Gündem

Emniyet biber gazı fişeğiyle göz çıkaran polis şefini tanımıyormuş!

Gezi eylemlerinde Okan Özçelik'in gözünü çıkaran biber gazını atma talimatını veren polis şefi tespit edilemedi

09 Mart 2015 09:47

Gezi eylemlerinde Okan Özçelik'in gözünü çıkaran biber gazını atma talimatını veren polis şefi için Emniyet 'turuncu yeleğin çevik kuvvet üniforması olmadığı, herhangi bir tespitin yapılamadığı' bilgisini verdi

İstanbul ’daki Gezi Parkı gösterilerinde Okan Özçelik adlı yurttaşın biber gazı fişeğiyle gözünü kaybetmesine ilişkin bilirkişi raporunda polisin, “Gaz fişeğini havaya doğru 45 derece ile atmadığı, tam karşısını hedef alarak attığı” tespit edildi. Raporda, turuncu yelekli bir amirin eliyle işaret etmesi üzerine polisin atış yaptığı bildirildi. Bunun üzerine savcılık, turuncu yelekli kişiyi Çevik Kuvvet Şubesi’ne sordu. Gelen yanıtta, “Turuncu yeleğin Çevik Kuvvet üniforması olmadığı, herhangi bir tespitin yapılamadığı” ifade edildi. Bu arada, ateş eden polisin bağlı olduğu birim ve bu birimdeki diğer polisler belirlendi. Savcılık, ateş eden polisin kimliğini tespit etmek için bu polisleri ifadeye çağırdı. 

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yayımlanan haberine göre, Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Okan Özçelik’e ateş ederek gözünü çıkaran polis memurunun “gaz fişeğini havaya doğru 45 derece ile atmadığı, tam karşısını hedef alarak attığı” vurgulandı. Grubun başında turuncu yelekli amirin bulunduğu ve atış yapılacak noktayı bu amirin gösterdiği ifade edilerek, “Grup şefi ZET’çiye parmağa ile işaret ederek, atış yapılacak bölgeyi gösterdiği değerlendiriliyor” ifadesi kullanıldı. Atış yapan polisin bağlı olduğu grubun ‘B13-03’ kodlu lacivert kasklı, ‘12-091’ ve B-02-120 kodlu beyaz kasklı, 560 yelek kodlu polis memurlarının olduğu belirtilerek, “Bu kişiler sorgulandığında hemen arkalarındaki polis grubunu tanıyabilecekleri” anlatıldı. Ayrıca 127 kask numaralı polisin turuncu yelekli ekip şefini tanıyabileceği kaydedildi. Grubun parktan son çekilen polisler olduğu vurgulanarak, “Telsiz kayıtlarının incelenmesi ile ekibin belirleneceği düşünülmektedir” denildi.

Rapor üzerine savcılık,  daha önce bildirdiği ‘B-02-127’, ‘B-02-133’ ve ‘B-02-120’ kask numaralı ve 560 yelek numaralı görevlilerin yanı sıra raporda geçen ‘B13-03’ ve ‘12-091’ kask numaralı polislerin kimliklerinin belirtilmesini istedi. İstanbul Emniyeti’nden 5 Mart’ta gönderilen yanıtta, Çevk Kuvvet Şubesi’nde çelik yeleklerle ilgili bir numaralandırma olmadığından 560 ibareli yeleği hangi personelin kullandığının tespit edilmediği belirtildi. Yine şubede turuncu yelek uygulaması olmadığından bu kişinin de kimliğinin saptanamadığı ifade edildi. Kask numaraları belirtilen beş polisin dört farklı birimde çalıştığı, bunlardan ikisinin Çevik Kuvvet’te olduğu ve kendilerine tebligatta bulunulduğu vurgulandı. Diğer üç polisin ise Koruma ve Asayiş şubeleri ile Bahçelievler İlçe Emniyeti’nde çalıştığı ifade edildi. Kasksız ve kalkansız iki polisin de komiser yardımcısı olduğu ve tebligatta bulunulduğu kaydedildi.

 

Ateş edilen anı kaydetmişti

 

İstanbul’da, geçen yıl 1 Haziran’da Gezi Parkı eylemine katılan Okan Özçelik, parkın polislerce boşaltıldığı saatlerde eylemcileri görüntülemeye başlamıştı. Bu sırada, Çevik Kuvvet grubundaki kasklı bir polis, biber gazı tüfeğiyle Özçelik’i hedef almıştı. Sol gözüne kapsül isabet eden Özçelik, bir gözünü kaybetmişti. Özçelik, İstanbul 4’üncü İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. İstanbul Valiliği tarafından gönderilen savunmada, “Arşiv kayıtlarımızda Okan Özçelik isimli şahıs (hakkında) gözaltına alma veya herhangi bir işlem yapılmamıştır” denilmişti. Valilik, kendilerine atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığını savunmuş, yargılama giderlerinin de Özçelik tarafından ödenmesini istemişti. İçişleri Bakanlığı’ndan gönderilen 3 Ekim 2013 tarihli yanıtta ise “Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasında nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koyamamaktadır” ifadeleri kullanılmış, “Davacının zararları belli değildir” denilmişti.

Özçelik’in 6 Haziran 2013’te yaptığı şikayet, diğer Gezi şiddeti dosyalarıyla birleştirildiği için hiçbir ilerleme sağlanamamış ve avukat Aslı Kazan Gilmore’nin girişimleri sonucunda dosyası ayrılmıştı.