Dünya

En çok başvuru annelerden

DW Türkçe’ye konuşan Almanya Göç ve Uyum Bakanlığı Radikalleşmeye Karşı Danışma Merkezi uzmanı Florian Endres, yardım almak için merkeze en fazla annelerin ve göçmen olmayan ailelerin başvurduğunu söylüyor.

19 Mayıs 2015 16:43


Bir taraftan Ortadoğu'da savaşlar sürerken, diğer taraftan IŞİD gibi aşırı İslamcı terör örgütleri bölgeyi ve dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Bu tehditlerden biri de, dünyanın çeşitli yerlerindeki Müslüman gençleri etkileyerek, onları savaşmaları için bölgeye çekmek. Almanya, gençlerini radikal örgütlerin etkisinden korumak üzere bakanlıklar ve sivil toplum nezdinde çeşitli projeler ve danışma merkezleri oluşturuyor. Almanya Göç ve Uyum Bakanlığı'nın kurduğu danışma merkezi de bunlardan biri.

Almanya İçişleri Bakanlığı'nın son açıklamasına göre, bu yıl içerisinde Almanya'dan yaklaşık 600 genç, aşırı İslamcı örgütlere katılmak üzere Ortadoğu’ya gitti. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) federal milletvekili Cemile Giousouf, aşırı İslamcı akımların Almanya'daki gençler üzerinde ciddi bir tehdit olduğunu ve bu konudaki rakamların artmasından endişe edildiğini söylüyor. Giousouf, gençlerdeki değişimi fark eden ailelerin, çoğu kez nasıl hareket edeceklerini bilemediklerini ve çaresiz kaldıklarını belirterek, radikal örgütlere karşı kurulan danışma merkezlerinin bu boşluğu doldurmaya aday olduğunu şu sözlerle aktarıyor: "Almanya'da bugünden yarına çok hızlı bir şekilde radikalleşen gençlerimiz var. Ve bu tür danışma merkezleri buna karşı ailelere yardım sunabiliyor. Bence bu çok önemli, meseleye gözlerimizi kapatmamamız lazım. Çünkü aşırı Selefi gruplar Almanya'da hızlı bir şekilde organize oldular; gençlerimizin beyinlerini yıkayıp onları Suriye'ye ve Irak'a çağırıyorlar."

Başvuruların yüzde 55'i göçmen olmayan ailelerden

Almanya Göç ve Uyum Bakanlığı Radikalleşmeye Karşı Danışma Merkezi uzmanlarından Florian Endres, gençlerin aşırı İslamcı akımlara kaymasını önlemek için en fazla yardım talep edenlerin başında annelerin geldiğini; bunu diğer aile fertlerinin, yakın çevrenin ve okulların izlediğini kaydediyor. Uzman ayrıca, yardım talebinde bulunanların yüzde 55'nin göçmen olmayan ailelerden geldiğini belirterek, 2013'ten itibaren göçmen kökenli ailelerin de danışma merkezine sıklıkla başvurmaya başladığını da ekliyor.

Sunulan hizmetin talebe ve koşullara göre değiştiğini ifade eden Endres, "Öncelikle çocuklarının radikalleştiğini tahmin eden ya da bu örgütlerin içinde olduğunu bilen ailelere hizmet sunuyoruz. Gençleri buna iten nedenleri ve kaynakları tespit ettikten sonra ailelerle stratejiler geliştirerek, gençlerle iletişim kurmaya ve onları bu tehlikeli durumun içinden çıkarmaya çalışıyoruz " diyor. Bunun için gencin güven duyacağı yakın çevre ile dernekler, spor kulüpleri, camiler ile işbirliği yaptıklarını belirten uzman sözlerini şöyle sürdürüyor: " Bizden yardım isteyen okullarla da görüşüyoruz. Öğretmenlere bir konu olarak İslam'ı nasıl işlemeleri gerektiği ve aşırı İslamcı akımlara ilgi duyan gençlere yönelik pedagojik yaklaşımlar hakkında bilgi veriyoruz."

‘Camiler konuya daha fazla eğilmeli'

Gençlerin aşırı İslamcılaşması ile ilgili bilgilendirme toplantıları yapan ve bu doğrultuda danışma merkezlerini tanıtan CDU'lu federal milletvekili Giousouf, göçmen kökenli ailelerin, bu tür kurum ve merkezlere danışma konusunda tereddütler yaşadığına dikkat çekiyor. Vekil, bu nedenle göçmen ailelerin güvenini kazanmış büyük cami örgütlenmelerinin ve derneklerin, ilgili konuda daha fazla girişimde bulunmasını talep ediyor.

Giousouf, "Önemli olan tabii, ailelerin güvendikleri kişilere başvurmasıdır. Bunlarda ilk etapta camiler ve hocalar oluyor. Bu durumda camilerin de konuyla ilgilenmesi ve bir radikalleşme halinde nereye başvuracaklarını bilmeleri lazım. Çünkü ailelerin güvendiği bu insanların söz konusu bilgilere sahip olmaları gerekiyor ki, gençlere en hızlı ve en doğrudan yardım ulaştırılabilsin" diyor.

‘Yerel birimlerle işbirliği önemli'

Danışma Merkezi uzmanı Endres ise, merkezlerin yerel bir ağ içinde hareket ettiklerini belirterek, belirli cami örgütleri ya da dernekler yerine, gençlere en yakın yerel birimlerle işbirliğini tercih ettiklerini söylüyor. Endres, önemli olanın bu gençlere yakın kişilerin, gençlerde meydana gelen değişikliği fark ederek, hemen harekete geçmeleri olduğunu ifade ediyor. Ve uzman, başta aileler olmak üzere söz konusu kişilere şu önerilerde bulunuyor:"Bizim tespit ettiğimiz en belirgin husus; pek çok gencin sorunları ya da beklentileri ile ilgili dikkate alınmadıklarını, hatta ihmal edildiklerini düşünmeleri. O yüzden ailelere tavsiyemiz, çocukları ile yakından ilgilensinler. Onlarla iletişimi kaybetmesinler. Çocuklarının okullarıyla, işleriyle alakadar olsunlar. Ancak o zaman sorun tespit edilebilir ve çareler aranabilir. Yani ailelere en temel mesajımız, çocuklarına kulak versinler, onları ciddiye alsınlar."