İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin bazı yetkilerin elinden alınacağı yönünde basında çıkan haberler üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanının önüne bunları koyanların, 31 Mart’ta seçimi iptal ettirenlerle aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Başka kişiler değil, aynı kişiler. O gün, demokrasiye darbe vuranlarla aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. İstanbul aleyhine, Türkiye demokrasisinin aleyhine hangi husus olursa olsun, İstanbul halkı adına, tüm hukuki haklarımızı, en uç noktasına kadar savunacağımızı, koruyacağımızı, hakkımızı arayacağımızı, bu manada da yineliyorum” dedi.
İmamoğlu, “İstanbul Senin, Durma Koş” sloganı ile 3 Kasım’da gerçekleştirilecek olan 41. Vodafone İstanbul Maratonu öncesi, Maraton ve Spor Fuarı’nın açılışını, basın toplantısı ile yaptı.
Yenikapı Avrasya Gösteri Ve Sanat Merkezi’ndeki açılan ve 3 günü sürecek olan fuarın açılışıyla ilgili düzenlenen basın toplantısına İmamoğlu’nun yanı sıra Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, Spor İstanbul Genel Müdürü Renay Onur ile Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel de katıldı.
"Böyle bir coğrafya başka hiçbir yerde yok"
Sözlerine 41. Vodafone İstanbul Maratonu’nun partnerleri olan Vodafone ile Türkiye Atletizm Federasyonu’na teşekkür ederek başlayan İmamoğlu, “Muazzam bir işbirliği ve güzel sonuçları elde ettiğimiz bir süreç yaşıyoruz” dedi. İstanbul Maratonu’nun dünyanın en iyi 3 maratonundan biri olmayı hak ettiğinin altını çizen İmamoğlu, “Çünkü böyle bir coğrafya başka hiçbir yerde yok. Düşünsenize, koşarak iki kıtayı birleştiriyorsunuz. İçine her türlü simgeyi katabilirsiniz. Barışı, sevgiyi, yardımlaşmayı, dayanışmayı, çevreyi, havayı, suyu, denizi, her şeyi katabilirsiniz. Bütün koşu esnasında dünyanın binlerce yıllık tarihinin izlerini izleyebilirsiniz. Yüz binlerce İstanbullu parkur boyunca hem koşucuları desteklemeliler, hem de İstanbul’un tadını çıkarmalılar” ifadelerini kullandı.
"Fuarda farklı sürprizler var"
Maratonun düzenleneceği Pazar gününde hava şartlarının çok iyi olacağının belirten İmamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu manada ben bütün hemşerilerimi parkur civarında görmeyi çok arzu ediyorum. Bu Pazar koşamayan aileleri çocuklarıyla, gençleriyle parkura davet ediyorum. Eminim ki gıpta edip seneye onun içine olmak için can atacaksınız. Güzel şeyleri paylaşmak onu daha da büyütür. Dünyanın en değerli simgesi haline getirir. Bu manada 3 Kasım’da çok güzel bir gün geçireceğiz. 3 günümüz kaldı, bu süre içerisinde de burada spor fuarı var. Maraton ve Spor Fuarı dünyada en çok ziyaret edilen spor fuarlarından birisi olmayı başarıyor. Bu sene, fuarı tatmayı bekleyen daha çok sayıda vatandaşımızı fuara bekliyoruz. Fuarda farklı sürprizler olduğunu buradan görebiliyorum.”
"BU anları lütfen ıskalamayın"
Sporun ruhunu hissetmek gerektiğini söyleyen İmamoğlu, “Bazı hususlar toplumun birbirini hissetmesinin ve birbirine karşı daha yüksek seviyede toleransa sahip olmasının başlangıcıdır. Spor, kültür, sanat ve müzik böyle bir şey. Dolayısıyla bu anları lütfen ıskalamayın. Hayatınızın ne kadar değerli, iyi, güzel ve tatlı olduğunu hissedin. Kol kola ve omuz omuza olmanın da ne kadar önemli olduğunu hissedin lütfen” diye konuştu.
Atletizm’in sporun temeli olduğunu belirten İmamoğlu, Türkiye’deki bazı branşların sporun temeli gibi ön plana çıkarıldığını ifade etti. “Ama atletizm sporun gerçek temelidir” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Çok öne çıkması lazım. Atletizm Federasyonu Başkanımızın bana verdiği kartlardaki isimlere baktıkça, benim yaşamımda iz bırakmış insanlar. Mehmet Terzi, Halil Akkaş, Ahmet Altun. Bu isimleri inanın bugünün star futbolcularından daha fazla hafızamda duran ismiler var. Veli Ballı, Mehmet Yurdadön mesela. İsmail Akçay keza. Dolayısıyla sporun gerçek simge isimlerini yakalamak lazım. Bu manada ben atletizme ve onun gibi branşlara çok önem vereceğimizi daha önce de söylemiştim ve burada da yinelemek istiyorum. İyi ki varlar. Onlar da değer katacaklar bu buluşmamıza. Bu manada federasyon başkanımıza da bu güzel düşüncesi için teşekkür ediyorum.”
Maratonun “İstanbul senin durma koş” sloganını da değerlendiren İmamoğlu’nun konuşmasınıngeri kalan bölümünden satır başları şöyle:
"İstanbul senin durma koş"
“Artık İstanbul 16 milyon İstanbullunun. Bunun 16 milyon İstanbullu tadını çıkartmalı, keyfini yaşamalı. Bizim bu değerli anlarımıza yine eşlik eden dünyadan farklı maratonlar var. Özellikle kendi maratonlarını tanıtmak adına buradalar. Prag, Ufa, Kazan, Kişinev, Sofya, Üsküp ve Sarayova burada stant açtılar ve kendi maratonlarını tanıtacaklar katılımcılar için. Ben inanıyorum ki bu sayı bir dahaki sene çok daha yukarıya çıkacak. Çünkü buradaki katılımı güçlendirecek adımlar atacağız. Bu sürecin hem sponsorluk anlamında, hem de emek anlamında parçası olan her kuruma teşekkür ediyorum. Aynı zamanda yardımlaşma ruhu öne çıkan da bir koşu. Bu anlamda yardım kuruluşlarının çağrılarına kulak veren, o duyarlılığa eşlik eden herkese de teşekkür ediyorum. Bütün bu kavramları şöyle de nihayetlendirmek isterim. Bir kere pazar günü hep beraber oradayız. Ben de oradayım. Ama yine söylüyorum. On binlerce koşucumuzun ya da katılımcı vatandaşımızın yanı sıra yüz binlerde insanımızın da parkurlarda katılımcıları motive ederek, onları alkışlayarak katılmasını da tekrar hatırlatmak istiyorum.”
"Cumhuriyetin yüzyıllar boyu var olmasını bekliyorum"
“Bir an önce fuarın tadını çıkaralım. İki gün önce Cumhuriyet Bayramımızı kutladık. Cumhuriyetin yüzyıllar boyu var olmasını diliyorum. Cumhuriyet bayramında bir arada olmak, kol kola olmak onun neşesini, coşkusunu bütün maneviyatını yaşamak çok değerlidir. Bunun tadını çıkarttık. Ne güzel. Seneye daha fazla çıkartacağız. Aynen koşuda olduğu gibi. Herkesi bu değerli, milli güzel anların tadını çıkarmaya da davet ediyorum. Bunlar çok güzel şeylerdir. Lütfen tadını çıkarın. Hepinizi pazar gününe davet ediyorum.”
Renay Onur: Bu sene rekor bir katılım oldu
Maratonun dünyanın en demokratik spor etkinliklerinden birisi olduğunu söyleyen Spor İstanbul Genel Müdürü Renay Onur ise, “Maraton etkinliğine isteyen herkes katılabilir. Bu yüzden maraton çok değer verdiğimiz bir etkinlik. Maraton boyunca hepimize 10 bin kişi hizmet ediyor olacak. Bunlardan bin tanesi gönüllü. 37 bin koşucunun ve 50 bini aşkın halk koşusuna katılacak kişiye bu 10 bin kişiyle en keyifli yarışı yaşatmaya çalışacağız. Bu seneki sloganımız “İstanbul senin durma koş”. Bu sene rekor bir katılım oldu. 37 bin katılımcı 42 ve 15 kilometre koşuyor olacak. 106 ülkeden koşucu var. 15 kilometre parkurumuzda Türkiye’nin en çok sporcuyla koşulan yol koşusu olarak tarihe geçecek. İnşallah önümüzdeki sene de bunu geçmeye çalışacağız” diye konuştu.
Maratonda gönüllü olarak çalışacak kişilere teşekkür eden Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar da,“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Hem basın toplantısında hem burada hem de bütün safhasında kendileri işin içindeydi. İnşallah bundan sonra daha da büyüterek devam edeceğiz. Hep beraber ilk 3 maratonun içine sokmak için birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Maratonun sponsorluğunu üstlenen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Son 8 yıldan beri koşucu sayısı giderek artıyor. Çevrede iz bırakıyoruz. Spor yaparken de bırakıyoruz. Bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Bizim de gönüllü ekibimiz olacak. Bu ekip koşarken bir yandan da çevre temizliği yapacak. Plastik atıklara yönelik olacak. Bu atıklara geri çevirip ekonomik değer yaratarak duyarlılığı artırmaya çalışacağız.”
"Bugün gelinen noktada basın üzerinden haberdar oluyoruz"
İmamoğlu daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İBB’nin elinden bazı yetkilerin alınacağı konuşuluyor. Boğaziçi Kurulu’nun oluşturulması ve yetkilerin tamamen bu kurulda ve ayrıca adı açıklanmayan bazı ilçe belediyelerde olacağına dair bir izlenim var. Siz İBB olarak bu taslak konusunda bilgilendirildiniz mi ve hukuki haklarınızı arayacağınızı demiştiniz ve bir girişiminiz oldu mu?” sorusuna İmamoğlu şu yanıtı verdi:
“Hiçbir somut kaynak üzerinden bu yorumları yapmıyoruz; ama elbette basına düşmüş taslaklar var. Ne acı ki, maalesef süreçler böyle işliyor. Ama böyle işlememeli. Bizim randevu talebimiz ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, İstanbul’u konuşmak üzere Ankara’ya gittik. O buluşma Eylül’ün ilk haftasında oldu. Orada bize bazı taahhütlerde bulunuldu. Bizim de talebimizle bir komisyon kurulması ve büyükşehir belediye başkanlarının içinden, hatta ilçe belediyelerinden de katkı sunacak arkadaşların katılımıyla kanun taslağının içinde olmamız konusunda bizim önerimize olumlu karşılık verdi Sayın Cumhurbaşkanı. Orada isimler açıklandı. O isimlerin içerisinde ben de vardım. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) içinden Sayın Yılmaz Büyükerşen, Sayın Mansur Yavaş vardı. Cumhurbaşkanı’nın kendisi 6 bakanı tarif etti. İki ay geçti ve o buluşmanın simgesiymiş gibi Whatsapp grubundan bahsedildi. Bu grup bir ay sonra kuruldu. Biz hala davet bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlık edeceği bir heyetin olacağı söylenmişti. Bu kadar net tarifler yapıldı. İki ay geçti ama biz hala bir davet almadık. Biz bu zamana kadar, ortak masada çokça mutfak çalışması yapmış olmalıydık. İçinde yerel yönetimlerin olduğu, makul bir taslağı kamuoyu ile paylaşırken bizim haberdar olduğumuz bu yapıda, eleştirdiğimiz veya önerdiğimiz taraflarıyla ortaya sağlıklı bir sonuç çıkabilirdi. Ama bugün gelinen noktada, basın üzerinden haberdar oluyoruz. Boğazın yetkisini almak, nedir yani!? Başka şeyler de duyuyoruz; birilerinin atanma yetkisi vs. gibi. Bunları duymak üzüyor beni.”
"Sen sana ne sanırsan başkasına da onu san"
“Bu gelişme ile ilgili bir sürü soru sorarsınız” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Bir, ‘17 yıldır hükümetsiniz, bugüne kadar neredeydiniz?’ derler. İkincisi ve daha önemlisi; bu süreçleri bu şekilde hazırlayanlar Türkiye’nin anayasasına aykırı hareket ediyorlar. Yerel demokrasinin, demokrasi ruhunun tam zıttı bir şekilde kararlar alınması ile ilgili hazırlık yapıyorlar demektir. Bu gerçekten çok acı ve kötüdür. Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne bunları koyanların, 31 Mart’ta seçimi iptal ettirenlerle aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Başka kişiler değil, aynı kişiler. O gün, demokrasiye darbe vuranlarla aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. İstanbul aleyhine, Türkiye demokrasisinin aleyhine, hangi husus olursa olsun elbette İstanbul halkı adına, tüm hukuki haklarımızı en uç noktasına kadar savunacağımızı, koruyacağımızı, hakkımızı arayacağımızı, bu manada da yineliyorum. Sayın Cumhurbaşkanının önüne o hazırlığı koyanlara dün, Yunus Emre’nin “Sen sana ne sanırsan, başkasına da onu san” sözünü hatırlatmıştım. Bugün de aynı sözü hatırlatıyorum.”
"Makamlar geçici, alınan kararlar kalıcı"
“Bu süreçle ilgili alınacak kararlarda makam, kişi değişebilir; ama alınan kararlar kalıcı olmalı. Kişiye değil, demokrasiye hizmet etmeli. Ben bugün İBB Başkanıyım, ama yarın değil. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı, ama yarın değil. Herkesin ömrü fani, makamlar fani; ama kalıcı olan, alınan kararlardır, usullerdir. İstanbul, yerelden yönetiliyor ve yerelden yönetilmelidir. Bunun zıttı alınacak her karar, Türkiye demokrasisine çok büyük zarar verir.”
Başka bir gazetecinin de, “İstanbul Boğazı nezdinde, yönetimi ve kontrolüne dair değerlendirmeler çokça yapılıyor. Genel müdür ve genel sekreter atamaları da çok ön planda. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir” sorusuna İmamoğlu, “Duyuyoruz ama hoş şeyler değil bunlar. Bir fragman gibi. Duyması bile kulağı tırmalayan bir tavır” diye cevap verdi. İmamoğlu devamında şunları söyledi:
"İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı var, Sayın Cumhurbaşkanı da tadını çıkarmalı"
“Duyuyoruz, ama hoş şeyler değil bunlar. Bir fragman gibi. Duyması bile kulağı tırmalayan bir tavır. Bakın burada İBB var. Bazı hususlarda belediyenin bazı alanlarını yok saymak -afette de tartışıldı- olmaz. İBB, İstanbul’un en önemli kamu gücüdür. Her şeyiyle. Yani boğazlar… Neyi dert ediyorsunuz boğazlarla ilgili? Düne kadar ne yoktu da bugün var. Zabıtanız mı var, kontrol mü edeceksiniz? Gölge bir belediye mi kuracaksınız? Tadını çıkarın. İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı var. Sayın Cumhurbaşkanı da tadını çıkarmalı. Keyfini çıkarmalı. Burada, seçilmiş bir belediye başkanı var. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da bir İstanbul hemşerisi olarak hakkını sonuna kadar koruyacak, savunacak ahlaklı adil bir belediye başkanı var. Tadını çıkarsınlar. Milletimiz tadını çıkarıyor. “
"Boğaz’ı korumanın dışında ne tasarrufum olabilir?"
Bir gazetecinin araya girerek, “Sizin bu alanlarla ilgili bir tasarrufunuz, bir projeniz, hazırlığınız var mıydı?” diye sorması üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:
“Boğaz’ı korumanın dışında ne tasarrufum olabilir? Boğaz’ı korumanın dışında, bugüne kadar yapılan yanlışları bertaraf etmenin dışında, yapılmışsa bir yanlış, bir eksik, kaçak-göçek, onların hakkında gereğini yapmanın dışında benim ne projem olabilir? Boğaz’ı korumak, Boğaz’da maraton yapmak, yüzme yapmak, koşu yapmak, güzelleştirmek gibi, simgelerini, tarihi iskelelerini korumak, geliştirmek, Boğaz’a bakın tarihi garları, simgeleriyle, bu milletin hakkı hukuku biçiminde korumanın dışında ne olabilir? Korumak, elbette ki, geliştirmek, topluma ait hale getirmek dışında bir felsefemiz, projemiz olmaz.”
İmamoğlu’na sorulan diğer sorular ve bu sorulara verdiği cevaplar şöyle:
Eminönü'ndeki balık ekmekçilerin sözleşme sürelerinin bittiği açıklanmış ve tebligat gönderilmişti. Meydanda yeni bir düzenleme bekleniyor. Bu konuda sizin çalışmanız nedir?
“Geçmişte ihale yapılmış ve alınmış. Yanılmıyorsam 10 yıl işletilmiş, hatta uzatılmış. Bugün başka bir tasarruf var. Kimse, İstanbul’un herhangi bir köşesinin daimi mülk sahibi değil. İstanbul’un her noktasından, İstanbul halkının sağlıklı, mantıklı faydalanması çabası içerisindeyiz. Arkadaşlarım bu anlamda kalıcı, daha düzgün, daha doğru, daha iyi hizmet veren bir süreç tanımlamaya çalışıyorlar. Düzenleme yapıyorlar. Çok daha mutlu olacaklarını düşünüyorum. Kaldırma diye de bir şey yok. Dün nasıl bir ihaleyle birisi alıyorsa, şimdi de belediyenin iştirakleri, kurumları var. İhale yapılacaksa yine şeffaf olur, endişe etmesinler. Böyle bakıyoruz olaya. Balık ekmek lezzeti kalkar mı? Balık ekmek lezzeti her yerde var. Orada da daha gelişerek daha güzel hale gelir. İşin maneviyatını korumak da bizim vazifelerimizden.”
28-29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları da Cumhurbaşkanının eleştirdiği bir noktaydı. “Özenti kokan etkinliklerle değil, icraatla belediyecilik” açıklaması geldi kendisinden. Eleştirdiği isim de sizsiniz bu konuda…?
“Tahmin ediyorum; bence, çok hoşlanmıştır, diye düşünüyorum. İBB olarak vazifemizi çok iyi yerine getirdik. Özenti değil tam aksine, milletimizin ne kadar özlediğini incelemesini tavsiye ediyorum. Yıllardır bu şehirde Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmamasını sorgulamalarını tavsiye ediyorum. İstanbul kenti, belki 20-25 noktasında, doya doya, coşa coşa, en büyük milli bayramını yaşamıştır, daha büyüklerini yaşayacak. Daha coşkulu yaşayacak. Göreceksiniz seneye daha coşkulu olacak. Bunun 2 katı katılımlı olacak. Milletimiz içinde olacak. Bayramlar böyle kutlanır. Bayramlar kıyıya köşeye kaçarak, ya da bu konumlarda bulunurken, bayramı kutlamayarak, kutlamama adına birtakım mazeretler üreterek olmaz. Milleti bir araya getirirseniz, milletin aldanmamasına, milletin milli değerler etrafında birleşmesine fırsat verirsiniz. Bizim ahlakımız, terbiyemiz, bize bunu emrediyor. Milli duruşumuz bize bunu emrediyor. Doya doya yaşadık. Onun da keyfini çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü seneye daha büyüğü geliyor.”
Maliyet konusunda bir rakam açıklandı. Bu kadar uygun maliyetle yapıldığına dair. Teyit ediyor musunuz rakamları?
-Tahmin edemeyecekleri kadar uygun bütçelerle biz bu işleri yapıyoruz. Yani, herhangi bir federasyonun spor şenliğinin çok çok daha altında rakamlarla biz Cumhuriyet Bayramı’mızı kutladığımızı arkadaşlarımız şeffaf, açıklarlar hepsini zaten. Kamuoyu bilir. Sanatçılara teşekkür ediyorum. Onlar da ellerinden gelen katkıyı yaparak sürece katıldılar. Kendi sanatçılarımız var İBB’nin, onlar katılımda bulundular. Dediğim gibi, herhangi bir organizasyon, ya da herhangi bir diziye aktarılan paraların onda biri kadar para harcamadılar.”
İBB’nin spora bakış açısını bize özetleyebilir misiniz?
“Bir SPOR A.Ş. var, bir Spor Müdürlüğü var. Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Derneği var. Bizim İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak kaynaklarıyla, imkanlarıyla toplumsal sporun yanındayız. Sporun temel unsurlarını desteklemekten yanayız. Amatör branşları desteklemekten yanayız. Bir branşa onlarca milyon akıtarak orada bir ligde bulunalım çabasında değiliz; ama milli ya da olimpiyat sporcusu yetiştirme konusunda öncü adımlar atacağız. Üç atletizm pistini, en az birisini, Avrupa Şampiyonası yapılacak standartlara sahip olması şartıyla, İstanbul’a dahil edeceğiz. Olimpiyat sporlarını geliştirmezseniz, amatör ruhu büyütmezseniz, toplumsal katılımı sporun her alanında var etmezseniz olimpiyatı size VER-MEZ-LEER. Olimpiyatı sadece futbol maçı izleyerek alamazsınız. İlgiyi bütün tabana, farklı branşlara yayarak var etme konusunun biz öncüsü olacağız. İstanbul yıllardır olimpiyatı konuşuyor. Ben İstanbul’a geldim geleli konuşuyoruz. İstanbul’u sadece tesisle bir olimpiyat kenti yapamazsınız. Ruhla, katılımcılıkla yaparsınız ve öncü branşlarla yaparsınız. Ben onun temsilcisiyim. Bütün ilgili birimlerime bu manada da talimat vermiş durumdayım. Bu branşları biz destekleyeceğiz.”
Pazar günü koşacak mısınız?
“Pazar günü yürüyeceğim daha çok gibi gözüküyor. Arada belki tempo yaparım ama oradayım. Finişe ödül vermeye arabayla gideceğim!! Umarım bir gün aynı zamanda bir maraton koşacak kadar da zinde olmayı dilerim.”