Ekonomi

Elektrik dağıtımına neden bu kadar para verdiler?

Güngör Uras Milliyet gazetesindeki köşesinde dün yapılan elektrik dağıtım ihalesini yazdı.

10 Ağustos 2010 03:00

T24- Güngör Uras Milliyet gazetesindeki köşesinde dün yapılan elektrik dağıtım ihalesini yazdı.


Uras yazısında, devlete ait olan "imtiyazlı hakkı" para ile elde etmenin yanı sıra sanayide üretime geçerek avantajı ikiye katlamanın mümkün olduğunu belirtiyor.


Değerinin üzerinde kapanan ihale ile ilgili olarak Uras, elektrik fiyatlarında devlet kontrolünün vatandaş için önemli olduğuna ve finans kuruluşlarının yatırıma kredi vermek için yarışacağına da yazısında yer veriyor.

Güngör Uras'ın 'Dağıtım için bu fiyatı verenlerin bir bildiği olmalı' başlığıyla yayımlanan 10 Ağustos 2010 tarihli yazısı şöyle:

İstanbul, İzmir ve Manisa bölgelerinde elektrik dağıtım ihalelerini Mehmet Kazancı ve Mehmet Emin Karamehmet’in ortak olarak kurdukları bir şirket kazandı. Yeni kurulan şirket iki ihale için toplam 4 milyar 990 milyon dolar ödeme yapacak. Trakya Bölgesi elektrik dağıtımı işini ise 622 milyon dolar ödeme sözü veren Aksa Elektrik aldı.
İhaleleri kazananlar paranın yüzde 20’sini (üç ihalede yaklaşık 1.2 milyar dolar) peşin, kalanı 4 taksitte ödeyecekler.
Elektrik dağıtımı işini almak için açılan ihalede rakamın bu kadar artması beklenmiyordu. Fiyat ihalede çıldırdı. İyi de fiyatı çıldırtan kim? İhaleyi kazanmak için yarışan gruplar. Mutlaka onların bir hesabı kitabı olmalı ki ihalede beklenmeyen rakamları ortaya attılar.
Tabii ki en yüksek fiyatı veren sermaye grubunun ismi öne çıkıyor. Ve ilk aşamada, “Bu grup bu fiyata nasıl çıktı? Bu parayı nasıl bulacak? Bu parayı ödedikten sonra nasıl para kazanacak?” soruları ortaya atılıyor.Unutulan şudur: ihaleyi kazananlar son aşamaya kadar başkalarıyla yarıştılar. Yarışı rakiplerinden sadece 2-5 milyon dolar daha fazla vererek kazandılar. Onlar pişman olsa, parayı bulamasalar, onlardan 2-5 milyon dolar daha az ödeme ile işi almaya hazır olanlar sırada bekliyor.
Tabii ki bu oyunun esasında “kazanmak” var. Sermaye grupları bu işe kazanmak amacıyla giriyor. İhaleye çıkarılan dağıtım hizmetlerinin özelliği var. Bu işler, benzeri olmayan işlerdir. İhalede rekabet var ama, ihaleden sonra rekabet yok. İhaleden sonra dağıtım hizmetinde “uzun süreli tekel” hakkı elde ediliyor. Devlete ait bir “imtiyaz” (ayrıcalık) para mukabili özel sektöre geçiyor.
İhaleyi kazananların üretime girmeleri ile kazançlarının “çifte kaymaklı olması” mümkün ama üretime girmelerine gerek de yok. İstanbul, İzmir-Manisa ülkede elektrik pazarının en büyük, en zengin pazarıdır.
- Elektrik dağıtım ihaleleleri 2010 bütçesine özelleştirme geliri olarak önemli büyüklükte para girecektir.
- İhaleleri kazanan gruplar, ihale bedellerini ödemekte zorlanmayacaktır. Dünyada para bol. Faiz ucuz. Hele enerji gibi talebi garantili sektörlere yabancı ve yerli finans kuruluşları kredi vermekte yarışacaktır.
- Tüketici için (sanayi kuruluşları için, hane halkı için) önemli olan bu ihalenin faturasının elektrik maliyetlerini artırmamasıdır. Bu ise devletin ciddi denetimini gerekli kılar.

Sanayi üretimi haziran ayında alarm verdi

Haziran ayında sanayi üretiminde bir ay önceye göre gerileme belirlendi. Bu üzerinde durulması gereken bir gelişmedir.
TÜİK sanayi üretimini mevsim ve takvim endekslerinden arındırarak izliyor. Kriz sonrası bizim için önemli olan sanayi üretiminin devamlı bir artış eğilimi içine girmesi ve bu eğilimin kesintiye uğramamasıdır. Bu yılın ilk ayından itibaren aylık olarak sanayi üretimi yüzde 0.5, 1.4, 0.9, 0.8 ve 1.7 oranlarında  artmıştı. Artış oranları küçük de olsa, artışın sürekliliğini ortaya koyuyordu. Ne var ki haziran ayında artış kesintiye uğradı. Üretimde yüzde 2.1 gerileme görüldü. Sanayi üretiminin geçmiş aylara ve yıla göre ne büyüklükte olduğu, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış endeks rakamından izlenir. 2005 yılı sanayi üretimi 100.0 varsıyımına dayalı olarak izlenen endeks, haziran ayında sanayi üretimininin 114.1 düzeyinde gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.
Sanayi üretimi kriz öncesi 2008 Haziran ayında 118.3 idi. Krizde 2009 haziran ayında 102.9’a gerilemişti. Bu Haziran 114.1 oldu ama, unutulmasın ki 2010 Nisan ayında 114.6’yı, Mayıs ayında 116.6’yı görmüştük.
Sanayi üretimi artmaz ise ülke büyüyemez, işsizlik çözülemez, insanların geliri artamaz. Finansal göstergelerin iyi olması tabii ki önemlidir ama, finansal göstergeler eğer reel sektörde üretim artışını, istihdam artışını sağlayamıyor ise ekonominin sağlığa kavuşması mümkün olamaz. İşte bunun içindir ki haziran ayında sanayi üretim artışının kesintiye uğramasının nedenlerini araştırmak ve buna göre yeni politikalar oluşturmak zorunluluğu vardır.