Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır yönetimindeki saygın kamuoyu araştırma kuruluşu KONDA, 30 Mart yerel seçim sonuçlarını, seçmen profiline ilişkin saha araştırmaları eşliğinde bugüne kadarki en geniş raporda değerlendirdi.
KONDA'nın 77 sayfalık raporunda, siyasi partilerin 30 Mart yerel seçimlerinde aldığı oylar geçmiş seçim sonuçlarına da atıflar yapılarak değerlendirilirken; partilerin seçmenleri de saha araştırması verileri ışığında "yolsuzluk iddiaları", "örtünme", "Alevilik"; "Sünnilik", "tercih ettikleri haber kaynakları" gibi çok sayıda kriter açısından değerlendirildi.
KONDA'nın çarpıcı tespitler içeren seçim sonuçları ve 30 Mart'tan bir hafta önce yapılan araştırma verilerini içeren rapordaki bazı saptama ve gözlemler şöyle:
'İdeoloji ve lider etkin rol oynadı'
- Türkiye’deki her dört seçmenden biri oyunu ideolojik sebeplerle, dörtte biri partinin lideri için, beşte biri taraftarlık duygusuyla ve yine beşte biri seçim kampanyaları sonucunda veriyor. AKP seçmenleri arasında liderine güvenenlerin ağırlıkta olduğu, CHP ve MHP seçmenleri arasında ideolojik tercihin nispeten önemli yer tuttuğu, BDP’liler arasındaysa taraftarlık veya ideolojik yakınlıkla oy vermenin lider, kampanya gibi özelliklerin çok önüne çıktığı gözleniyor. Kararsız olan veya cevap vermeyen seçmenin yarısından fazlası, genel özellikleriyle tutarlı bir biçimde kendilerini temsil eden parti bulunmadığını veya son dakika seçim çalışmalarına göre bir değerlendirme yaptıklarını belirtiyor.
- AKP'nin 2012'de yüzde 54 düzeyinde gözlenen oyları 24 ay içinde, 30 Mart'ta yüzde 46'ya indi. Bu azalışta Kürt sorununa çözüm sürecinden yolsuzluk iddialarına uzanan bir dizi etmen rol oynamış görünüyor.
- CHP’ye bakıldığında her seçimle farkın pozitif tarafta kaldığını, diğer bir deyişle oyunu her seçimde arttırdığı gözleniyor. Ana muhalefet partisi 12 yıldır en yüksek oyunu 30 Mart yerel seçimlerinde almış görünüyor. 2002’den beri oyunu kademe kademe yükselten CHP, yine de yüzde 30 sınırını henüz hiçbir seçimde aşabilmiş değil. CHP ve MHP’nin oy artışına genel olarak bakıldığında, ilk üç partinin arasındaki alışverişten değil, durumun eriyen ufak partilerin oylarından kaynaklandığı görülüyor.
'Seçmenin dörtte biri tercihini değiştirdi'
- AKP'nin 30 Mart’ta aldığı oy oranı 2002’de aldığına göre 11 puan daha fazla, ancak 2011’deki milletvekili seçimlerine göre ise 4,4 puan az. Parlamentodaki 4 parti dışındaki diğer partilerin toplam oranı son 12 senede yüzde 26’ya denk gelecek kadar azalmıştır. Diğer bir deyişle, seçmenlerin dörtte biri oy verdiği partiyi 4 büyük partiden biriyle değiştirdi.
- Kürt siyaseti oyu son 12 senedir her seçimde aynı seviyelerde kalmış durumda. 2002’de DEHAP’ın aldığı oyla 2014’de BDP ve HDP oylarının arasında yüzde 1lik bile fark bulunmuyor.
- Diğer istikrarlı artış ise MHP’de göze çarpıyor. MHP’nin oyları 12 senede yüzde 7 oranında artmış durumda.
- AKP seçmeninden MHP'ye kaçış, CHP ile MHP arasındaki oy geçişkenliğinden daha yüksek.
- AKP 12 Haziran 2011 seçmenlerinden yüzde 24'ünü kaybetti. Bu yüzde 24'ün yüzde 6'sı CHP'ye, yüzde 6'sı MHP'ye oy verdi.
- AKP oyunun yüzde 6'sı ilk kez oy kullanan seçmenlerden geldi.
- Sosyal medyada da yürütülen “Basgeç” kampanyası, yani seçmenlerden ideolojik olarak desteklemeseler de taktik olarak oylarını başka bir partiye vermelerinin talep edilmesi ne kadar sonuç doğurdu? Seçmenlerin yüzde 11’i “Beni temsil etmediği halde, taktik olarak başka partiye oy vereceğini” belirterek, oyunu ideolojik değil taktiğe göre vereceğini söyledi. Yüzde 11’lik oran 5 ila 6 milyon seçmene denk geliyor.
- Taktik olarak başka partiye oy vermiş olanlar arasında CHP’y oy vermiş olanların yüzde 37 ile ağırlıkta olduğu görülüyor. Taktik oyu sadece muhalefet partileri lehine değil, yüzde 18 oranında iktidar partisi lehine de işlemiş görünüyor. Taktik oyu kullanacağını söyleyen her 6 kişiden biri yerel seçim oyu sorulduğunda kararsız olduğunu söyledi.
'Gelir seviyesi partilere göre değişkenlik gösteriyor'
- Seçmenler arasında gelir seviyesi en yüksek olanlar CHP'de, en düşük olanlar MHP'de gözleniyor. AKP seçmeninin gelir seviyesi ortalamanın altında görünürken gelir açısından ülke geneline en yakın seçmenin MHP'de olduğu dikkat çekiyor.
- Gelir seviyesi ile AKP oyları arasında ters, CHP oyları arasında doğru bir orantı var. Yani gelir düzeyi düştükçe AKP oyları artarken CHP oyları azalıyor.
- AKP'li seçmenin yüzde 13'ü, CHP ve MHP'li seçmenlerin ise yüzde 3'ü Kürt kökenli. BDP'ye oy verenlerin yüzde 88'i Kürt, yüzde 10'u Zaza.
- CHP oyunun yüzde 18’ini, kabaca beşte birini Alevilerden alıyor ve Alevilerin yüzde 69’u CHP’ye oy verdiğini belirtiyor. Sünniler AKP’ye ülke ortalamasına göre 3 puan daha fazla, CHP’ye ise 4 puan daha az oy veriyor.
- AKP oyunun ancak yüzde 16’sını kendisi ve eşi başını örtmeyenlerden alırken, CHP seçmenlerinin yüzde 59’u örtünmeyenlerden oluşuyor. MHP seçmeni arasında bekâr erkekler ortalamanın üzerinde. BDP’de de, AKP gibi örtünmeyen seçmen oranı nispeten düşük.
- Örtünmeyenlerin yüzde 47’si oyunu CHP’ye, yüzde 22’si AKP'ye veriyor. Diğer bir deyişle örtünmeyenler CHP’ye ortalamanın iki katı oranında, AKP'ye ise neredeyse yarısı oranında oy veriyorlar. Başörtüsüyle örtünenler arasında AKParti’ye oy verenler yüzde 53 ile Türkiye ortalamasının üzerinde ve yüzde 7 ile BDP oyunun en görünür olduğu küme. Türbanla örtünenlerinse yüzde 68’i AKP seçmeni ve başörtülüler arasında olduğu gibi MHP ikinci sırada yer alıyor. AKP oy oranı türbanla örtünenler arasında bir buçuk katına çıkarken, CHP'de dörtte biri oranına düşüyor.
- Dindarlıkla AKP seçmeni arasında doğru, CHP seçmeni arasında ters oranlı bir ilişki var. Kendisini dindar olarak tanımlayanlar arasında AKP oyları artarken CHP oyları azalıyor.
- Haberler için Halk TV’yi ve Ulusal Kanal’ı ağırlıklı olarak CHP’liler tercih ederken, Kanal 7’yi, ATV’yi ve TRT’yi ağırlıklı olarak AKP'liler tercih ediyor.
- Sabah ve Zaman okurlarının yarısından fazlasını AKP seçmenleri oluşturuyor. Her dört Sözcü okuyucusundan birinin CHP’ye oy verdiği, Milliyet ve Posta okurları arasında MHP’ye oy verenlerin toplumun genelindeki orandan daha yüksek olduğu gözleniyor.
- CHP seçmenlerinin önemli bir kısmı Ak Parti’ye oy veren seçmenlerin oy verme sebebini cehaletlerine ve yardımlarla kandırılmış olmalarına bağlamaktadır. CHP seçmenlerinin yüksek oranda verdiği bir diğer yanıt ise Ak Parti’nin dini kullanması ve din sömürüsü yapıyor oluşudur. CHP seçmenlerinin bu algısı, Ak Parti seçmenlerinin neden Ak Parti’den vazgeçmediklerine dair sorulara da cevap niteliği taşımaktadır. Ayrıca kutuplaşmanın seçmen temelindeki boyutunu da göstermektedir.
- Ak Parti seçmenlerin yüzde 29’u CHP’ye oy verilmesinin sebebi olarak siyasi görüşe yakınlığı görmektedir. Bunun dışında CHP’li seçmenlerin Atatürkçü/Kemalist olmaları CHP’ye oy vermelerinin bir diğer önemli sebebidir. Dolayısıyla Ak Parti seçmenleri için CHP’ye oy verilmesinin sebebi siyasi ve ideolojiktir.
- Negatif anlamda ise Ak Parti seçmenlerinin yüzde 3’ü CHP seçmenlerinin dini değerlere karşı olduğu için oy verdiğini düşünmekteyken, yüzde 3’ü de kalıplaşmış düşünceler sebebiyle oy verdiği kanısındadır.
- “Son bir yılda ekonomik durumunuz ne yönde değişti” sorusuna cevaben, ekonomik durumu çok kötüye gidenlerin yüzde 13’ü AKP’ye oy verdiğini söylüyor ve ekonomik durumla ilgili algı olumluya doğru döndükçe, “çok iyiye gitti” cevabını verenler arasında bu oran yüzde 81’e kadar çıkıyor. Bu çarpıcı olan fark, olumlu ekonomik durumun iktidar partisine desteği arttırdığını gösteriyor.
- Ancak her bir partinin seçmeninin geçmiş dönem ekonomik durum değerlendirmesine bakıldığında, iktidar partisini destekleyen seçmenlerin hepsinin ekonomik durumdan memnun olmadığı da görülüyor. AKP'lilerin yüzde 39’u son bir yılda ekonomik durumunun iyiye veya çok iyiye gittiğini söylerken, yüzde 13’ kötüye veya çok kötüye gittiğini söylüyor ve kalan AKP seçmeni durumun değişmediğini belirtiyor.
- İktidar partisini destekleyen seçmenler dışındaki tüm seçmenler, genele kıyasla ekonomik durumundan şikâyetçi. Durumunun iyiye gittiğini yüzde 8 ila 17’lik kesimler belirtirken, durumunun kötüye gittiğini belirtenler ağırlıkta ve CHP’liler arasında yüzde 50’ye kadar çıkmış.
- Toplum geneli Başbakan’ın da adının karıştığı yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak “her şey komplo, herşey uydurma” (yüzde 38) şeklinde iktidar taraftarı bir konumla, “her şey doğru” (yüzde 40) şeklindeki iktidar karşıtı konuma eşit oranda inanmış görünüyor.
- Yolsuzluk iddialarına ilişkin veri parti tercihine göre incelendiğinde AKP'lilerin dörtte üçünün her şeyin komplo olduğu görüşünde olduğu gözleniyor. CHPlilerin yüzde 80’inin, BDP’lilerin yüzde 75’inin ve MHPlilerin yüzde 64’ünün ise tüm iddiaların doğru olduğuna inandığı anlaşılıyor.
- Bu verilerde iktidar ve muhalefet partilerin seçmenlerinin taban tabana zıt görüşlere sahip olmalarının yanı sıra, iktidar partisinde iddiaların doğruluğuna inanan ve muhalefet partilerinde iddiaların uydurma olduğuna inanan yaklaşık dörtte birlik kesimler olması da önemli bir bulgu olarak ortaya çıkıyor.