Wikileaks'in yayımladığı Stratfor maillerinde, Türkiye uzmanı Emre Doğru'nun Başbakan Erdoğan'ın Köşk yolunda bilgi almak için Avrupa Birliği Bakan Yardımcısı Hasan Nuri Yaşar'dan bilgi aldığı iddia edildi. Yazışmalarda Yaşar'ın Doğru'ya "Tayyip Erdoğan, Gül’ün cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesine izin vermeyecek. Bir sonraki cumhurbaşkanı Erdoğan olacak" dediği bilgisi yer aldı.
Taraf gazetesinde "Gül'e izin vermeyip Başkan olacak" başlığıyla yayımlanan (30 Mart 2012) Wikileaks kriptosu şöyle:
Gül'e izin vermeyip Başkan olacak
Türkiye’de siyasi gündemi işgal eden birçok konu gibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi ve başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar da Stratfor’un gözünden kaçmamış. Türkiye uzmanı Emre Doğru, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olma niyetini saptayabilmek için, Erdoğan’ın ‘danışmanı ve yakın dostu’ olarak tanıttığı, Ekim 2011’den beri Avrupa Birliği Bakan Yardımcılığı görevini yürüten Hasan Nuri Yaşar’dan bilgi edinmeye çalışmış. Doğru, Yaşar’ı TR701 koduyla kaynak olarak gösterdiği üç yazışmada da Erdoğan’ın esas amacının cumhurbaşkanlığı olduğunu aktarıyor.
Asıl amaç mevcut anayasada başkanlık
Doğru, 20 Eylül 2010’daki bir yazışmada; Türkiye’de yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemine geçileceği tartışmaları ışığında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak Yaşar’a atfettiği şu bilgiyi paylaşıyor: “Tayyip Erdoğan, Gül’ün cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesine izin vermeyecek. Bir sonraki cumhurbaşkanı Erdoğan olacak.”
Doğru, üç gün sonraki bir başka yazışmasında ise kaynağından edindiği yeni ayrıntıları aktarıyor: “Kaynağa göre Erdoğan’ın nihai hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğu konusunda şüpheye yer yok. Bunun bir başkanlık sistemi çerçevesinde olup olmayacağı zamanla görülecek. Türkiye başkanlık sistemine dönmese de, Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir. Resmi mevkide değişiklik olmasa da Erdoğan kişiliği nedeniyle güçlü bir cumhurbaşkanı olacaktır. Kaynak, bu gerçekleşirse, Erdoğan ile Gül arasında sorun olmayacağını ve Gül’ün ayrılarak başbakan olmaya itiraz etmeyeceğini söylüyor. Türkiye’de böyle bir gelenek (cumhurbaşkanından sonra başbakan olmak) olmadığını ancak AKP’nin bu tür siyasi gelenekleri pek dikkate almadığını belirtiyor. AKP’nin ısrarla yeni bir anayasa hazırlanacağını söylemesine rağmen, asıl hedef, yeni bir anayasa yerine mevcut anayasada başka büyük bir değişiklik yapmak diyor,”
Hedef 2014’te güçlü cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün görev süresi henüz resmen netleşmemişken, 3 Ocak 2011’deki bir yazışmada Doğru yine Yaşar’ı kaynak olarak göstererek 2014 ile ilgili şu bilgileri aktarıyor: “Kaynak hâlâ Erdoğan’ın Haziran 2011’deki genel seçimlerin ardından cumhurbaşkanı olacağını düşünüyor. Erdoğan, Gül’ün görev süresiyle ilgili tartışmadan faydalanarak bunu 7 yıla uzatacak. Bu durumda, Gül 2014’e kadar görevde kalacak. Bu da Erdoğan’a seçimlerden sonra cumhurbaşkanının yetkisini yeniden şekillendirmek için 3 yıl tanıyacak (bunun yeni bir anayasayla olup olmayacağı net değil). Eğer o zamana kadar daha fazla yetki devretmeyi başarırsa, Erdoğan 2014’te cumhurbaşkanı olacak. Ancak cumhurbaşkanlığını mevcut siyasi sistemdeki zayıf haliyle istemiyor.”
‘1980 darbecileri yargılanmayacak’
Doğru, 23 Eylül 2010’daki yazışmasında kaynağı Yaşar’a özellikle referandumda onaylanan Anayasa paketi ile ilgili de bazı sorular sorduğunu söylüyor. Yaşar’ın AKP’nin 12 Eylül tarihini tesadüfen seçmediğini doğruladığını yazan Doğru, ekliyor: “AKP, solcular, liberaller gibi 1980 darbesinden nefret edenlerin oylarını toplamak için referandum kampanyası sırasındaki tüm söylemini darbe acıları üzerine kurdu. Erdoğan’ın birçok kez referandumun 1980 darbesine karşı demokrasinin bir intikamı olacağını söylemiş olmasına rağmen, AKP’nin artık böyle bir niyeti olmadığını belirtiyor. Kaynağa göre hükümetin, referandum öncesinde verdiği söz doğrultusunda 1980 darbecilerini yargılamak gibi bir planı yok. AKP’nin 1980’le bir sorunu olmadığını zira 1980 sonrası askeri rejim tarafından muhafazakâr Müslümanlardan ziyade solcular ve milliyetçilerin temizlendiğini söylüyor.”
Yargı atamalarını hükümet yapacak
Doğru yazışmasına şöyle devam ediyor: “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi değişiklikleriyle ilgili ise, kaynak bunun yargı reformundan daha ziyade büsbütün siyasi bir hamle olduğunu kabul ediyor. Boşalan mevkiler için (anayasa değişiklik paketiyle birlikte) çok sayıda aday olduğunu söylüyor. Kaynağa göre yeni adaylar için normal seçim benzeri bir şey yok. Seçilen üyeler AKP tarafından değerlendirilecek ve hükümetin siyasi kırmızı çizgileri hakkında bilgilendirilecek. Hükümetin siyasi talimatlarını kabul edenler atanacak. Bunun doğal olduğunu söylüyor, zira aksi takdirde bir siyasi parti için bu kadar büyük bir referandum düzenlemek saçma olurdu.”
Yaşar’a, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmasıyla ilgili düşüncelerini de soran Doğru, cevabından da şunları aktarıyor: “Kaynak AKP’nin yargıda büyük bir etkiye sahip olduğunu kabul etti. Savcının siyasi planları olduğunu ve AKP’nin siyasi yollarla onu engellediğini söyledi. Ona göre Erdoğan, Gülen cemaatinin baskısı altında değil. Cumhurbaşkanı Gül’ün çevresinde çok sayıda Gülenci var, ancak Erdoğan’ın çevresinde yok. Erdoğan’ın danışmanları arasında bir tane Gülenci tanımadığını belirtiyor.”