Ekonomi

Ekonomi Bakanı Zeybekci: Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?

'Bizim farklı şeyler yapmamız lazım. Yoksa İtalya’nın Yunanistan’ın yaşadığı sıkıntıları aynen yaşarız'

11 Ocak 2015 22:54

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Herkes hizmet sektörüne herkes işin kolayına, herkes ağacın gölgesine kaçmak istiyor. Memur alımı için açılan KPSS sınavına 4 milyonun üzerinde insan sınavına giriyor. Senden 5 bin lira alırken,  KPSS’ye girip oradaki 2 bin 500 TL’lik maaşa razı olur. Bizim farklı şeyler yapmamız lazım. Yoksa İtalya’nın Yunanistan’ın yaşadığı sıkıntıları aynen yaşarız. Herkes, işletme iktisat veya mühendislik mezunu olma düşüncesinde. Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa pozisyonunda bir ülke oluruz. İnek sağacak, iş yapacak insan yok” dedi.

Zeybekci, “Bizim başka bir boyuta geçmemiz lazım. Türkiye olarak marka ve tasarım ülkesi haline dönüşmemiz gerekiyor. Bir yandan sırtımızdaki o kaba yük ile koştururken, diğer yandan da moda marka ve tasarıma yönelmek zorundayız. Türkiye olarak bu işe başlamak için en doğru zamandayız” diye konuştu.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin 2014’teki ekonomik performansını ve 2015’ten beklentileri Yeni Akit gazetesine yazdı.

Zeybekci’nin Yeni Akit gazetesinin bugünkü (11 Ocak 2014) nüshasında yayımlanan, “2014 yılı ihracat hedefini ‘170 milyar dolar’la aştık” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘2014 yılı ihracat hedefini
'170 milyar dolar’la aştık’

 

2014 yılındaki küresel ekonomik durgunluğa ve siyasi karışıklıklara rağmen, ülkemiz hem ekonomik hem de siyasi bakımdan oldukça iyi performans gösterdi ve güçlü bir tablo çizdi.

2014’ün ilk yarısında yüzde 3,3 büyüyen Türkiye ekonomisi  yılın 3. çeyreğinde ise yüzde 1,7 büyüme kaydetti. Sabit fiyatlarla GSYH rakamlarına bakıldığında, Türkiye ekonomisi son 20 çeyrek boyunca büyümüş olup, büyüme ortalaması yüzde 5,6 olarak gerçekleşmiştir. Küresel ekonomideki durgunluk dikkate alındığında Türkiye ekonomisinin bu denli büyümesinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.

 

Yüksek performans devam edecek

 

2014’ün şimdiye kadarki döneminde gerçekleştirdiğimiz bu olumlu ekonomik performansın, 2015’te de devam etmesini öngörüyoruz.

2015-2017 dönemini kapsayan mevcut Orta Vadeli Programda 2015 yılı için büyüme hedefimizi yüzde 4 olarak belirlendi. İşsizlik ve enflasyon oranı hedeflerimiz ise sırasıyla yüzde 9,6 ve yüzde 6,3. 2015-2017 yıllarını kapsayan OVP’de 2014 yılı için Cari açık/GSYH oranının yüzde 5,7 seviyesinde olması hedeflenmekte ise de yılsonunda bunun da altında bir oran görebileceğimizi düşünüyorum. 2015 yılı için ise söz konusu oran yüzde 5,4 olarak belirlenmiş durumda.

 

Petroldeki düşüş bize yarar

 

Bildiğiniz üzere, haziran ayından bu yana petrol fiyatlarındaki düşüş yüzde 50 seviyesini aşmış durumda.

Avrupa’nın yeniden resesyona girme sinyalleri vermesinin ve başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerin hızla yavaşlamasının yanı sıra jeopolitik gelişmelerin de bu kayıpta belirleyici olduğunu görüyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüşün, ithalatının dörtte biri enerji faturası olan ülkemize, hem ithalatımızın ucuzlaması hem de ihracatçımızın yükünün hafiflemesi yoluyla önemli avantajlar oluşturacağı açık.

Diğer yandan, uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarındaki düşüşün doğalgaz fiyatlarına yansıması da kaçınılmaz. Biliyorsunuz halihazırda Rusya ile önemli bir doğalgaz indirimi sürecindeyiz. Söz konusu indirimin yüzde 6’dan daha yüksek olabileceği Rusya makamları tarafından da dile getirildi.

Brent petroldeki düşüşlerin diğer ülkelerle olan doğalgaz anlaşmalarımıza da fiyat indirimi olarak yansıyacağı beklentisi içindeyiz. Bütün bu gelişmelerin enerji ithalatımızı 4,6 milyar dolar, toplam ithalat maliyetimizi ise 20,8 milyar dolar seviyesinde düşüreceğini bekliyoruz.

 

Cari açık 30 milyar dolar seviyesine iner

 

Fiyat etkisinin oransal şekilde ihracatımıza da yansıyacağını düşündüğümüzde, 2015 yılı cari açık beklentimizi 46 milyar dolardan 30 milyar dolar seviyelerine kadar çekiyoruz. Bu da cari açığımızı yüzde 5,4 olarak belirlenen OVP hedefinden yüzde 4’ün aşağısına düşürmemiz için oldukça gerçekçi bir fırsat sunuyor. Ancak petrol fiyatlarındaki düşüşün küresel talepteki daralmadan kaynaklandığını ve 2015 yılı için aşağı yönlü risk beklentilerinin güçlü seyrettiğini aklımızda tutmalıyız.

Türkiye petrol fiyatlarındaki düşüşü avantaja çevirmek istiyorsa kendini diğer gelişmekte olan ülkelerden müspet yönde ayrıştıracak politikalara hız vermelidir. Önümüzdeki dönemde Avrupa dışı pazarlara olan ilgimizi artırmamızın ve iç talebi destekleyecek yatırım projelerine hız kazandırmamızın, yakaladığımız fiyat avantajını kalıcı hale getirmemize katkısı olacağına inanıyoruz.

2015 yılının ekonomimiz için 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaştığımız, büyümenin ivme kazandığı, ihracat artışının devam ettiği, yeni ekonomik başarılara imza atacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum.

 

Dileyin, bizden ne dilerseniz...

 

Alternatif bölgelere gittiğinizde dileyin bizden ne dilerseniz. Şu anda verdiğimiz 6. Bölge teşvikleri yetmiyorsa gelin daha cömert bir şekilde enerjiyi, sigortayı, kreşi, arsayı, yapılacak binanın kredisini konuşalım. Her şeye hazırız. Moda marka tasarım ar-ge büyük şehirlerde olsun. Ancak 3 bin kişinin çalıştığı fabrika bu illerde olmasın. Gelin hep birlikte yeni yolculuklara çıkalım. Dönüşüme karşı durmayalım. 70 dolara insan çalıştıran Çin ile Bangladeş ile yarışamayız. Gelin teşvik kanununu birlikte yazalım, diyoruz.

Göç probleminin halledilmesi gerekiyor.  Yetmişyedi milyonluk Türkiye’de son 15-20 yılda nüfusun yüzde 15’i kırlardan şehirlere göçtü. Gelecek 15 yılda da bu süreç devam edecek. Öte yandan eğitim ortalamasına baktığımızda Norveç veya İskandinav ülkeleri ve Japonya 12.5 yıl, Almanya 12 yıl, Kore ise 11.8 yıl. Biz ise 7.3 yıldayız. Bizim bu eğitim seviyesiyle yapabileceğimiz şeyler de belli. Türkiye önümüzdeki 20-25 yılda hazır giyim ve konfeksiyondan asla vazgeçemez. Biz bu sektörü 1000 yıl yaşatacağız. Biz ne pahasına olursa olsun bu sektörü korumak zorundayız. Türkiye olarak istihdamda gidecek başka yerimiz yok.

 

10 bin dolar kabuğunu kırmalıyız

 

Herkes hizmet sektörüne herkes işinkolayına, herkes ağacın gölgesine kaçmak istiyor. Memur alımı için açılan KPSS sınavına 4 milyonun üzerinde insan sınavına giriyor. Senden 5 bin lira alırken,  KPSS’ye girip oradaki 2 bin 500 TL’lik maaşa razı olur. Bizim farklı şeyler yapmamız lazım. Yoksa İtalya’nın Yunanistan’ın yaşadığı sıkıntıları aynen yaşarız. Herkes, işletme iktisat veya mühendislik mezunu olma düşüncesinde. Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa pozisyonunda bir ülke oluruz. İnek sağacak, iş yapacak insan yok. Bizim başka bir boyuta geçmemiz lazım. Türkiye olarak marka ve tasarım ülkesi haline dönüşmemiz gerekiyor. Bir yandan sırtımızdaki o kaba yük ile koştururken, diğer yandan da moda marka ve tasarıma yönelmek zorundayız. Türkiye olarak bu işe başlamak için en doğru zamandayız.

5 kişi çalıştırıyorsanız 1 puan ceza, 10 kişi çalıştırıyorsan 5 puan ceza. Hele hele 1000 kişi çalıştırıyorsan senin yatacak yerin yok. Böyle bir anlayışla hareket ediliyor. Bu bakış açısını değiştirmek, istihdam oluşturan işverenimizi desteklemek zorundayız.

Bazı konular var ki değil 6 bölge, 66. bölge yapsak olmuyor. Çünkü orada öyle bir kültür yok, meslek yok, kabiliyet yok. Denizli’de havlu, Söğut’te seramik, Kütahya’da çini kültürü oluşmuş.  Ancak hazır giyim ile ilgili yapılabilecek kolaylıklar var. İstanbul’da, Bursa’da, Kocaeli’de, Denizli’de başka şeyler yapmaya başlamamız lazım. Çünkü Türkiye’nin dengelerini bozuyoruz. Her şeyi Trakya’da, Marmara’da yapmaya kalkarsak kaybetmeye başlarız.  Son birkaç yıldır hazır giyimde 18-19 milyar, Türkiye genelinde 148-150 milyar dolar ihracat, kişi başına düşen milli gelirde ise 10 bin dolar etrafında dönüyoruz. Bunu kırmamız gerekiyor. Türkiye yetmeyince başka yerlere açılacağız. Hammadde, ara malı kaynaklarını, üretim imkanlarını, dağıtım kanallarını biz kontrol edeceğiz. Arzuladığımız noktaya ancak böyle geliriz.

800 milyar dolar olan milli geliri 2 trilyon dolara çıkarmamız lazım. Kişi başına düşen milli geliri de 25 bin dolar seviyesine çıkarma hedefimiz var. İhracatla ilgili hedeflerimiz var. İlk zamanlarda hedeflerimizi açıkladığımızda bu olmaz diyenler bile artık acaba olabilir mi diye düşünmeye başladı. Neden böyle düşünülmeye başlandı? Çünkü gösterilen performans bunu gösteriyor. Türkiye son 12 yılda ortalama yüzde 5.1 oranında büyüdü. Bu büyümeyle de çok dikkat çektik. Büyümeyle, ihracatı artırmamızla önemli yerlere geldik. Büyüme hızı anlamında dünyada ilk 3’teyiz. AB ülkelerinin ithalatı toplamda yüzde 1 artırırken; bizim AB’ye olan ihracatımız yüzde 11’ler seviyesinde arttı. Stok riski almak istemeyen AB ülkeleri, hızlı ve kaliteli ürünleri sadece bizden alabilir. 2015 yılında aynı olgunun Rusya’nın tedariklerinde de etkili olacağını düşünüyoruz. Yani onlar da uzun vadeli stok risklerine girmeyecek ve daha kısa sürede daha az miktarda malı bizden alacaklar. 2015’in ilk çeyreğinde, Rusya ile olan ticaretin önündeki teknik tüm engelleri kaldırmak gibi bir hedef1imiz var. 2015, 2014’de yaşananlardan daha kötü bir yıl olmayacak. Türkiye 2015’te hem büyüyerek, hem ihracatını artırarak hem de cari açığını daraltarak tedirgin ekonomiler grubundan çıkacaktır.

 

Gerçek ihracatımız 166.5
milyarlık hedeften yüksek

 

2013 yılında 152 milyar dolar, 2014 yılında 157,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Ama bizim ihracat rakamımız gerçekte, reelde, fiilen gerçekleştirdiğimiz ihracat rakamımız 157,8 milyar dolar değil. İlk defa ihracatımızı bu şekilde bir değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Bizim 2014 yılı ihracatımız 170 milyar doların üzerinde. Şu şekilde; bizim serbest bölgelerimiz var. Serbest bölgelerimizden yaptığımız net ihracat, toplam ihracatımızın içinde değil, bu da 5,2 milyar dolar. Türkiye’nin serbest bölgelere yaptığı ihracat toplam ihracatımızın içinde var ama serbest bölgelerimizin yaptığı ithalat ile yaptığı ihracat arasındaki net fark, ilave olarak Türkiye’nin yaptığı ihracatının üzerine getirdiği fark 5,2 milyar dolar. Artı kayıtlı şekilde tesbit ettiği bir bavul ticareti var. Bu da tespit edilen, ocak-ekim dönemindeki bavul ticaretimiz 7,4 milyar dolar. Ve 10 aylık yapılan 7,5 milyar dolar civarındaki ihracatın son 2 ayını da 750 milyon dolar civarında alırsak, 1,5 milyar dolarlık bir artışla 8,5 milyar doların üzerinde bavul ticaretinden gelen bir artışımız var.

 

Faizler giderek
daha da düşecek

 

Son zamanlarda Türkiye’de faizler konuşuluyor. Burada aslolan faizlerin piyasayı yavaşlattığı, ekonomiyi yavaşlattığı, büyümeyi engellediği, istikrarın önünde engel olduğunu tespit ediyoruz.

Faizin ülkemizde aşağıya doğru istediğimiz hızla piyasanın, üretimin, yatırımcının istediği hızla aşağı inmesi önünde en önemli etkenlerden bir tanesi. ABD Merkez Bankası’nın 2015 Haziranı’ndan itibaren faizlerde artırıma başlayacağı yönünde bir açıklaması var. Bu ülkemizde faizlerin gelecekle ilgili beklentisinde bir nebze endişe oluşturan bir unsurdu. Ancak geçen hafta AB Merkez Bankası’nın 400 milyar avroluk bir parasal genişlemeden bahsetmesi Türkiye’nin ABD Merkez Bankası’nın açıklamalarını nötrelize eden bir açıklamadır.

Bu yıl ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımına gideceği için Türkiye’de faizlerin yukarı gideceği de bir mesele olmaktan kalkacaktır. Dolayısıyla ülkemiz ekonomik anlamda parasal piyasaların dengeleri anlamında şu andan itibaren tüm gelişmeler istediğimiz gibi devam ediyor.

 

2015 geçen yıldan daha iyi olacak

 

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ithalatı toplamda yüzde 1 artırırken; bizim AB’ye olan ihracatımız yüzde 11’ler seviyesinde arttı. Stok riski almak istemeyen AB ülkeleri, hızlı ve kaliteli ürünleri sadece bizden alabilir. 2015 yılında aynı olgunun Rusya’nın tedariklerinde de etkili olacağını düşünüyoruz. Yani onlar da uzun vadeli stok risklerine girmeyecek ve daha kısa sürede daha az miktarda malı bizden alacaklar. 2015’in ilk çeyreğinde, Rusya ile olan ticaretin önündeki teknik tüm engelleri kaldırmak gibi bir hedefimiz var. 2015, 2014’de yaşananlardan daha kötü bir yıl olmayacak. Türkiye 2015 yılında da hem büyüyerek, hem ihracatını artırarak hem de cari açığını daraltarak tedirgin ekonomiler grubundan çıkacaktır.

 

Merkez Bankası faizin
düşüşünü destekleyecek

 

Türkiye’de faizler beklentilerin üzerinde aşağı yönlü bir seyir izleyecek, buna inanıyorum. Eminim Merkez Bankası da bunu destekleyecektir. Türkiye kısa sürede tekrar 2013 yılındaki ekonomiyi coşturan, yatırımları artıran, ihracatı artıran faiz seviyelerine tekrar ulaşacaktır. Peki bugün reel sektörün katlandığı faizler hangi zamana aittir? Gelecek döneme aittir. Öyleyse enflasyon ile faizi karşılaştıracaksak eğer, faiz oranı ile beklenti enflasyonunu karşılaştırmamız lazım. Türkiye’nin beklenti enflasyonu yüzde 6’lar seviyesindeyse eğer herkesin katlandığı faiz yüzde 12-14’ler aralığındadır. Bu faiz, kabul edilebilir değildir. Ekonomi Bakanı olarak bunu söylemekte son derece haklıyım ve doğru söylediğime inanıyorum.

 

Avrupa’nın ihracatta tek adresi Türkiye

 

Avrupa Birliği (AB) toplamda ithalatını yüzde 1 seviyesinde artırırken, büyümesi sıfır seviyelerinde devam ederken, ihracatımızın 2014 yılı detaylarına baktığımızda AB’ye olan ihracatımızı yüzde 11’ler seviyesinde artırdığımızı görüyoruz. Almanya’ya olan ihracatımızı yüzde 14’ler seviyesinde artırdığını görüyoruz. Bunu niçin söylüyorum; çünkü farklı bir tüketim alışkanlığı artık dünyada söz konusu. Dolayısıyla stok riski olmak istemeyen stok maliyetlerine katlanmak istemeyen AB üyesi ülkeler artık bir hafta, iki haftada, üç haftada stok yapmadan çok hızlı bir şekilde tedarik etmek istiyor ve bunun tek bir adresi var o da Türkiye.

 

Türkiye ezberleri bozdu
bozmaya devam edecek

 

Türkiye bu dönemde ezberleri bozdu. Türkiye 2014 yılında hem büyüdü hem de cari açığını daralttı. Türkiye 2014 yılında ithalatta yatırım malları ve ara mallarında daralmaya gitmeden ithalatına da kontrol altına alarak hem büyüdü hem de cari açığını da başarılı bir şekilde daralttı.

2015 yılında Türkiye daha birçok ezberi bozmaya devam edecek. Bunun da göstergelerini biz bugünden görüyoruz.  2014 yılı Ocak-Kasım TÜİK ihracat rakamları ile 2014 yılı Aralık ayı İhracatçı Birlikleri kayıt rakamları birlikte değerlendirildiğinde, 2014 yılı ihracatımız geçen seneye göre yüzde 4 oranında bir artarak, 157,6 milyar dolar olarak gerçekeşti. Bu rakam, cumhuriyet tarihimizde yeni bir ihracat rekoruna işaret etmektedir.

 

İhracatta tüm sektörlerde başarılı bir yıl oldu

 

2014 yılı hemen hemen tüm sektörlerimiz için çok ihracatta başarılı bir yıl oldu. TİM’in sektör sınıflandırmasında yer alan 26 sektörün 22’sinde 2013 yılına göre artış yaşandı.

2014 yılı genel olarak değerlendirildiğinde, sanayi ürünleri grubunun toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 82,1, tarım ürünlerinin payı yüzde 14,9 madencilik ürünlerinin payı ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşti. 2014 yılında ihracatta otomotiv sektörü (yüzde 4,5 artış 22,3 milyar dolar) yine ilk sırada yer alırken, bu öncü sektörümüzü hazır giyim ve konfeksiyon (yüzde 8 artış 18,7 milyar dolar) ile kimyevi maddeler ve mamulleri (yüzde 2,4 artış 17,8 milyar dolar) sektörleri izledi.

 

Avrupa’ya ihracatımız her şeye
rağmen yüzde 9.2 arttı

 

2014 yılı ihracat performansımız ülke grupları itibarıyla incelendiğinde,  başlıca ihraç pazarımız olan AB ülkelerine ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 9,2 oranında artarak 67,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti ve genel ihracatımızdan aldığı pay yüzde 44,7 oldu. Ortadoğu ülkelerine ihracatımız, 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 6,1 oranında artarak 29,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Ortadoğu ülkelerine ihracatımızın genel ihracattan aldığı pay 2014 yılında yüzde 19,3 seviyesine ulaştı.

2014 yılında 246 Ülke ve Gümrük Bölgesi’ne ihracat gerçekleştirildi. 2014 yılında en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler sıralamasında ilk 5 sırayı Almanya (14,9 milyar dolar), Irak (10,7 milyar dolar), İngiltere (9,7 milyar dolar), İtalya (7 milyar dolar) ve Fransa (6,4 milyar dolar) yer almaktadır. İlk 10 ülke sıralamasında 6. sırada ABD, 7. sırada Rusya Federasyonu, 8. sırada İspanya, 9. sırada İran ve 10. sırada Hollanda yer almaktadır.

İller itibarıyla değerlendirildiğinde, 2014 yılında en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz iller sıralamasında ilk beşte İstanbul (68 milyar dolar), Bursa (12,7 milyar dolar), Kocaeli (12,4 milyar dolar), İzmir (8,9 milyar dolar) ve Ankara (7,5 milyar dolar) yer almaktadır.

 

Rekor kıran ihracatçılarımızı
gönülden tebrik ediyorum

 

4 Ocak 2015 tarihinde İstanbul’da TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanları’nın katılımıyla gerçekleştireceğimiz ihracat değerlendirme toplantısında 20014 yılı ihracat gelişmelerini çok daha detaylı ve ayrıntılı bir şekilde ela aldık.

Yakın coğrafyamızda yaşanan siyasal çalkantılara ve dünyanın pek çok bölgesindeki ekonomik sorunlara rağmen 2014 yılında 157,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek yeni bir rekor kıran ihracatçılarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Bu vesile ile yeni yılın ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, ihracatçılarımızın, sanayicilerimizin, iş dünyamızın 2015 yılında yeni başarılara imza atacağına yürekten inanıyorum.