Gündem

Ekşi Sözlük, yazarlarının IP adresini polise verdi!

Ekşi Sözlük yazarları "Nefret Söylemi Denetim Projesi"yle beraber yazdıklarını iki kez düşünmek zorunda. Uygulamaya destek verenler de var, sansüre dönüşmesinden endiş

21 Haziran 2011 03:00
T24 - İstanbul polisi, 50 Ekşi Sözlük yazarını sitedeki bazı dini konulu başlıklar nedeniyle ifadeye çağırdı. Polis ziyaretlerinin sitede nefret söylemi kontrolünün yapılacağı duyurusunun yapıldığı saatlere denk gelmesi, ilginç bir tesadüf oldu. Ekşi Sözlük avukatı Başak Purut, yazarların tepkileri üzerine yaptığı açıklamada,  ''Bize IP'leri neden tutuyorsunuz'' diye soruyorlar, bakın Biz IP adreslerini yasa gereği altı ay tutumak ve savcılık talebi olursa vermek zorundayız'' şeklinde konuştu. 

Bianet'in haberine göre; Ekşi Sözlük "Nefret Söylemi Denetim Projesi"ni uygulamaya koyduğunu açıkladığı sıralarda, 50 kadar sözlük yazarının kapısı polis tarafından çalındı. Savcılığa ifade vermek için davet edilen yazarlar, daha sonra serbest bırakıldı. 

Ekşi sözlük avukatı Başak Purut: Biz IP adreslerini vermek zorundayız 

Ekşi Sözlük, 5651 Kanun çerçevesinde yer sağlayıcısı olarak hizmet vermekte. Yine aynı kanunun verdiği hakla IP'leri 6 ay saklamak zorunda. Yani biz bu IP'leri saklamak zorundayız ve bu kanunlara uymak zoruyndayız...

IP'lerin polise verilmesinden ziyade savcıya verdiğimizin anlaşılmasını isterim, Yazarların suç unsuru oluşturan kelimeleri bizim takdir yetkimize dair deil.

Yönetimin IP adresini verdiği kişileri daha önce bildirmesi gerekirdi. Biz burada tarafızız. Savcılık bizim bilgimize başvuruyor. Biz burada bilirkişi ya da tanık gibi soruruşturma evresine katılanlardan biririyiz.

Biz CMK'nın gereği olarak soruşturmanın gizliliği gereğince, bu davranışı yapmak zorundaydık.  

Kanunların bazı muğlak bırakmak zorunda oldugu hükümler var.Yani burada müstehcenlik veya şikayetlerin takdir yetkiisi savcıya ait.

Rapri Sokapri nickli yazar bu olayı şöyle duyurdu: "Az önce kapıya iki sivil polis geldi, bizim evden Kuran ve Muhammed hakkında Ekşi Sözlük'e bir şeyler yazıldığını ifade etti, nick filan da verdi. Gayrettepe asayişe mi ne çağırıyor, sorgu alınacakmış, nedir bu böyle şaka mı?"
Şikayetçi Adnan Oktar

İfade ayrıntıları entry'lerle ortaya çıktı

Soruşturmanın ayrıntıları ifadesi alınan bir yazarın entry'siyle ortaya çıktı. "Degisen" nick'ini kullanan yazar başına gelenleri şöyle yazdı: "Bugün itibariyle Gayrettepe'de bilişim suçları biriminden iki memur arkadaşa ifademi verdim. 

Yalnız başlıktaki dezenformasyonu düzeltmek lazım. Memurlara sorduğum ve net cevap aldığım üzere Ekşisözlük'ten herhangi bir bilgi talepleri olmamıştır. Adsl kaydı üzerinden gelmektedirler. Eldeki diğer bilgiler; toplam yaklaşık 50 yazar için ifade almaktadırlar. 14'er bundle'lar halinde yazarları ekiplere arasında paylaştırmışlar. Şikayetçi anladığım kadarı ile Adnan Oktar. Suçlama halkın manevi değerlerini rencide etmek gibi bir madde. 

Yalan, sıkma falan diyenlere ifade fotokopimin scan'ini zevkle yollayabilirim.

Buradan polis arkadaşlara çok teşekkür ederim - kibar, anlayışlı davranışları için. Biri ile sigara bile içtik. Güzel muhabbet ettik. Senin benim gibi adamlar neticede.

Edit: Sonra tekrar düşününce Eksisözlük'ten de almış olabilirler pek tabii ip adresini. Polis gerçi aksini söyledi ama işin teknik yönünü nereden bilsin ki? Savcı diyor zaten şunları şunları toplayın diye."

Tepkiler yükseliyor

Sözlük yazarlarından art arda tepkiler gelmeye başladı. "Ekşi Sözlük'ün polise yazar bilgilerini vermesi" başlığı altında yazarlar, kişisel bilgilerinin verililp verilmediğini, verildiyse nasıl tepki göstereceklerini tartıştı. Yazılanların bazıları şöyle:
* "İyi ki Türkiye'den girmiyorum entrylerimi. Eğer sözlük yönetimi, yazara hiç bir şey söylemediyse önceden ki öyle gibi... Valla resmen yem edecekler yazarları polise bundan sonra. Bu bir başlarsa önü alınmaz. Çok vahim bir hadise. Açıklama bekliyoruz ssg'den..."
* "Bir zamanlar sitenin en altında 'Kapınıza polis dayanırsa bir saniye deyip mutfak camından kaçabilirsiniz' gibi şeyler yazıyordu, gülüyorduk böyle ne güzel. Hayaldi, gerçek oldu demek ki."
* "Memleketimin ileri faşizm uygulamaları her geçen gün hız kazanıyorken bunları görmezden gelip her seferinde tekrar tekrar şaşırmak elbette anlamsız. Belki de buraya geleceğini kimse beklemiyordu ama ayağımıza kadar gelmişken karşılamak da lazım. Yanisi, şaşırmak doğru tepki değil (ama ilk akla geleni)."
* "Bugün kapısına polis dayanan kişi olarak hem polisine/savcısına, hem pek alıngan müminlere, hem de içinde olduğu söylenen bir takım hacı hocalara pek kızgınım. Tüm keyfimi kaçırdılar açıkçası. İletişim bilgilerimi paylaşıp bunu bana bildirmeye tenezzül etmeyen sözlük yönetimine de kızgınım. Nerdeyse 10 yıllık hukukumuz var sözlükle, en azından bana bu kadarını borçlu oldukları gibi bir takım hezeyanlara kapılmışım. Bir yazarın dediği gibi, sözlük yazarlarının hakikaten bir bok sineği kadar değeri yok sözlük gözünde demek ki."
"Tetikte olalım!"

*Şu net, bu korkutma/yıldırma taktikleri pek işe yaramıyor/yaramayacak neticede. Yapılması gereken şey belki bir sivil itaatsizlik duruşu başlatmak vs olacakken insanların bir takım otosansür mekanizmalarına girişmesi daha korkutucu (şaşırtıcı!) olanıydı gerçekten. Sahalarda görmek istemediğimiz hareketlerdi hep bunlar yani, bize yakışmıyordu."
* "Her neyse, özet geçeyim sevmediğim, ağır soruşturulması gereken bir soruşturma. Tetikte olalım."
* "TCK 216'dan habersiz, yani dini aşağılama, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunun cezasız kalınacağını sanan 35 yazarın, yüzde 50 oyla iktidar almış, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede rahat rahat herkese küfredeceğini, saldıracağını sanmasından kaynaklanan bir soruşturmadır."
* "Bu hükümet döneminde dinden soğudum resmen, hatta buz kestim desem yalan olmaz. Kime ne kimin dininden anlamış değilim. Ben bir Müslüman olarak, bu 35 yazar ve daha niceleriyle aynı şekilde düşünmüyor olabilirim, ama şöyle de ilginç bir şey var ki, onlar da benimle aynı şekilde düşünmüyorlar. E ne olacak bu durumda? Günü geldiğinde onlar da bizi mi yargılasın yani? Herkes istediğini söyler arkadaşlar. Sen seviyorsun diye kimse Muhammed'i de Allah'ı da sevmek zorunda değil. Sen inanıyorsun diye, kimse inanmak zorunda da değil. Onlar kendi istediklerini söylerler, biz de kendi istediğimizi söyleriz, hatta gerekirse sayfalarca kavga ederiz birbirimizle. ama iş yargılanmaya gelince orda dur! Gerekirse aynı şekilde düşünmediklerimizin hakkını da savunabilmemiz lazım mertçe. Bir başka başlık altında Muhammed'i eleştirenlere, Muhammed'i savunmaya çalışırken; bu başlık altında Muhammed'i eleştirenlerin safına geçip onların haklarını da savunmayı bilmek lazım. Onlar özgür olmalı ki, sen de özgür olasın. Tek taraflı özgürlük olmaz. Bugün o yargılanır, yarın sen, diğerlerine sahip çıkmadıkça, kimse de sana sahip çıkmaz."
* "Sözlük yazarlarının giderek kalitesizleştiği ve seviyenin düştüğü herkesçe kabul edilen bir gerçekti ama sözlük yönetiminin de bu denli kalitesiz olması ne fena. Gün geldi bu sözlükte başlıklar silindi, sansür koyuldu, bugün de polise bazı yazarların gerçek kimlikleri açık edildi. Hadi zora düştün, karşındaki de polis en nihayetinde, illa verecen dedi, tamam da kimliğini açık ettiğin yazarı nasıl olur da uyarmazsın, yazıklar olsun..."


Ekşi usulü sivil itaatsizlik

Ekşi Sözlük'ta 21 Haziran günü Hz. Muhammed başlığı altında entry patlaması oldu. Bir tür sivil itaatsizlik ya da boyun eğmeme hareketi gelişti.

Protestocu yazarlar soruşturma konusu edilebilecek entry'ler girmeye başladı. Hatta entry'sinin altına "Tostumu yedim savcımı bekliyorum" notunu düşenler bile var.

Biri şöyle diyor örneğin: "Muhteşem bir peygamber, efendimiz, mutlaka saygı duyulması gerekir. Saygı duymayanların bilgileri savcılığa iletilmeli, bu saygısızlar derhal tutuklanıp cezaevine gönderilmeli".

Anlaşılan o ki; Ekşi Sözlük'te Nefret Söylemi Denetim Grubu uygulamasıyla başlayan sansür, otosansür, sitenin üyelerinin korumaması, üyelerin siteye zarar verecek ifadeler kullanması, Ekşi Sözlük'ün ticari bir site olması etrafında daha çok tartışma yaşanacak gibi görünüyor. (HK)