Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İslam aleminin söz hakkının olmadığı, Afrika'nın, Latin Amerika'nın, Güney Asya'nın taleplerinin dikkate alınmadığı sadece gücü elinde bulunduran 5 ülkenin çıkarlarının gözetildiği bu sistemin halihazırdaki yapısıyla devam etmesi mümkün değildir. Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez" dedi.
Erdoğan, 'Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak' başlığıyla düzenlenen TRT World Forum'un açılışını video mesajla yaptı. İnsanlık olarak bir süredir ekonomik, sosyal, siyasi, beşeri boyutları olan büyük bir sağlık krizi ile mücadele ettiklerini belirten Erdoğan, "Yaklaşık 2 sene önce hayatımıza giren Covit-19 salgını etkisini yitirmekle birlikte gündemimizi işgal etmeyi sürdürüyor. Salgının artçı sarsıntılarını, ekonomi başta olmak üzere farklı alanlarda hissetmeye devam ediyoruz" dedi.
"İstatistikler bizi, vatandaşlarımızı ve tüm insanlığı bekleyen tehditleri ortaya koyuyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devasa krizin ardından hayatın eski normaline dönmesinin zaman alacağını belirterek, "Bu süreçte yaşananlar, artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını göstermiştir. Son 2 yılla damgasını vuran bu salgın, bireylerin hem kendilerine hem içinde bulundukları topluma hem de küresel siyasete yaklaşımlarını kökten değiştirmiştir. Küresel sistemdeki tenakuz ve paradokslar daha önce hiç olmadığı kadar gün yüzüne çıkmıştır. Özellikle refah bakımından dünyada üst sıralarda yer alan ülkelerin sağlık ve sosyal yardım altyapılarının ne derece kırılgan olduğu görülmüştür. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu kriz karşısında dünyada barış ve adaleti sağlamakla görevli kurumlar bir kez daha sınıfta kalmıştır. Az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri kaderlerine terk edilmiş, ticarette korumacılık artarken tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşanmıştır. Ekonomik sıkıntılarla birlikte batılı ülkelerde nefret suçları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Sosyal devlet kavramı ağır yara alırken gelir adaleti daha da kötüleşmiş, İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı yeniden alevlenmiştir. Nitekim buzdağının sadece görünen kısmı olsa bile istatistikler bizi, vatandaşlarımızı ve tüm insanlığı bekleyen tehditleri ortaya koyuyor" diye konuştu.
İslam düşmanlığı tepkisi: Şahit olduklarımız karşısında endişelerimiz daha da artıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı siyasetçilerin toplumu tıpkı kanser hücresi gibi saran İslam düşmanlığı ile mücadele etmek yerine bunu istismar etmenin, siyasi ranta çevirmenin, oya devşirmenin hesabını yaptığını belirterek, "Uzun yıllardır bu tehditlere dikkat çeken bir siyasetçi olarak; şahit olduklarımız karşısında endişelerimiz daha da artıyor. Açıkçası küresel barış ve adaleti tesis yolunda tarihi bir fırsatın heba edildiğini görmekten üzüntü duyuyoruz. Bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan Koronavirüs salgınını ne yazık ki iş birliği ve dayanışma açısından hakkı ile değerlendiremedik. Dünya genelinde 5 milyona varan ölümleri, virüse veya yetersiz sağlık hizmetlerine bağlamak hem kolaycı hem de hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu tablonun ortaya çıkmasının en önemli sebebi, zayıf yerine güçlüyü koruyan, paylaşma yerine sömürüyü teşvik eden kanaat yerine hırsı, bencilliği, tamahkarlığı özendiren mevcut sistemdir" dedi.
"Sistemin halihazırdaki yapısıyla devam etmesi mümkün değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı sonrası temelleri atılan, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tahkim edilen bu sistemin uzun süredir adalet ve istikrar üretmediğini belirterek, şöyle konuştu:
"İslam aleminin söz hakkının olmadığı, Afrika'nın, Latin Amerika'nın, Güney Asya'nın taleplerinin dikkate alınmadığı sadece gücü elinde bulunduran 5 ülkenin çıkarlarının gözetildiği bu sistemin halihazırdaki yapısıyla devam etmesi mümkün değildir. Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez. Türkiye olarak bu reform ihtiyacını, 'Dünya 5’ten büyüktür' ifadesi ile dile getirmekteyiz. Bu konudaki somut tekliflerimizi, kısa süre önce 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' diyerek milletimizle ve tüm dünya ile paylaştık."
"Mücadelemizi sürdüreceğiz"
Sadece eleştirilmek yerine temsilde adaletin sağlandığı ve veto imtiyazının kaldırıldığı bir Birleşmiş Milletler için ilkeli, kapsamlı, stratejik ve uygulanabilir bir model sunduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "76'ncı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında yaptığım görüşmelerde, ülkemizin bu çabalarının makes bulduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duydum. Tüm mazlum ve mağdurlar adına yürüttüğümüz bu mücadeleyi çok daha yukarılara taşımakta kararlıyız. İnsanı merkeze alan, adaleti ve hakkaniyeti önceleyen, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu küresel bir düzen kurulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. ‘Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak' teması altında TRT World Forum'da yapılacak tartışmaların bizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum" dedi.