T24 Haber Merkezi
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in TBMM Genel Kurulu'ndaki, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK'larla, 986 tanesi ise TEMA'dan Kızılay'a bir sürü STK'yla. Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim" sözlerine bir tepki de Eğitim Reformu Girişimi'nden (ERG) geldi. Girişim, yaptığı duyuruda, "Çocuk merkezli, akılcı, bilime dayalı eğitimde tarikatlara ve cemaatlere yer yoktur" ifadelerini kullandı.
"Dinî cemaatlere ve tarikatlara ilişkin geçmişte yapılan hatalar tekrar edilmemeli"
Eğitim Reformu Girişimi, Bakan Tekin'in tarikat ve cemaatlerle iş birliği protokolü sözlerinin ardından bir metin yayınladı. Girişim, yayınladığı duyuruda şunları söyledi:
"Millî Eğitim Bakanlığı, tüm çocukların nitelikli eğitime erişmeleri için Anayasada ve yasalarda ifade edilen yükümlülükleri yerine getirmelidir. Bu, devletin vazgeçilmez ve devredilemez görevidir.
Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laiklik, toplumu ilgilendiren dünya işlerinin dinî hükümlere göre değil dünya bilgisine, deneyim ve kanıtlara göre yapılmasıdır. Toplumun esenliği için eğitim laik, bilimsel ve akılcı bir temelde olmalıdır.
Dinlerin eğitimdeki konumu laiklik ilkesi doğrultusunda belirlenmelidir. Farklı kültürler ve dinler arasında saygının ve eşitliğin desteklenmesi, nitelikli eğitim hakkının bir gereğidir. İnanca yönelik her türlü dayatma, insan haklarının ihlalidir ve toplumsal gerilimlere yol açarak bir arada yaşama kültürünü zedeleyebilir. Bu yüzden, dinî cemaatlere ve tarikatlara ilişkin geçmişte yapılan hatalar tekrar edilmemelidir.
Eğitime ilişkin tüm kararlar, çocuğun esenliğini, demokrasiyi ve çoğulculuğu gözetecek şekilde; şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı bir anlayışla alınmalıdır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, Atatürk’ün de vurguladığı akla ve bilime dayalı bir eğitim şarttır."