gereken cevabı onlara vermeleri lazım. Sadece son çeyrek yüzyıla bile baktığımızda, dün Bosna’da, Irak’ta, Filistin’de, bugün Suriye’de yapılan katliam çıkıyor. Bölgemizde yaşanan hadiselerden kendimizi soyutlama, yaşanan gelişmelerin dışında kalma gibi bir lüksümüz yoktur. “Türkiye’nin şurada ne işi var?” Öyle diyor ya ana muhalefet. Bunu diyenler bu ülkenin ve milletin gerçeklerinden bihaber olmak zorundadır, Bay Kemal. Türkiye milliye bekası için yılanın başını ezmek mecburiyetindedir Bay Kemal. Hem kendimiz için, hem de umudunu bize bağlayan kardeşlerimiz için gerekli her yerde varlığımızı sürdüreceğiz.
"Afrika’daki çocukları gördünüz değil mi televizyonda?"
Afrika’daki çocukları gördünüz değil mi televizyonda? Dua ediyorlardı. Şu güzelliğe bak. Ta Afrika’daki bu yavruların Türk ordusuna dua etmesi ardında bir gerçek yatmıyor mu? FETÖ demek sadece Pensilvanya’daki şarlatan ve tüm hakikatler ortadayken adeta ona tapan mankurtlar sürüsü değildir. Bu terör örgütlerinin hepsi de döktükleri kanın yanında çok daha büyük bir oyunun piyonlarıdır. Bunlar sadece kirli senaryolara figüranlık yapan örgütlerdir. Ne zaman kendimiz ve kardeşlerimizle ilgili yeni bir atılıma geçsek karşımıza bu piyonlardan biri dikiliyor. Kudüs meselesinde Türkiye olarak adımı attık, BM’de ABD’nin yanında sadece 8 ülke yer aldı. Onlar da ülke gibi değil, Bursa’nın kasabaları gibi. 128 ülke bir arada olduk. Bununla kalmayacağız, çalışacağız. Çünkü Kudüs, Müslümanların ilk kıblesidir. Hristiyanların da burada mabetleri vardır. Türkiye’nin tavrı Müslüman dünyasında da Hristiyan dünyasında da yankı bulmuştur. Papa’yı da aradım. Vatikan’a gideceğim, bu işin ikinci etabını konuşacağız.
Gelişmiş ekonomiye geçme atılımı yaptığımız 2013’te Gezi olaylarıyla sokakların hareketlendirilmesi bu yüzdendir. Bunlar durup dururken olmadı. FETÖ’nün seri darbe girişimleri durup dururken olmadı. Buna rağmen hedeflerimizden vazgeçmedik. Zaman kaybettik mi? Kaybettik. Hedefimiz 2023’te 2 trilyon dolar milli gelirdi, henüz 1 trilyonu geçti. Ama er veya geç olacak, hiç endişe etmeyin. Türkiye mutlaka dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak. Diğer ülkelere uyguladıkları yöntemlerle bizi durdurabileceklerini sananlar hüsrana mahkûmdur. Çünkü biz Türkiye’yiz. Allah’ın izniyle biz bu coğrafyada binlerce yıl yaşamaya devam edeceğiz.
"Biz 16 yıl önce bu büyük davaya talip olarak bu yola çıktık"
Sevgili Bursalılar, unutmayın, büyük davalar, büyük gayretler ve büyük fedakarlıklar ister. Biz 16 yıl önce bu büyük davaya talip olarak bu yola çıktık. Üstat ne diyor? “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.” Başlamak bitirmenin yarısıdır derler. Bir yandan başlattığımız işlerimizi titizlikle takip ederek sonuçlandırırken bir yandan da yeni adımlar için hazırlıklarımızı ihmal etmiyoruz. 2019 bu süreçte kritik bir dönemeçtir. Bu durumun farkında olan sadece biz değiliz. Ülkemizin ayağına çelme takmak isteyenler de gayet iyi biliyor. Onun için bu süreci çok dikkatli yönetmek zorundayız. Burada vereceğimiz kararlılık görüntüsü çok önemlidir. Kapı kapı dolaşmaya var mısınız? Çalmadık kapı bırakmayacağız tamam mı? Sesiniz yine mi az geldi, bana mı öyle geldi? Daha iyi olması lazım.