Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Hani bizim Gencebay'ımız var ya. Batsın bu dünya diyor. Evet batsın bu dünya. Çünkü adalet yok" dedi. "Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olmaktır" diyen Erdoğan, "Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Tabiatları, bünyeleri, fıtratları farklıdır. İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabi tutamazsınız" görüşünü savundu. Hz. Muhammed'in "Cennet anaların ayakları altındadır" sözüne atıfta bulunan Erdoğan, "Ben anamın ayağını koklardım, anneciğim çekme ayağını derdim. Bunu feministlere anlatamazsın. Onlar anneliği kabul etmiyor. Ama biz anlayana söylüyoruz" dedi.
Galataport hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun yürütmeyi durdurma kararı vermesini ağır bir dille eleştiren Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz yargı karar veriyor yürütmeyi durduruyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? İhale bitmiş her şey bitmiş. Siz 2 yıl sonra karar veriyorsunuz. Şimdi bu yatırımcı projesini yapmış her şeyi yapmış milyonlarca dolar harcamış. Ee bu yatırımcı bu ülkede bu ülkenin yönetimlerine güvenip de bundan sonra yatırım yapabilir mi?" diye konuştu.
Erdoğan, KADEM I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'ne konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Modern dünyada insan ve insanlığa ilişkin her meselenin bir şekilde ele alındığını biliyoruz. Ama sorunlara karşı bütüncül adil bir yaklaşım ortaya konamadığını üzülerek müşahade ediyoruz.
Sorunlara duyarsız bir çağda yaşıyoruz. Çevre konusunda aşırı duyarlılık gösteren kesimlerin silahlanma konusunda son derece duyarsız olduğunu görüyoruz. Başka ülkelerin çevre sorunlarına hassas olanların kendi ülkelerinin çevre sorunlarına karşı duyarsız olduğunu görüyoruz. Belli ülkelerde en küçük bir demokrasi ihlalini büyük mesele haline getirenlerin başka bir takım ülkelerdeki demokrasi katliamlarına darbe girişimlerine gözlerini kapattıklarını görüyoruz.
Fok balıklarının avlanılmasını küresel mesele haline getirenlerin Filistin'de Suriye'de Gazze'de binlerce çocuk ve kadın katledilmesine en küçük bir duyarlılık göstermediğine şahit oluyoruz. Şu anda Suriye'de 300 bine aşkın insan öldürüldü. Hala dünyanın sesi yok. Kendileriyle hep görüşüyorum. Ama söylediklerimle kalıyorum. En ufak bir hassasiyetleri yok. Tek hassasiyetleri var, o da petrol.
‘Dün bir misafirim vardı’
Dün bir misafirim vardı. 30 yaşındaki evladının helikopterden sniper ile nasıl vurulduğunu anlattı. Eşimle birlikte dinledik o annenin acısını. Uluslararası bir mahkemeye gidebilecek miyim diyor. Ülkemde dava açamıyorum diyor. Eğer açarsan durum daha kötü olur diyor. Böyle bir dünyada yaşıyoruz. Onlarca yüzlerce binlerce örneği var. Bütün bu çifte standartlar bu ikircikli yaklaşımlar aslında sorunların çözümünde en büyük eksiğin adalet duygusu olduğunu bize gösteriyor.
‘Batsın bu dünya’
Hani bizim Gencebay'ımız var ya. Batsın bu dünya diyor. Evet batsın bu dünya. Çünkü adalet yok.
‘O ülkenin lideriyle barışmam’
X ülkenin lideriyle barışmamı istediler. Barışamam. Onu kabul de edemem. Zira zalimin zulmüne rıza zulümdür. Zalimlarden olmak istemiyorum onun için de bu zulme rıza gösteremem, kendisini de asla kabul edemem. Beni ne öylesi ne böylesi ilgilendirmiyor. Bu makamda bulunduğum sürece böyle bir şeyi asla yapmam. Günde 3 bin insanın öldürüldüğü yakın siyasi tarihte görülmüş hiçbir ülke yok. İşte Mısır bunu yaşadı. Oylarıyla iktidara gelmiş bir lideri devirdiler. Demokratik ülkeler ne oluyor dedi mi? Hala başgöz ediyorlar. Meşruiyet kavgasını sürdürüyorlar. Siz meşru görseniz de, biz meşru görmeyeceğiz. Farkımız bu.
'Beyaz adam ile siyah adamın arasındaki...'
Bugün bizim küresel sorunların hemen hepsinde asıl ihtiyacımız olan adalettir. Adalet mülkün temelidir. Irkçılığın çözümü adalettir. Beyaz ile siyah adam arasındaki ırkçılığı kaldırmanın yegane yolu adalettir. Antisemitizm ile islamofobyanın çözümü adalettir. Çevre kirliliğinin, demokrasi ve insan hakları ihlallerinin çözümü adalettedir. Savaşların yoksulluğun son bulmasında ihtiyacımız olan yegane duygu adalettir. Kadınların karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde de yegane yol kuşkusuz adalettir.
Hukuk ve yasa farklı şeylerdir. Ben hukuk arıyorum. Adil yargıç ve savcılar arıyorum. Adil yöneticiler arıyorum. Onu bulursanız huzur olur. İstediğiniz kadar cumhurbaşkanı başbakan olun, eğer adil yargıçlar yoksa durumunuz felakettir.
Galataport ihalesi
Başbakanlığım döneminde Galataport ihalesi yaptık, ihale bitti, kazanan belli. İhaleden sonra 2 yıl neredeyse geçti. Şimdi bakıyorsunuz yargı karar veriyor yürütmeyi durduruyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? İhale bitmiş herşey bitmiş. Siz 2 yıl sonra karar veriyorsunuz. Şimdi bu yatırımcı projesini yapmış herşeyi yapmış milyonlarca dolar harcamış. Ee bu yatırımcı bu ülkede bu ülkenin yönetimlerine güvenip de bundan sonra yatırım yapabilir mi? Şimdi ben ülkemde bu yargıya nasıl güveneceğim, nasıl inanacağım. Cumhurbaşkanı ihaneti vataniye içinde olursa suçludur, peki yargıç ihanet içinde olursa necidir? Burası önemli. İki yıl geçiyor siz böyle bir karar vermiyorsunuz 2 yıl sonra veriyorsunuz. Bu vatan perverlik midir, milliyetperverlik midir? Bunu konuşmak zorundayız. Böyle olursa biz ülkemizi ayağa kaldıramayız, uçuramayız. İşte burada bu proje düşünebiliyor musunuz neredeyse 1 milyar dolarlık projeyi ne kadar rahat engelliyorsunuz. Bunun benzeri bir çok proje var. Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş vicdan da olmayınca öyle oluyor.
'Erkekler kahvede pişpirik oynasın olmaz'
Kadınları erkeklerin yaptığı her işte çalıştaramazsınız. Komünist rejimlerde olduğu gibi eline ver kazmayı olmaz. Anadolu'da da yapmadılar mı aynı şeyi. Kadınlar iki büklüm. Erkekler kahvede pişpirik oynasın zar atsın. Böyle olmaz.
Cennet anaların ayakları altındadır. Ben anamın ayağını koklardım, anneciğim çekme ayağını derdim. Bunu feministlere anlatamazsın. Onlar anneliği kabul etmiyor. Ama biz anlayana söylüyoruz.
‘Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş’
Bir yargıç söylemişti, vicdanıyla cüzdanı arasında diye. Herhalde böyle bir şey var burada. Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş. Vicdanda olmayınca böyle şeyler doğuyor.
‘Kadınların ihtiyacı eşitlikten ziyade eşdeğer olmaktır’
Kadınların ihtiyacı olan şey nedir? Burada bazen erkek kadın eşitliği diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır. Erkek erkeğe eşitlik doğru olandır. Ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği asıl olandır. Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir. Yani adalettir. Buna ihtiyacımız var.
‘Kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata ters’
Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır. İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabii tutamazsınız. Çocuğunu emzirmek zorunda olan bir anneyi, bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz. Kadınları erkeklerin yaptığı her işi yaptıramazsınız, komünist rejimlerde olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği çalışsın, olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer. Anadolu'da da böyle yapılmadı mı? O garibim analarımız ne çileler çektiler be, kamburları çıktı. Erkekte kahvede pişpirik oynasın zar atsın.
‘Bunu feministlere anlatamazsınız’
Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. Anneye bir makam daha vermiş. Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın değil annenin ayakları altına koymuş. Annenin ayağının altı öpülür. Ben anacığımın ayağının altını öperdim. Anam nazlanırdı, anacığım çekme ayağını derdim, çünkü burada cennetin kokusu var. Bazen ağlardı. Anne başka bir şey. Ve makamların o ulaşılamazdır. Ama bunu anlayanlar olur anlamayanlar olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesele, onlar anneliği kabul etmiyor. Ama anlayanlar yeter bize diyoruz, onlarla yola devam ederiz.
‘İnançlı bir insan kadına şiddet yapabilir mi?’
Kadın cinayetleri oluyor değil mi? Gerçek olarak düşüneceğiz işi. İnançlı bir insan, böyle sapıklardan bahsetmiyorum. Gerçekten bu işin değerini bilenden bahsediyorum. Bir kadın cinayeti kadına şiddet böyle bir şeye girebilir mi? Mümkün mü? Giremez. Niye? Çünkü bir Müslüman olarak konuşuyorum, diniz İslam. Biz bir barış dininin mensuplarıyız. Bunun mensupları olarak bizim dinimizde kadına bu şekilde bir zulmü asla yapamazsın. Şiddet uygulayamazsın. Hatta evlatları için kesin hüküm nedir? Yanınızda yaşlanırlarsa annenize babanıza öf bile demeyiniz diyor. Çekeceksin nazını. Ana bu. Ona öf bile dedirtmeyeceksin. Bizim değer ölçülerimiz bu kadar hassas.
Değerli dostlarım kardeşlerim, Türkiye son yıllarda hem bölgesel sorunlara hem küresel sorunlara farklı bakış açılarını yansıtmaya, bunu da çok cesur şekilde savunmaya başladı.