Deutsche Welle editörü Matthias von Hein 2004 yılından beri Erbil Belediye Başkanlığı görevini yürüten Nihad Koca ile Kuzey Irak Kürt bölgesindeki bağımsızlık referandumunu konuştu. Spor hocalığı yapan Koca 1981 yılında Saddam rejiminden kaçarak Almanya'ya sığınmış ve 20 yıl Bonn'dda yaşamıştı.
DW: Kuzey Irak Kürtleri bağımsızlık referandumuna katıldı. Erbil'de durum nasıl?
Nihad Koca: Erbil ve diğer kentlerden aldığımız haberlere göre hava son derece iyi. Halk ilk kez bu tarihi günne katılmış olmaktan dolayı mutlu. Hayat normal şekilde devam ediyor. Erbil'de işyerleri açıldı. Tarihi bir döneme girdik.
DW: Bağımsızlığın ezici çoğunlukla kabul edildiğinden kimsenin şüphesi yok. Ancak sonucun hukuki bağlayıcılığı yok. Bölgesel Kürt yönetiminin başkanı Mesud Barzani de evet oylarını otomatikman bağımsızlık ilanının izlemeyeceğini defaten açıklamıştı. Diğer yandan oylama halkta da bazı beklentilere yol açmış olmalı. Tahmininizce bundan sonra ne gibi adımlar atılır?
Koca: Referandum meşru idi, çünkü Kürt parlamentosu tarafından meşru ilan edilmişti. Irak anayasasına göre Kürt parlamentosu meşru bir kurumdur. Dolayısıyla bu oylama meşru idi. Gerçi uluslararası alanda endişe ve eleştiriler dile getiriliyor. Ama bu kendi kaderini tayin etmek isteyen bir halkın iradesini ortaya koymasıdır. Kürt halkının hakkıdır. Başkan Barzani'nin de dediği gibi Irak hükümeti ile görüşmelere başlayacağız. Çünkü Kürt yönetimi halkın yetkisini aldı. Bölge yönetimi halk tarafından bağımsızlık ve barış içinde Irak'tan ayrılmak amacıyla müzakerelere başlamak ve sonuca varmakla görevlendirildi.
DW: Bağdat ve yabancı ülkeler Kürtlere ağır baskı yapıyor. İran hava ulaşımını durdurdu. Türkiye en önemli ihraç ürünü olan petrole ambargo koymakla tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler, ABD ve Kürtlerin batıdaki müttefikleri de referanduma karşı çıktı. Kürtlerin bağımsızlığını sadece İsrail destekliyor. Bu baskı Erbil'de hissediliyor mu?
Koca: Düzeltme yapmama izin verin. Batı dünyası prensip olarak referanduma karşı değil. Avrupa ve Amerika'daki dostlarımız henüz erken olduğunu ve IŞİD ile mücadele nedeniyle ortamı elverişli bulmadıklarını söylüyorlar. Evet, İran ve Türkiye açıkça karşı çıktı. Ama bu bizim açımızdan yeni bir şey değil. 1992 yılında ilk kez bir Kürt parlamentosu ve bir Kürt yönetimi seçilmişti. Türkiye bugün olduğu gibi o zaman da karşıydı. 2003 yılındaki Irak savaşından ve Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra yeni Irak anayasasının hazırlık çalışmalarına katıldık ve federal sistemi gündeme getirdik. Türkiye ve İran ona da karşıydı. Türkiye ve İran'ın tutumu yeni değil. Sanırım önümüzdeki gün ve haftalarda ortalık yine yatışır.
Matthias von Hein
© Deutsche Welle Türkçe