Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, AKP- MHP ittifakını yazdı. Zeyrek,Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP- MHP ittifakında milletvekillerini uyardığını belirterek, “Konu hassas, herkes aklından geçeni söylemesin, benim söylediklerime bakın uyarısı yapmayı ihmal etmedi” dedi. Zeyrek, 2019 seçimlerinde Kürt seçmenin önemine vurgu yaparak, “Öyle anlaşılıyor ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi, 16 Nisan referandumunda olduğu gibi 2019’da da anahtar rol oynayacak” dedi.
Zeyrek'in "2019’un anahtarı da Kürt seçmen" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Partililer erken seçim olmayacağını söylese de siyaset, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “ittifak” çıkışıyla seçim atmosferine girdi. Seçim dönemi söylem ve söylevleri boy göstermeye başladı.
AK Parti, MHP ve BBP kendilerini “yerli ve milli cephe” olarak ittifak ilan etti. Üç partinin bu ittifakı, CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’ni doğal olarak “karşı blok” haline getirdi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “potansiyel bir cumhurbaşkanı adayı” olarak bu bloka itildi.
Bu bloklaşmanın taraflarına etki
2019’da yapılacak yerel ve genel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu bloklaşmanın olası sonuçlarına bakınca şöyle bir tabloyla karşılaşabiliriz:
Yerel seçime yansımaları
AK Parti, Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlerde MHP ile herhangi bir ittifaka ihtiyaç duymuyor. 2014 yerel seçimlerinde Bartın, Karabük, Kars, Isparta, Osmaniye, Adana, Mersin ve Manisa’da belediye başkanlıklarını alan MHP ise bazı illerde CHP’ye karşı AK Parti seçmeninin desteğine ihtiyaç duyabilir. Bu illerin başında Adana, Mersin ve Kars geliyor. 2014 yerel seçimlerinde bu illerde seçmen, AK Parti adayına karşı “güçlü görünen” muhalefet adayını desteklemiş, Adana’da MHP, az bir oy farkı ile ipi göğüslemişti. Söz konusu illerde bu kez AK Parti ve MHP seçmenlerinin CHP’ye karşı “güçlü görünen” adayda yoğunlaşması söz konusu olabilir. Karşı cephedeki partiler ise AK Parti’ye karşı “güçlü görünen” adaya yüklenebilir. AK Parti’nin yerel seçimlerde genel seçimlere nazaran düşük sonuçlar aldığı, 16 Nisan referandumunda İstanbul, Ankara, Antalya gibi kritik illerde “hayır” çıktığını da hesaba katarsak, bu bloklaşma yerel seçimlerde “karşı blok”un avantajına dönüşebilir.
Cumhurbaşkalığı seçimleri ve meclis seçimlerine yansımaları
TBMM seçimlerinde yüzde 10 seçim barajına dokunulmaz ise HDP’nin yanı sıra, oyları bölüneceği için İYİ Parti ile MHP’nin de baraj sorunu olabilir. Bu da TBMM’de AK Parti’nin çoğunlukta olduğu ikili bir yapı oluşmasına neden olabilir. Burada, uyum yasalarının nasıl şekilleneceği büyük önem taşıyor.
16 Nisan’da referandumda hem MHP, hem AK Parti fire vermişti. Eğer Kasım 2019’da aynı gün yapılacak iki seçimde bloklaşma referandumdaki gibi olursa, adaylardan herhangi biri ilk turda kazanamayabilir. Burada CHP, HDP, SP ve İYİ Parti’nin aday çıkaracak olması, düşük bir ihtimal gibi görünse de aday listesine Gül’ün eklenmesi, ilk turda Erdoğan’ın aleyhine görünse de ikinci turda lehine dönebilir. Böyle bir tabloda CHP’nin adayı Erdoğan’ın rakibi olacağından “muhafazakârlık ve milliyetçilik” faktörü nedeniyle 2. tur Erdoğan’ın olabilir.
Bu tabloyu iki şey değiştirebilir.
İlki ilk turdan itibaren “ortak aday” formülü. 2015’te ters tepen bu formül 2019’da da işe yaramayabilir.
İkincisi ise Doğu ve Güneydoğu illerinde ortaya çıkacak sonuç.
Doğu ve güneydoğu yansımaları
AK Parti ile MHP arasındaki ittifakın, 1991’deki Refah Partisi-MHP ittifakında olduğu gibi Kürt seçmenin tepkisini çekeceği yorumları yapılıyor. HDP’ye yönelik operasyonlar, kayyum atamaları ve Mesud Barzani ile yaşanan krizin de bölgede ittifakın oylarını düşüreceği yorumları yapılıyor.
Ancak, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 ilin milletvekilleri ile yaptığı toplantıda “Ne Kürtler 1991’deki Kürtler, ne bölge 1991’deki bölge” diyerek bu yorumun gerçeği yansıtmadığını anlattı. Ensarioğlu’na göre bu ittifak Cumhurbaşkanlığı sisteminin zorunlu kıldığı milli değerler üzerine kurulmuş bir ittifak ve tabanda 1991’deki gibi bir etki/tepki yaratmamış. Dolayısıyla da bölge halkı bu ittifakı destekleyecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yine de bu konuda milletvekillerine “Konu hassas, herkes aklından geçeni söylemesin, benim söylediklerime bakın” uyarısı yapmayı ihmal etmediğini de not düşmek gerek.
Öyle anlaşılıyor ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi, 16 Nisan referandumunda olduğu gibi 2019’da da anahtar rol oynayacak.