İngiliz Economist dergisi bu haftaki sayısında, Kürtlerin yoğun yaşadığı Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin Türkiye'de hükümet ve PKK arasındaki 'çözüm sürecine nasıl bir etkisi olacağı' sorusunu irdeliyor.
Ankara ve Kandil menşeli yazıda, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın, 'hükümetin çözüm sürecine ilişkin Eylül sonuna kadar adım atmaması üzerine ateşkesi bitirebilecekleri' yönündeki ifadelerine yer veriliyor ve hükümetin de 1 Ekim'de Abdullah Öcalan'a yürütülen barış görüşmelerinin takibi için bir yönerge öne sürdüğü hatırlatılıyor.
Economist, 'PKK'nın uzun soluklu talebinin karşılandığını ve ateşkesin 18 aydır devam ettiğini' belirtip "Ama ne kadar sürecek?" diye soruyor.
'IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırılarının devam ettiği bir dönemde bu sorunun giderek daha öncelikli bir mesele haline geldiğine' dikkat çeken dergi şöyle devam ediyor:
"Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, diğer bölgelerdeki muhalif gruplarla mücadelesine yoğunlaşabilmek için Suriyeli Kürtleri PYD'ye devretti."
"PYD ve silahlı kanadı YPG'nin, PKK'ya yakın bağları var."
"Bayık, Türkiye'nin İslam Devleti (IŞİD) savaşçılarına destek olduğunu çünkü Türkiye'nin, Suriyeli Kürtlerin 'kanatlanan' özerkliklerini 'ezmek' istediğini söylüyor. Türkiye bu iddiaları reddediyor."
"(…) Türkiye, sınırında başka bir Kürt varlığının oluşmasından büyük bir tedirginlik duyuyor. Bir de bunun üstüne, Türkiye'nin artık en büyük bölgesel müttefiki ve ticaret ortağı olan Irak Kürdistanı'nın aksine, Kürtçe'de Rojava olarak bilinen Suriye'deki Kürt bölgesi, Türkiye'nin en büyük düşmanı PKK'nın hâkimiyetinde."
Dergi, bölgede öngörülemeyen bu durumun AKP hükümetini Öcalan'la barış görüşmelerine kaldığı yerden devam etmeye ittiğini belirtiyor ve akademisyen Arzu Yılmaz'ın şu sözlerine yer veriyor: "Rojava'nın kaderi ve Türkiye'deki barış süreci birbirinden ayrılamaz." Yılmaz, Türkiye'nin planının, ateşkesin gelecek yaz yapılacak genel seçimlere kadar devam etmesini sağlamak olduğuna ve bunu Kürtlere yönelik ufak adımlar atarak yaptığına dikkat çekiyor.
'Kürtçe eğitim başlamadı'
Haberde, 'devlet okullarında seçmeli Kürtçe dersleri verilmesinin de bunlara dâhil olduğu fakat uygulamanın başlamadığı' da belirtiliyor.
Dergiye konuşan HDP milletvekili Altan Tan, "Son üç yıldır çocuklarım Kürtçe sınıflarına yazılmaya çalışıyor fakat bize öğretmen olmadığını, yeterli talep olmadığını söylüyorlar" diyor.
Kürtlerin, Kürtçe eğitim veren okul açma girişiminde bulundukları fakat polisin bu okulları geçen ay mühürlediği, bunun üzerine kendilerini, 'PKK'nın genç kanadı' olarak tanıtan bir grubun 30'dan fazla devlet okulunu ateşe verdiği, bu durumun Kürtler dâhil sıradan vatandaşların tepkisini çektiği de Economist'in yazısında yer verdiği gelişmelerden.
Dergi şöyle devam ediyor:
"PKK, Türkiye'de ilerleme kaydedilmediğinden yakınsa da, AKP ile pazarlığın büyük bir bölümü Suriyeli Kürtler etrafında dönüyor. Türkiye PYD'ye Esad'la açıkça ilan edilmemiş olan ateşkesi sonlandırması ve Esad'ı devirmek isteyen muhaliflere katılması için baskı yapıyor."
"Aynı zamanda da, PYD'ye rakip Suriyeli Kürt gruplarla 'iktidar paylaşımına' gitmesi söyleniyor. Dahası, Türkiye PYD'nin PKK ile bağlarını koparmasını istiyor ve hatta belki de, mültecilerin barınması, muhaliflerin eğitilmesi ve donatılması için planlanan 'güvenli bölgenin' parçası olabilecek Kobanê'deki kontrolünü de devretmesini istiyor."
Türkiye'nin 'uzlaştırıcı' adımlar attığına da dikkat çekilen yazıda, Kobanê'deki şiddetten kaçan on binlerce Kürt mülteciye kapıların açıldığı, yaralı YPG savaşçılarının ilk defa Türk hastanelerinde tedavi görmesine izin verildiği de aktarılıyor.
Economist ayrıca, 'Türkiye'nin Batı'daki dostlarının PKK ile barış görüşmeleri, AKP'nin büyük başarısı olarak gördüğünü' de ifade ediyor.
Dergiye konuşan Nuray Mert, hükümetin 'PKK'nın silahsızlanması' gibi taleplerle yüklendiği ve işbirliğine fazla karşılık vermediği Öcalan'ın itibarını çökertme riski doğurduğuna, bu durumun da Öcalan'ın PKK üzerindeki kontrolünün zayıflamasına neden olabileceğine' dikkat çekiyor.
Economist ayrıca, AKP'den üst düzey bir yetkilinin "Türkiye'nin aynı anda hem İslam Devleti (IŞİD) hem de PKK ile savaşmasının 'kâbus bir sonuç' olacağı' yönündeki sözlerini aktarıyor.
Dergi, Yeni Şafak gazetesinin 'Süleyman Şah türbesini koruyan Türk askerlerinin IŞİD tarafından çevrelendiği' yönündeki haberini, uzmanların 'Türkiye önce cihatçılara karşı önleyici bir savaş yürüteceği' şeklinde yorumladığını yazıyor ve yazıyı şöyle noktalıyor:
"Her halükarda, Türkiye kendi adamlarının güvenliğini Suriye'ye müdahale etmek için bir mazeret olarak kullanabilir."
"Ama bu soru hala yanıt bekliyor: Ana hedefi İslam Devleti mi (IŞİD) yoksa Kürtler mi olacak?"