T24 - Futbolun en muhteşem buluşmalarından biri 'El Clasico'da 18 günde dört maça tanık olacağız. Mücadele bu gece 23.00'te NTV Spor'dan naklen yayımlanacak lig maçıyla başlıyor.
Türkiye’de Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin yarattığı ilgi patlamasını dünya genelinde gösteren ‘El Clasico’ların en çok ilgi göreni bugün başlayıp yaklaşık 1 ay odak noktası olmayı sürdürecek. Zira bu akşam 23.00’te La Liga’da Real Madrid’in Barcelona’yı ağırlayacağı mücadeleyle start alacak ‘buluşma silsilesi’ çarşamba günü İspanya Kral Kupası Finali’nde, sonraki iki haftada da birer kez olmak üzere (27 Nisan Real Madrid-Barcelona, rövanş 4 Mayıs, Nou Camp) Şampiyonlar Ligi yarı finalinde sürecek. Önce bu akşam: Bernabeu’daki mücadele, hayati önem taşıyan sonraki üç buluşma için ‘ön hazırlık’ olacak dersek yanılmayız. Çünkü evsahibi Mor-Menekşeler, lider Barça’nın 8 puan gerisinde. Fark beşe inse bile bitime altı hafta kalacak La Liga’da, ligin kalanı karşısında Barcelona’nın üstünlüğü malum. Yine de “El Clasico, El Clasico’dur” diyerek NTV Spor karşısına kurulmalı ve keyfini çıkartmalı. Sonraki üç randevudaysa ‘Kibirli Bay’ Jose Mourinho’nun, rüya gibi bir sezon daha geçiren Barça’nın elinden iki kupayı alma şansı var. Kamuoyundaki kanıya göre en azından kâğıt üzerinde. Önce çarşamba akşamı Valencia’nın mabedi Mestalla’da İspanya Kral Kupası Finali’nde kapışacaklar. Sonra da ‘dananın kuyruğunun kopacağı’ yere geleceğiz: Şampiyonlar Ligi yarı finali. Geçen seneki Mourinho-Guardiola savaşında (Inter-Barcelona) gülen Mourinho’nun ‘façası’ bu sezon Real Madrid’in başında Nou Camp’a ilk gelişinde 5-0’lık hezimetle bozulmuştu. Yeniden işleri toparlama ve bir kez daha Camp Nou’da ‘seçilmiş adam’ olma şansı var. Hatırlatalım, eşleşmenin son maçı yine Barça’nın evinde. İkili eleme maçlarında form tutan Mourinho’nun takımları favori olmadıkları zaman ‘rol çalıyorlar’. Geçen yıl haricinde, Porto’nun başında Sir Alex Ferguson’un Manchester’ını safdışı bırakıp Devler Ligi’ne uzanmışlardı. Yine olur mu? Bilemeyiz.
Kibiriyle nam salan Jose Mourinho bir tarafta, tevazunun sınırlarında gezinen (bu haliyle de ‘Fazla tevazu kibirdendir’ sözünü hatırlatan) Josep Guardiola diğer tarafta dört eşsiz maç bizi beklerken, “Yenilmesi zor” denilen Barcelona nasıl devrilir sorusuna gelelim. The Times’tan Ian Hawkey, ‘Guardiola’nın Barçası’nı zor duruma düşüren takımların reçetelerini Arsenal-Barça eşleşmesi öncesi Arsene Wenger’e sunmuştu. Onda işe yaramadı, ben Jose Mourinho’ya sunayım, işe yarayacak mı göreceğiz.
11 Eylül 2010’da Nou Camp’ta Barça’yı 2-0 yenen Hercules’in hocası Esteban Vigo: “Galibiyetin anahtarı onları kanatlara çekmek. Oyunu orada oynamalarını sağlamak. Çünkü ileride fazla uzun değiller ve kanattan gelecek toplarda etkili olamazlar.” Son söz derbinin iki tarafında forma giymiş futbol efsanesi Michael Laudrup’ta (Mallorca’yla, 3 Ekim 2010’da Nou Camp’tan 1-1’lik beraberlik çıkarmıştı): “Herkes nasıl yenileceklerini soruyor. Hepimiz onları nasıl yeneceğimizi biliyoruz ancak onu yapmak biraz zor. Taktik tahtasında kolay, sadece çizip adamların yerini değiştiriyorsunuz. Ama sahada başarmanız için pek çok şeyin aynı anda iyi gitmesi gerekiyor. Çok düzenli oynamalısınız, bütün hatlar defans, orta saha, forvet- birbirine yakın olmalı ve pres yapmalısınız. Daha sonra kontratak fırsatı aramalısınız ama bunu basit bir uzun topla değil, iki üç paslı ataklar olarak yapmalısınız. Ve şansınız olmalı, aynı zamanda kalecinizden emin olmalısınız, gününde olmalı.”
Mourinho, Real Madrid’in başında ilk Barça maçında başarısız olmuştu. Bu kez ne yapacak? Her şey olabilir. İyi seyirler...
İyi oynayan kazansın, kibir hep kaybetsin...
Radikal gazetesi yazarı Uğur Vardan "İyi oynayan kazansın, kibir hep kaybetsin..." başlığıyla yayımlanan (16 Nisan 2011) yazısında 'El Clasico'yu kaleme aldı. Vardan'ın yazısı şöyle:
Evet, belki de modern zamanların en güzel 'Final four'unun öncesindeyiz.
Bir başka tanımlamayla, "Önümüzdeki El Clasico'lara bakacağız" derken, sanırım 'Maç maç' düşünmemiz de gerekiyor. İlk randevunun konuk takım için, 'Şampi..' ifadesinin 'Yon'lu kısmının da bir anlamda netleşmesi açısından önemi var. Barça kazanırsa, 'Elde var bir" diyerek hem yoluna devam edecek, hem de Kral Kupası öncesi artı bir moral depolayacak. Real kazanırsa, öncelikle Barçalıların da insan olduklarını, yenilebileceklerini anlayacaklar ve sonraki üç maç için en azından güvenleri yerine gelecek (ayrıca 'This is Bernabeu' da diyebilecekler). Lakin Pep Guardiola ne kadar 'Gönül adamı'ysa, Jose Mourinho da o kadar 'Mantık adamı'. Dolayısıyla Portekizlinin mantığıyla düşünürsek, La Liga randevusunun kağıt üzerinde pek bir önemi yok, sadece prestij ihtiva ediyor.
Aslına bakılırsa Real'in bu maça 'PAF takımı'yla çıkması bile olası. En azından kendi geleceklerine, henüz yolun başında 'Barça acısı' tattırarak, azımsanmayacak bir tecrübe edindirebilirler. Üstelik bu sezonun 'Evdeki yenilmezlik' unvanı kaybedildi, Sporting Gijon, Mourinho ve talebelerinin üzerindeki elektriği aldı. Ama iki takım arasındaki rekabet, Real tarafından yapılacak böylesi bir 'Boş hamle'yi kaldırmaz gibi görünüyor.
Çarşamba günkü Kral Kupası finali ise, La Liga mücadelesinden kuşkusuz daha önemli, ayrıca daha çekişmeli geçeceği de kesin. Tek maçlık bir mücadelede Barça'nın 'Kraldan çok kralcı' olacağına ve kupayı evine götüreceğine inanıyorum.
Gelelim Şampiyonlar Ligi yarı final eşleşmesine... Mourinho'nun özelliği nedir? İki maçlı eleminasyon turlarını çok başarılı oynamak. Çünkü bu tür randevularda, Portekizlinin stratejisi ve oyun zekâsı, çalıştırdığı takımlardan daha güçlü rakipler karşısında işe yarıyor. En azından uzak ve yakın geçmiş deneyimleri, böyle söylüyor. Geçen sezon, Inter'in başındayken 3-1 ve 0-1'lik skorlarla gelen Barça zaferi, 'Majino hattı'nın (ya da Türkçe ismiyle 'Çanakkale geçilmez'in) günümüz futbolunda da geçirli olduğunu, Katenaçyo'nun Mourinho'nun elinde 21. yüzyılda da kendisini var edebildiğini gösterdi. Mourinho ve Real Madrid'in bu 'Dört çeker'li seride kağıt üzerinde en şanslı olduğu 'kategori', Devler Ligi maçları. Üstelik, La Liga'dan sonra Kral Kupası'nı da Katalanlara kaptırsalar bile, Şampiyonlar Ligi etabından galip çıkmak, Mourinho adına, 'Son güler iyi güler' anlamına gelecek. 'Mor Menekşeli' camiaya da, "Mağrur olma Barcelona'm, senden büyük Real var" dedirtecek. Ama Pep'in ve takımının, Mourinho'dan geçen sezondan kalma bir Şampiyonlar Ligi hesapları var, bu hesap kapatılacak mı, göreceğiz...
Toparlarsak, valla benim kişisel olarak gönlüm üç cephede de Barcelona diyor, mantığım da... Nasıl derler, iyi oynayan kazansın, kibir hep kaybetsin...