Orman insanları 'Orang Rimba' kabilesi, Endonezya'nın Sumatra adasındaki yağmur ormanlarında yaşıyor. İnançları ve göçebe yaşamları devlet tarafından tanınmıyor. Ormanları, palmiye yağı ekimleri nedeniyle yok olurken, kçylere taşınmak zorunda kalan kabile üyeleri varlıklarını sürdürebilmeleri için İslam'ı seçmeye zorlanıyor. BBC Endonezya Servisi editörü Rebecca Henschke, kabilelerin hayatını yazdı.
Ahşap kulübelerde yere oturan beyazlar içindeki çocuklar "Ölünceye dek İslam'ı koruyacağım. Allah birdir" diyorlar hep bir ağızdan.
Üç ay önce, Orang Rimba toplumunda 58 aileden oluşan Celitai kabilesi İslam dinine geçti.
Toplanıp kabilenin en yakınındaki Jambi şehrine götürüldüler ve kabileye İslam'a uygun kıyafetler ve namaz seccadeleri verildi.
Liderleri dini şiddeti körüklemekle suçlanan İslam Savunucuları Cephesi adlı grup, kabilenin İslam'a geçişine yardımcı oldu.
Hidayatullah adlı misyoner gruptan Üstad Reyhan, dini vazifelerini yerine getirip getirmediklerini denetliyor.
Reyhan, "Şimdilik çocuklara odaklanıyoruz. Onların İslam'a geçişini sağlamak daha kolay, zihinleri başka fikirlerle dolu değil. Yaşı ileri olanlarda durum daha zor" diyor ve kabilenin inançlarına ilişkin şunları söylüyor:
"İslam'dan önce yalnızca ruhlara, tanrılara ve tanrıçalara inanıyorlardı, Allah'a değil."
"Biri öldüğünde cenazeyi gömmüyorlardı, olduğu gibi ormanda bırakıyorlardı. Şimdi hayatlarının bir anlamı, bir ciheti var."
"Önceden ormanda yaşıyorlardı. Günlük, anlık yaşıyorlar ve ölüyorlardı. Şimdi bir dinleri var, ölümden sonra yaşam olduğunu biliyorlar."
Köy halkının lideri, Orang Rimba'ca adı 'Yuguk' olan Muhammed Yusuf, İslam'a geçerek hayatlarının kurtulacağını düşünüyordu.
"Çok ağır, çok zor bir karardı, ama hayatı ileriye taşımak istiyorsak başka seçeneğimiz olmadığını hissediyorduk."
"Çocuklarımızın diğer çocuklarla aynı fırsatlara sahip olabilmeleri için başka seçeneğimiz yoktu. İslam'a geçmek zorundaydık."
Müslüman halkın çoğu Orang Rimba kabilesi için 'Kubu' diyor.
Yıllarca Orang Rimba kabilesiyle yaşayan antropolog Butet Manurung, "Kubu çok pis demek, çöp demek, öyle iğrenç ki bakamazsınız bile demek" diye anlatıyor bu tanımı.
"Aynı zamanda ilkel, aptal, kötü kokan, yani 'insan öncesi' demek. İnsanlar evrimlerini tamamlamadıklarını söylüyor."
Sumatra'nın merkezinde yaklaşık 3 bin Orang Rimba'nın yaşadığı düşünülüyor.
Yusuf, "Önceden gelseydiniz ormanımızı görürdünüz. Bakirdi, kocaman ağaçlar vardı" diyor.
Şimdi ise o ormanların yerinde bir tarafta hayalete dönmüş, beyaz yanık çubuklar, diğerinde de tek düze sıralanmış palmiye yağı ağaçları var.
Yusuf 2015 yılında, ormanın 21 bin metrekaresinden fazlasının yok olduğu yangınları hatırlatıp "Bunlar hep son birkaç sene içinde oldu. Palmiye ekiminin başlamasıyla ormanlar yandı" dedi.
Yangınların çıkardığı gazlar nedeniyle 500 binden fazla kişi zehirlendi, onlarca kişi solunum sorunları nedeniyle öldü.
Kabilelerin İslam'la tanışması, kaçtıkları yakın köylerde oldu.
Yusuf bu süreci şöyle anlatıyor:
"Bir süre sonra çocuklarımızı okula göndermek istedik ama öğretmenler çocukların doğum sertifikalarını görmek istedi. Bunun için hükümetin tanıdığı bir dine mensup olmanız gerekiyor."
"Kabile toplantısı yaptık ve hangi dini seçeceğimizi konuştuk, İslam'da karar kıldık."
Dünyada Müslüman nüfusun en yoğun olduğu yer Endonezya. Ülke resmi olarak altı dini tanıyor: İslam, Protestanlık, Katoliklik, Budizm ve Konfüçyüslük.
Yerli toplumlar uzmanı Rukka Sombolinggi, Orang Rimba kabilesinin de soylarının tükenmekte olduğunu, var olmak ve soylarının devamı için çaresiz kalıp kendilerine yardımcı olacağını düşündükleri bir dine yöneldiklerini söylüyor.
Palmiye yağı üretebilmek için yapılan yeni palmiye ağacı ekimleri son 10 yılda, her yıl ortalama 300-500 bin hektar arası arttı.
Son 20 yılda Sumatra ormanlarının yarısından fazlası yok oldu ve palmiye yağı ağaçları ekildi.
Orang Rimba kabilesi liderlerinden Ngantap "Ormanlarımıza el koymaya son vermelerini istiyoruz. Ormanlar yerine diğerleri gibi evlerde kalmak istemiyoruz. Ormanda huzurluyum, mutluyum ben bir orman insanıyım" diyor.
Ağaçlar, arılar, su gibi tanrı ve tanrıçalar olduğuna inanan kabileden Ngantap, inançlarına da bağlı olduklarını söylüyor:
"Bir inancımız olmadığını söylemek doğru değil. Din kişiden kişiye değişen özel bir şeydir ve bir kişinin inancına saygısızlık etmek doğru değildir."
"İnancımız yok olursa, tanrıların, tanrıçaların ormanları olmazsa felaketler hüküm sürer."