Eski MHP Milletvekili, emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, tartışmalara neden olan Merve Kavakçı'nın büyükelçi olarak atanmasına ilişkin, "Merve Kavakçı'nın atanması yanlış Dışişleri'nin genetiğiyle oynuyorlar. Sorun; başörtülü olması değil, hayatında bir gün devlet memuriyeti olmayan, bir dönemin siyasi ideolojik sembolü olmuş birinin iade-i itibar amacıyla büyükelçi yapılmasıdır" dedi. Bölükbaşı, "Yaşadığımız süreç, Dışişleri’nin genetiğinin değiştirilmesi sürecidir. 5-10 yıl sonra Dışişleri’ne meslek memuru bulmakta güçlük çekilecektir" ifadelerini kullandı.
Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Deniz Bölükbaşı'nın yanıtları şöyle:
MHP ile yolları ayrılan Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu gibi isimler, Meral Akşener öncülüğünde yeni parti hazırlığı içinde. MHP’ye yakın bir eski siyasetçi olarak bu yeni durumu nasıl yorumluyorsunuz?
1 Kasım 2015 seçimlerini izleyen günlerde, MHP’de bir sözde muhalefet hareketi başladı. Bunların amacı, imza toplayarak olağanüstü büyük kongreyi gerçekleştirip başarısız gördükleri Devlet Bey’i genel başkanlıktan almaktı. Başarılı olamadılar. Mahkeme ve korsan kongre süreci yaşandı. Sonunda, dışarıdan desteklendiği çok açık olan, MHP’yi ele geçirme ve değiştirme amacı olan bu hareket havada kaldı. Öncülerinin bir kısmı partiden ihraç edildi. Sayın Akşener, Sayın Özdağ ve diğerleri, şimdi yeni bir siyasi parti oluşumu için çalışıyorlar. Yeni partilerini kurabilirlerse hayırlı olsun.
Bu yeni parti başarılı olur mu peki sizce?
Cem Boyner öncülüğünde kurulan Yeni Demokrasi Hareketi vardı. Onlar da büyük bir kamuoyu rüzgârı ve iş dünyasının desteğiyle parti kurmuşlardı. Katıldıkları seçimde yüzde 0.48 gibi bir oranda oy aldılar. Yeni kurulacak bu partinin akıbetinin de ondan çok farklı olacağını sanmıyorum.
Ama anket yaptırdıkları ve yüzde 20 civarında oy alabilecekleri konuşuluyor...
Atıp tutmanın stopajı, KDV’si yoktur; sıfır maliyetli bir egzersizdir. Anadolu’da da “Tavuğun cücüğü üzüm sayılır” diye bir laf vardır. Yaz aylarında çok fazla civciv olur ama hastalık, kuraklık, sel derken sonbahara gelindiğinde 2-3 tane kalır. Göreceğiz. Türkiye’nin bugünkü şartlarında AKP’nin içinden çıkabilecek yeni bir parti dışında, merkez sağda da merkez solda da yeni bir siyasi partinin mayasının tutacağı kanaatinde değilim.
Neden?
Sebebi bugünkü şartlar. Türk toplumu iyice kemikleşmiş cephelere bölündü. Bir de zaten Türkiye’de yönetim sistemi değişti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde artık siyasi partilerin iktidarı sona erdi ve şahıs iktidarlığı dönemi başladı. Bütün bu faktörleri alt alta koyduğunuzda, AKP’nin içinden çıkabilecek parti hariç esasen hiçbir siyasi partinin şansı yoktur.
"Merve Kavakçı'nın atanması yanlış Dışişleri'nin genetiğiyle oynuyorlar"
Merve Kavakçı’nın büyükelçi olarak atanması tartışmalara neden oldu. Kimileri “Çok haksızlığa uğramıştı, iyi oldu” diyor, başka bir kesim de Dışişleri’nden gelmediği için eleştiriyor. Diplomasi geleneğinden gelen biri olarak siz nasıl yorumluyorsunuz?
Bahsi geçen hanımefendinin 1999 seçimlerinde türbanla TBMM Genel Kurulu’na girmesi çalkantıya yol açmıştı ve Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Vatandaşlıktan çıkarılmasının nedeni de türbanla genel kurula girmesi değil, izin almadan Amerikan vatandaşı olmasıydı. Büyükelçi olmadan 25 gün önce de yanılmıyorsam yeniden Türk vatandaşlığına alınmış. Yeni uygulamada, Dışişleri Bakanlığı’nda başörtülü memurlar da bulunabilir. Burada sorun; başörtülü olması değil, hayatında bir gün devlet memuriyeti olmayan, bir dönemin siyasi ideolojik sembolü olmuş birinin iade-i itibar amacıyla büyükelçi yapılmasıdır. “İade-i itibar” lafı da benim değil, AKP Sözcüsü Sayın Mahir Ünal’ındır.
Dışişleri, “farklı nedenlerle” mağdur olduğu düşünülen insanlara itibarlarını iade etme vasıtası mıdır? Tabii büyükelçilik, valilik gibi istisnai memurluktur, dışarıdan da atama olabilir. Her dönemde birkaç kişi dışarıdan büyükelçi olmuştur. Yani eskiden de oluyordu ama şimdi ölçüsü kaçmıştır. Yaşadığımız süreç, Dışişleri’nin genetiğinin değiştirilmesi sürecidir. 5-10 yıl sonra Dışişleri’ne meslek memuru bulmakta güçlük çekilecektir. Bir de AKP hükümetinin bir Dışişleri alerjisi var. Kendilerine göre bizi aşağılamaya çalışıp “Monşer” derler. Demek ki “Monşer” dedikleri Dışişleri’nin genetiğiyle oynayarak yerel ve milli hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun için bula bula da Amerikan vatandaşı bir hanımı buldular. Merve Kavakçı’nın temsil etmesi için uyguladığınız kriterler bunlar ise Türkiye’de 30 milyon kadın daha bulursunuz!
"Son dönemde siyaset mizah fukarası"
Siyasetçilerin mizahla ilişkisini anlatan “Politikomik” adında yeni bir kitap çıkardınız. “Türkiye’de siyaset mizah konusunda biraz kısırdır” diyorsunuz. Bu hep mi böyleydi, yoksa özellikle son dönem mi böyle?
Türk siyaseti, son dönem itibarıyla mizah ve nükte fukarasıdır. Rahmetli Demirel, rahmetli Erbakan, rahmetli Erdal İnönü’nün döneminde siyasette bir incelik, bir zarafet ve mizah vardı. Çok şiddetli polemikler, kavgalar da olurdu ama bunlar hep mizahla birlikte giderdi. Eski devirlerde, kriz durumlarında insanların önünde savaşmak ve kaçmak seçenekleri vardı. Ama modern zamanlarda mizah üçüncü bir seçenek olarak gülmeyi sundu. Krizlerden kurtulamayan Türkiye’de en fazla ihtiyacımız olan mizahtır. Ama gülen siyasetçi pek göremezsiniz. Özellikle son 15 yılda, Devlet Bahçeli dışında mizah duygusuna aşina pek siyasetçi olduğunu söyleyemiyorum.
Nedeni ne sizce?
Türk toplumunun 1980’den sonra depolitize olmasını, nedenlerden biri olarak gösterebiliriz. Siyasete yabancılaşma, siyasetten uzaklaşma dönemine girildi. Ayrıca Türkiye 2002 Kasım’ından bu yana mizaha pek iyi gözle bakmayan bir iktidar tarafından yönetildi.
Devlet Bey için “Dışarıdan bilenler için asık suratlı, kendi arkadaş çevresi içinde mizahi yanını gösteren biri” diyorsunuz. Devlet Bey’in içki içmediğini ama içki içenlere çok takıldığını anlatmışsınız.
Kendisi içki içmez, fakat etrafında içenlere de karışmaz. Gerçi saygıdan dolayı partide çok kişi yanında içmez. Ben içerdim. Bir gün odasında yemek yiyeceğiz, çocuklara “Ne söyleyeceksiniz?” diye sordum, “Lüfer” dediler. Devlet Bey, duyunca “Kitabına uygun mu yiyecek?” demiş. “Kitap nedir?” diye sorduk. Bir sahaftan balık ansiklopedisi almış, lüferin altında “Mutlaka rakıyla yiyin” yazıyormuş. (Gülüyor) Benzetme sanatında da Devlet Bey’in üstüne yoktur. 2015 Haziran seçimlerinden önce dönemin Başbakan’ı Sayın Ahmet Davutoğlu, “Bahçeli’ye Türk milliyetçiliğini öğreteceğiz” dedi. Devlet Bey de cevaben, “Senden bozkurt falan olmaz, olsa olsa fındık kurdu olur” dedi.
"Tuğrul Türkeş'in siyasi trafiği baş döndürücü"
Eski partiliniz Tuğrul Türkeş kabine dışında kaldı. Bu durumda Devlet Bahçeli’nin etkisi var mıdır?
Sayın Bahçeli’nin etkisi olması mümkün mü? Bir basın toplantısında kendisine bunu sorduklarında, “Gidişinden haberimiz olmadı ki şimdiki durumunu bilelim” dedi. Tuğrul Bey artık Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ankara Milletvekili’dir. Siyasi yaşantısına baktığınız zaman yoğun bir trafik görürsünüz. 1997’de MHP Genel Başkan Yardımcısı’ydı. Genel başkanlık yarışını kaybedince partiden ayrılıp Aydınlık Türkiye Partisi’ni kurdu. Ondan sonra 1999 seçimlerinde bu sefer Doğru Yol Partisi’ne geçip Kayseri adayı oldu. Tansu Çiller Hanımefendi ile Kayseri sokaklarında, DYP otobüsünde kurt işareti yaparak gezdi. Sonra 2007 seçimleri öncesi MHP’ye gelip Ankara Milletvekili oldu. En son da 2015 Kasım seçimlerinden önce AKP’ye geçti. Baş döndürücü bir siyasi trafiği vardır!
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.