İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Uluslararası Beton Sürdürülebilirlik Konseyi tarafından “altın sertifika” ile ödüllendirilen İSTON’u ziyaret etti. İstanbul’un birinci meselesinin siyaset üstü bir yaklaşım gerektiren deprem konusu olduğunu belirten İmamoğlu, “İstanbul’un böyle önemli sorunlarının olduğu bir ortamda bile, insanların daha canını tehdit eden süreci çözemediği, daha bu psikolojiyi atlatamadığı bir dönemde bile Kanal İstanbul’u konuşacak kadar boşboğazlık eden, anlamsız yöneticilik figürlerinin malzemesinin bir parçası biz olmayacağız" dedi.
TIKLAYIN - Bakanlık, Kanal İstanbul için ihale sürecini hızlandırıyor; imar planları temmuzda askıya çıkacak
İmamoğlu, şehrin altyapı ve üstyapı kentsel donatı ihtiyaçlarını karşılayan İSTON’un Uluslararası Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (CSC) tarafından gold (altın) sertifika ile ödüllendirildiği törene katıldı. İmamoğlu, İBB iştiraki İSTON’un Tuzla’daki tesislerinde gerçekleştirilen tören öncesinde, Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve Türkiye Hazır Betoncular Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık ve İSTON Genel Müdür Ziya Gökmen Togay ile bir araya geldi. İBB üst yönetiminin de hazır bulunduğu ortamda bir süre baş başa görüşen heyet, daha sonra tören alanına geçti. Törende ilk konuşmaları, Togay ve Yazıcı gerçekleştirdi.
“Emeği geçen herkese teşekkür ederim"
Törenin son konuşmasını yapan İmamoğlu, “Gurur verici bir belgenin törenindeyiz. Yeni nesil bir anlayış, yeni nesil bir belediyecilik diye tanımladığımız, 2019’dan itibaren ortaya koyduğumuz felsefenin gurur verici bir temsili olarak görüyoruz bu belgenin İBB ve İSTON iştirakimizle buluşmasını. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyoruz” dedi. İSTON’un Hadımköy tesislerinin ödülünü Tuzla’da aldıklarını hatırlatan İmamoğlu, benzer başarının buradaki tesiste de elde edilmesi temennisinde bulundu. Bu tarz başarıları tüm kurum kapsamında yakalamak istediklerinin altını çizen İmamoğlu, çalışmalarını bu yönde planladıklarını ifade etti.
“Şehre ihaneti engellersek, betonun masum olduğunu görürüz"
Betonun, Türkiye’nin ve dünyanın ihtiyacı olduğunu belirten İmamoğlu, “Ama makul ve doğru tanımlanmalı. Mühendislik, mimarlık, planlama konusunda ve yöneticilikle bütünleşerek, düzgün ve yaşanabilir şehirler, ülkeler var edilmeli. O var edilmede beton, onun önemli bir paydaşıdır. Görünen, görünmeyen birçok noktasında ihtiyaç kalemidir. O bakımdan suçlu, betonun kendisi değildir. Bir suç vardır ortada. Hatta üzülerek beyan edeyim ki, -bu beyan bana ait değildir- dönem dönem yöneticilerin de ifade ettiği gibi, içinde, ihanet eden yönetim tarzları da vardır. Biz hem ihaneti engellersek hem de aklı ve bilimi bu süreçlerin içine en önemli paydaş olarak eklersek, betonun aslında ne kadar masum olduğunu görürüz. Bu dediğim prensipler sürecin içine dahil olmayıp ihanetler olduğu taktirde, işin önüne betonu koyarsak, haksızlık etmiş oluruz. Bu işin suçlularını; yöneticileri, teknik insanları, sürecin karar vericileri, uygulayıcıları diye sıralarız” dedi.
“Bu belge, İSTON'un sorumluluğunu büyütmüştür"
İSTON’un önemli bir kurum olduğunu kaydeden İmamoğlu, iştirakin geçmişinden bugüne emeği geçen herkese teşekkür etti ve minnet duygularını iletti. İmamoğlu, “Bunu çok daha ileriye taşımak konusunda; şeffaf yönetim anlayışıyla, hesap verebilir, her kuruşunun halka ait olduğunu her gün hisseden ve gösteren bir tarzda yöneterek bu süreci, bu kurumumuzu çok daha yukarılara taşımak istiyoruz. Bu belge, İSTON’un sorumluluğunu büyütmüştür. Burada atılacak adımların sadece İstanbul halkını, sadece İBB’yi değil; Türkiye’deki tüm belediyeleri, tüm kurumları, kuruluşları ilgilendirdiğini de unutmayalım. Biz zaten iştiraklerimizin sınır dışına hizmet eden iştirakler olmasını, bu noktada da gelişimlerini sürdürmelerini hedef olarak koymuştuk” diye konuştu.
“Depremi gündemimizden hiç çıkartmadık"
Deprem konusunda güvenilir yapıları elde etmek zorunda olunduğunu hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu konuyu gündemimizden hiç çıkartmadık. Pandemi döneminde de çalışmalarımızı devam ettirdik. İSTON da bunun bir parçası. İstanbul’daki yapı stokunun ölçülebilirliği noktasında bir süreç başlattık. Depreme dair yakın zamanda bir ‘hackhaton’ düzenledik. Oradan çok kıymetli ve verimli sonuçlar elde ettik. Şu anda projesi tamamlanan ‘Deprem Eğitim Parkı’ sürecini başlattığımız 2 noktamız var. Güçlü, güvenilir konut ihtiyacını karşılama konusunda da KİPTAŞ’la adımlarımız var. Sosyal konut anlayışında da hiçbir vatandaşımızın, uygun fiyata aldığı bir konutta kalite düşüklüğünü asla ve asla hissettirmeyen uygulamalarla üretimimizi yapacağız. Bunların hepsi, deprem sorununun çözümünün bir konusu. Burada en önemli konulardan birisi de beton kalitesi.”
“Deprem; kapıda duran tehdit"
İstanbul’da yoğun bir nüfus yapısı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, bu anlamda yerinde dönüşüm ve güçlendirmenin yok sayılamayacağının altını çizdi. Kentsel dönüşüm konusunda bütün sektörel paydaşlara ihtiyaç olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bunu daha önce Şehircilik Bakanı’mıza iletmiştim. Bu işin bir üst akılla yönetilmesi gerektiğini, depremi başka türlü çözemeyeceğimizi dile getirmiştik. İstanbul’un bir ‘Deprem Konseyi’ne ihtiyaç duyduğunu belirmiştik. Elbette ki pandemi süreci bitecektir. İnsan aklı bu işin çözümünü bulacaktır. Ama deprem, ne zaman geleceğini bilmediğimiz, kapıda duran bir tehdittir. Yanı sıra Türkiye’nin ekonomisi için büyük bir travmadır. Pandemi sürecinden daha büyük bir travma yaratır, Allah korusun. Elbette ki süreci bakanlığımız yönetsin. İBB ve İstanbul Valiliği lokomotif olsun. Bu süreci zaman yayıp, bu işi toplumsal bir mesele haline getirip, olgunlaştırmaz isek, bu işi sadece siyasi kazanda kaynatırız” ifadelerini kullandı.
“İBB, Türkiye'nin motor gücüdür"
Depremin ana mesele olduğunu hatırlatan İmamoğlu, bu kapsamda Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a yaklaşık 3 hafta önce bir mektup gönderdiğini belirtti. “Kimse bu işi siyasi bir yalpalamanın paydaşı haline getiremez” diyen İmamoğlu, “Bizim ortak aklımız, insan kaynağımız bu süreci çözecek kapasitede ve yetenektedir. Ancak buna fırsat tanınmalıdır. Deprem, siyaset üstü bir meseledir. Kimsenin siyasi malzemesi olamaz. Bu iş ne tek başına İBB’nin işidir ne de bir hükümetin işidir. Bu şekilde konuyu öncelemezsek memlekette, işte çıkar birileri, boşboğazlık yapar, böyle bir gün de bile Kanal İstanbul’u konuşacak kadar gündem tutmaya çalışır. İstanbul’un böyle önemli sorunlarının olduğu bir ortamda bile, insanların daha canını tehdit eden süreci çözemediği, daha bu psikolojiyi atlatamadığı bir dönemde bile Kanal İstanbul’u konuşacak kadar boşboğazlık eden, anlamsız yöneticilik figürlerinin malzemesinin bir parçası biz olmayacağız. Biz, kurumlarımızla varız. İBB, her anlamda Türkiye’nin önemli bir motor gücüdür, lokomotifidir. İştirakleri de bu sorumluluğu taşımalıdır. İSTON da bu sorumluluğu taşıyor. Bugün, güzel bir örneğini yaşadık” şeklinde konuştu.