Alınan bilgiye göre, Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Dairesi tarafından yapılan araştırmada, gelir ve harcama gruplarına göre enflasyon oranları hesaplandı.
Türkiye İstatistik Kurumu Tüketici Fiyat Endeksi, madde fiyatları ve 2003 yılı Hane Halkı Tüketim Anketi sonuçları üzerinden yapıldığı belirtilen araştırmada, enflasyonun, geçen yıl en yoksul yüzde 20'lik dilim için yüzde 13 oranıyla, yüzde 10 civarındaki resmi enflasyonun yaklaşık 3 puan üstünde gerçekleştiği öne sürüldü. Araştırmada, en zengin yüzde 20'lik kesimin enflasyonunun ise yüzde 11,3 olduğu kaydedildi.
Kira, enerji ve su, ekmek ve ulaşım gibi mal ve hizmetlerin fiyatları üzerinden, harcama kalıbı ağırlıkları da dikkate alınarak hazırlanan "temel enflasyon indeksinin" ise yıllık yüzde 24,61 artış gösterdiğine yer verilen araştırmada, yıllık fiyat artışının kira, su ve enerjide ortalama yüzde 23, ekmekte yüzde 26,5, toplu taşıma hizmetlerinde yüzde 24 olduğu belirtildi.
Araştırmada, fiyatları teknolojik gelişmeye koşut olarak düşen elektronik cihazların enflasyonu aşağı çektiğine işaret edildi. Enflasyon sepetinde yer alan telefon ve faks ekipmanlarının fiyatlarının yüzde 28 düştüğüne, elektronik cihazlardaki yıllık fiyat artışının yüzde 2'de kaldığına dikkat çekilen araştırmada, yine enflasyon sepetinde yer alan araç alım-satım ücretinin yüzde 6 gerilemesinin enflasyonun daha düşük çıkmasına katkı verdiği ifade edildi.
Sendikanın araştırmasına göre, gelir grupları itibariyle enflasyonun geçen yıl en yoksuldan en zengine kesime dağlımı şöyle:
Kesimler |
Yıllık (yüzde) |
En yoksul yüzde 20 |
13 |
İkinci yüzde 20 |
12,8 |
Üçüncü yüzde 20 |
12,6 |
Dördüncü yüzde 20 |
12,2 |
En zengin yüzde 20 |
11,3 |
'Alım gücündeki kayıp fiyat artışlarını sınırladı'
Araştırmanın değerlendirme bölümünde, ekonomik kriz sürecinde alım gücünde yaşanan kayba bağlı olarak fiyat artışlarının sınırlı kaldığı görüşüne yer verildi.
Ücretsiz izin ve işten çıkarmalarla hane halkı gelirlerinde ciddi kayıplar yaşandığı vurgulanan değerlendirmede, "enflasyon rakamlarının sokaktaki gerçekliği yansıtmamasının bu tabloyu daha da olumsuz hale getirdiği" savunuldu. Araştırmada, şunlar kaydedildi: "Hükümet işten atılmalara, ücretsiz izin adı altında gelirlerin aşağı çekilmesine karşı aktif tutum alma, İşsizlik Fonu'ndan yararlanma şartlarını iyileştirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Oysa yapılan hesaplar yine IMF'in dayatmaları üzerinden şekillenmektedir. Halkın değil, IMF'in sesine kulak verenler, işçileri, emekçileri, işsizleri, emeklileri değil, sermaye kesimini kurtarmaya yönelik paketler hazırlayanlar hata yapmaktadır.
Krizin faturası yıllardır alım gücünü kaybeden ama sermaye kesiminin karına kar katan işçilere çıkartılamaz. İşverenlerin mutfakta aşı kaynamaya devam ediyor ama işsiz kalan, ücretsiz izine mahkum edilen, geliri ile evine ne götüreceğini her gün hesap etmekte zorlanan emekçilerin aşı tehlikede. Hükümet, bir avuç sermayedarın lüks harcamalarına katkı vermeyi değil, herkesin evinde aşın kaynamasını garanti altına almalıdır."