Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 günlük sokağa çıkma yasağında 21 kişinin hayatını kaybettiği Cizre'yle ilgili, "Orada devlet atılması gereken adımları attı. Kaymakam, Vali'nin yetkisi var. Sokağa çıkma yasağını ilan etmesi. Belli saatler arasında sokağa çıkılamaz. Sokağa çıkan olursa, teröristtir. O operasyonun rahatlıkla yapılması lazım. Orada vatandaşım huzur istiyorsa bunu görmesi lazım" ifadelerini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı da eleştiren Cumhurbaşkanı, "Bu kişi hayatında doğru dürüst eline Türk bayrağı almış biri değil. Bunların kongrelerinde asılı Türk bayrakları indirildi. Bu ülkede 78 milyonun tek bayrağı var. Sen bu milletin o tek bayrağını kabul etmediğini ortaya koyuyorsun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" dedi.
Canlı yayında Nasuhi Güngör'ün sorularını cevaplayan Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Sancılı bir dönem yaşıyoruz. Demokratik açılım projesi olarak yaptıklarımız ile Çözüm Süreci istedik. Bunu ileri safhalara götürelim istedik. 78 milyon vatandaşımız kardeşlik içinde, bir olması için yaptık. Bunun adımlarını attık. Batı'da ne varsa, Doğu'da ve Güneydoğu'da o olacak demiştik. Hep bunu konuştuk. Eğitim, sağlık, adalet noktasında güçlü adımlar attık. Biz adım attıkça birileri rahatsız olmaya başladı.
'Neden terör örgütü kendisini temsil edecek birilerini arıyordu?'
Biz adım attıkça birileri rahatsız olmaya başladı. Neden Terör örgütü kendisini temsil edecek birilerini arıyordu? Bizim de yerimiz olsun dediler önce bağımsız girdiler, ardından parlamentoya girdiler. Peki sonra bu hal nedir? Şu anda ülkemizin değişik yerlerinde yapılan bu terör eylemleri milleti rahatsız ediyor. Bunun için de tedbirler aldık. Çözüm süreci içerisinde Vali'lerimiz verdiğimiz talimat doğrultusunda şu andaki gibi operasyonlara girmiyordu. Belki kendilerine çeki düzen verirler diye. Bunun ardında bir hazırlık safhasına girdiler.
Kandil'deki terör örgütü bakın nasıl mesajlar veriyorlar şimdi. Bunları açık açık görüyoruz ve milletimize diyorum ki; bunların farkına varmalıyız. Bunlar lafa geldiği zaman saz lafa geldiği zaman caz.
Cizre bunun en açık örneği oldu. Özellikle paralel medya ve biz amiraliz diyen medyaya soruyorum ey medya ey sermaye ben objektif düşünen milletime de sesleniyorum. Bu açılan kanallar neyle açılıyor. Belediyenin iş makinaları ile bedeli nereden ödeniyor? Belediyeden. Bu kanallar neden açılıyor? Güvenlik güçleri giremesin diye.
Bunca bombalar yerleştirildi zırhlı araçlar olamasına rağmen onlarca askerimiz şehit edildi. Bu hazırlıklar neden yapılıyor?
'Belli saatler arasında sokağa çıkılamaz. Sokağa çıkan olursa, teröristtir'
Bütün bu hazırlıklar kime karşı, niçin yapılıyor? Bir tarafta halkının güvenliğini sağlamaya çalışan polisimiz, askerimiz var öbür tarafta tam aksine polise, askere maalesef kalleşçe, adice, alçakça farklı yerlerden bomba, mayınlarla ateş edenler var. Yakılan camilerimiz, okullarımız... Tüm bunlar ortada. Tüm bunlar Cizre'de yapılırken ne yapacaktık? Orada devlet atılması gereken adımları attı. Kaymakam, Valinin yetkisi var. Sokağa çıkma yasağını ilan etmesi. Belli saatler arasında sokağa çıkılamaz. Sokağa çıkan olursa, teröristtir. O operasyonun rahatlıkla yapılması lazım. orada vatandaşım huzur istiyorsa bunu görmesi lazım. Cizre olayından sonra yine sokağa çıkma çağrısı yaptılar ancak aradıklarını bulamadılar. Havan topunu kullanan kim teröristler.
Benim devletim bugüne kadar vatandaşın yanında yer almıştır. Ama bunlar haindir, alçaktır, adidir. Bunlara bu ülkede asla taviz vermeyeceğiz. Benim binbaşımı çapraz ateşe alarak eşinin yanında şehit etmişlerdir. Bunların hepsi olan olaylar.
Paralel terör örgütü ile ilgili bizim daha önce aldığımız bir karar var. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal ve illegal örgütlerin hakkında yapılacak tüm işlemlerin yolunu açmak. Hükümetimiz tüm bunların yasal düzenlemesini yaptı. Ve her alanda bunun takibi yapılıyor ve olumlu sonuçlar almaya da başladık.
Dikkat ederseniz hepsi yurt dışına kaçıyor. Herhangi bir suçunuz yoksa neden kaçıyorsunuz? Çünkü arkada nelerin olduğu kendileri tarafından biliniyor. Burada bizim yargımız polisimiz bu örgütlere karşı bu mücadeleyi sürdürüyor.
'Demirtaş hayatında eline Türk bayrağı almış biri değil'
Bu kişi (HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş) hayatında doğru dürüst eline Türk bayrağı almış biri değil. Bunların kongrelerinde asılı Türk bayrakları indirildi. Bu ülkede 78 milyonun tek bayrağı var. Sen bu milletin o tek bayrağını kabul etmediğini ortaya koyuyorsun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Dünya bu konuda samimi değil, bunları kısmen de olsa desteklediler. Kararlılıkla, azimle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu oyunlara gelmeyeceğiz. Ben milletimin şirin görünen gülücükler dağıtan temsilcilerin oyunlarına gelmemelerini tavsiye ederim. Bayan bir Eş Başkan çıkıyor, "Bizim arkamızda YPG var" diyor. Bu mantıktan başka ne bekleyebiliriz? Bir teröristin söyleyebileceği bir ifadeyi siyasetçi o şekilde kullanabiliyor.
'Sayın Başbakan CHP'ye gitti MHP'ye gitti, biraz umutlanmıştım herhalde kuracaklar diye'
Elimde anayasa var. Ve bunun gerekliliğini yerine getiriyorum. Ve teamüller gereği ben görevi en yüksek oy alan partinin genel başkanına verdim. Cumhurun bana emaneti neyse onun gereğini yaptım. Sayın Başbakan CHP'ye gitti MHP'ye gitti görüştü. Ben de biraz umutlanmıştım herhalde kuracaklar diye. E zaten vakit dar. Bu partiler birbirleriyle zaten görüştüler. MHP x partinin olacağı koalisyonda yer almam diyor. MHP kapıyı kapadı. Ben de ekibimle birlikte değerlendirmeleri yaptım. Ve benim ifademle tekrar, anayasal olarak erken seçim kararı aldık.
CHP grubundan herkes hayır dedi. MHP'den bir tek Tuğrul bey evet dedi. Bunlarla birlikte geçici seçim hükümeti kurulmuş oldu. Temennimiz odur ki bunu bir daha yaşatmayacak bir hükümet olsun. Tek başına iktidar olduk. Mali, ekonomik istikrar oldu. Ve bu sayede bir patlama yaşadık. 12 yıllık başbakanlık hayatımda çok şükür böyle bir sıkıntı yaşamadım. Ülkede tek başına bir hükümet kurulduğunda tekrar sıçrama yaşarız.
'Çözüm süreci, terör örgütünü arkasına almış parlamentodaki parti tarafından baltalandı'
Çözüm süreci şu anda dolapta. Gelişmeler bunu gösterecek. olumlu gelişmeleri yakaladığımız zaman kaldığı yerden neden devam etmesin? Maalesef bu süreç terör örgütünü arkasına almış olan parlamentodaki siyasi parti tarafından baltalandı.
'Davutoğlu geldi düşüncelerimi kanaatlerimi sordu, paylaştım, bunu çok doğal görüyorum'
Ben bu partinin kurucu genel başkanıyım. Bu gayreti ortaya koyan kişi şahsım. Dolayısıyla bir anne-baba evladını nasıl izlerse doğrusu bu ilk kongreyi öyle takip ettim. Öncesinde Davutoğlu geldi düşüncelerimi kanaatlerimi sordu, ben de paylaştım. Bunu ben çok doğal görüyorum. Maalesef bir parti bu bir vesayettir diyor. Ne vesayeti ya?
Türkeş hayatta olsaydı acaba Türkeş'in göz hareketlerine bakmadan böyle bir şey yapabilir miydi? Yapamazdı. Bu noktada herkes yerini konumunu gayet iyi tespit etmeli. Sayın Tuğrul Türkeş bir irade ortaya koydu. Milletin ona verdiği vekillik yetkisini Başbakan ona bu teklifi götürdüğünde o da kabul etti. Bu ülke hükümetsiz kalamaz diyerek kabul etti.
Mescid-i Aksa: Maalesef Arap liginin böyle bir derdi yok
İsrail yönetiminin İsrail mandasının oradaki vandallığı yani izah edilemeyecek seviyelere vardı. Orada minbere varıncaya kadar çıkmak süretiyle oraları adeta bir işgal noktasına geldiler. Biz tabi şuanda başta ben doğrusu Filistin devlet başkanı ile bir görüşme yaptım arkasından Halid Meşal ile bir görüşme yaptım arkasından Suud Kralı ile bir görüşmem oldu. BM Genel Sekreteri ve Merkel ile de görüştüm.
Yani süreci yakın takipte tutuyoruz aksi takdirde bu gidiş hayri alamet bir gidiş değil. İsrail yönetimi çok çok yanlış bir adım atıyor. Maalesef Arap liginin böyle bir derdi yok. Katar Emiri'nin bu konudaki hassasiyetlerini biliyorum.
'Suriye'den İran ve Rusya rahatsız olamaz ama ben rahatsızım'
Biz dedik ki bir açık kapı stratejisi uygulayalım. Biz batının yaptığını yapmayalım. Gelenleri alalım. Tabii Irak'tan da gelen oldu. Toplamda gelenlerin sayısı 2 milyonu aştı. Geliyorlar kamplarımızı geziyorlar, beğeniyorlar. Bizim bu zamana kadar yaptığımız yatırım 6.5 milyar dolar. Biz şu an Irak'tan Suriye'den gelenleri misafir etmeye devam ediyoruz.
İstanbul gibi bir şehirde 350 bin Suriyeli var. Burada şu an 350 bin Suriyeli olması sosyolojik olarak bir dengesizlik meydana getiriyor. Sınır bölgesindeki vatandaşlarımız sığınmacıları bir Ensar anlayışı ile karşıladı. Sayın Merkel'le konuştum. 800 bin mülteci alınacağını söylediler. Suriye'de Esad kendi ideolojilerinin kullanmak isteyenlerin üssü haline geliyor. Türkiye olarak ben rahatsızım. Suriye'den İran ve Rusya rahatsız olamaz. Ama ben rahatsızım.
Atılmış atılacak adımlar Cerablus- Azez arası planlanıyor. Mesela biz ister istemez buradaki geçişlerinde engellenmesi için bir adım atmanın planlamasını yaptık. Bu geçişler sırasında başka sorunlar da meydana gelebiliyor.
(Hava operasyonları beklentiyi karşılayabildi mi?) Bunu söylemiz için erken. Bu işin akışına göre değişecektir.