Gündem

Er Sevag'ın annesi: Ne yaparsak yapalım 'öteki' olduğumuzu anladık

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Hüseyin Aygün, 2002-2012 arasında 934 asker ölümünün kayıtlara intihar olarak geçtiğini söyledi

18 Kasım 2013 17:24

Hülya Karabağlı/ ANKARA


CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 2002-2012 arasında 934 askerin intihar süsü verilerek hayatını kaybettiğini söyledi. Aygün, TBMM’de, asker ocağında çocuklarını kaybeden 35 acılı aile ile bir basın toplantısı düzenledi. İstanbul- Diyarbakır hattında tam iki yıl boyunca oğlu Sevag Şahin Balıkçı’nın davasına giden anne Ani Balıkçı, “Ne yaparsak yapalım, ‘öteki’ olduğumuzu bu nedenle de bizim müdahil olduğumuz bu davada hukukun üstünlüğünün değil de üstünlerin hukukunun geçerli olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım” dedi.

 

Babalar ve anneler ellerinde çocuklarının fotoğrafları

 

Basın toplantısına, çocuklarını askerde kaybetmiş 35 ailenin bireyleri, ellerinde fotoğraflar ve gazete küpürleri ile çocuklarını anlattı. CHP’li Hüseyin Aygün, “Buradaki ailelere, çocuklarının ölüm nedeni olarak İntihar, kaza kurşunu, eğitim zayiatı gösterildi” dedi. Ailelerin adalet istediğini vurgulayan Aygün, “ Bu aileler, faillerin bulunmasını, askeri değil sivil mahkemede yargılanmalarını ve çocuklarının ‘şehit’ sayılmalarını istiyorlar” diye konuştu. Aileler, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvurduklarını ve alt komisyon kurularak konunun incelenmesi taleplerini gündeme getirdiklerini ancak komisyondan, başvuruya yanıt verilmediğini anlattılar. 1994 -2013 yıları arasında çocuklarını şüpheli ölüme kurban veren aileler acılarını anlatmakta zorluk çekti. Acılı baba ve anneler şöyle konuştu...

 

‘ Açtım, ama temizliğe giderek oğluma para gönderdim’

 

Jandarma er olan oğlu Sedat Durgun’u 2011 yılında Bitlis’te askerliği sırasında kaybeden Halise Durgun:

“ 19 yaşındaydı oğlum. 13 tane çorap istemişti. Ben o, yokluk çekmesin diye, para göndereyim diye ‘temizliğe’ gittim. Ona hiçbir şey hissettirmedik. Son konuşmamızda iyiydi. Hiç bir şeyi yoktu. İntihar edecek çocuk 13 çorap ister mi? Temizlikten eve geldiğimde kapıda askerler var. “intihar’ dediler. Benim oğlum niye intihar etsin. Oğlumu öldürdüler.”

 

‘4 yıl sonra görev sefer emri geldi’

 

Tunceli’de 2009 yılında piyade er olan oğlu Murat Oktay’ı kaybeden Oktay Can:

“Benim oğlum, Tunceli’de komutanı tarafından vuruluyor. Vurduktan sonra intihar diyorlar. Estetikle bir kurşun yarasını kapatıyorlar. Ama diğerini yapmıyorlar. 4 yıl sonra oğlum için görev sefer emri geldi. Bu nasıl adalet. Böyle adalet olur mu?”

 

‘Ermeni soykırımı tarihinde olması anlamlı’

 

Askerde öldürülen Er Sevag Şahin Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı:

“24 Nisan 2011 Pazar günü, Ermeni soykırımının tarihi, paskalya bayramımızda evimize bir ateş düştü. Canımın parçası, samimi bir arkadaşı tarafından vurulmuştu. Hayatımız bir saniyede değişti. Tam iki yıl İstanbul’dan Diyarbakır’a mahkemeden bir netice almaya çalışarak duruşmalara katıldık. Binbir emekle büyüttüğüm oğlumun bedeninde iki delik açarak onu bizden ayıran ve tutuksuz yargılanan şahısla aynı odada aynı havayı soluyarak ayrı bir işkence yaşadık. Karakolda dayak yediği halde ‘dayak yemedim’ diye ifade tutanağı imzalatılmış oğluma.

Ve ne yaparsak yapalım öteki olduğumuzu bu nedenle de bizim müdahil olduğumuz davada hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukukunun geçerli olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Bizi, vatanımızı başka uluslara başvurmak zorunda bırakanlar utansın.

Bu ülkede bu bayrak altında emeğiyle sanatıyla sevgisiyle yaşayan burada doğup büyüyen bizler mi daha vatanseveriz yoksa ülkeyi başka ülkelere rezil edenler mi?”