İngiltere'nin önde gelen haftalık dergilerinden Economist'te Türkiye'de geçen Pazar günü düzenlenen seçimlerle ilgili bir yazı yer aldı.
"Erdoğan, Türkiye'de yeni bir siyasi dönemi başlattı" başlığını taşıyan makalede, "'Yeni Türkiye', daha İslamcı, milliyetçi ve otoriter olacak" yorumu yapıldı.
Ankara'da AKP genel merkezinin etrafında yapılan kutlamaları anlatarak başlayan makale, "24 Haziran, İslamcı milliyetçilik ve Osmanlı nostaljisinin karışımından oluşan ve Erdoğan'ın tanımlamasıyla Yeni Türkiye'nin ilk, büyük ihtimalle Kemal Atatürk tarafından kurulan eski cumhuriyetin son günü oldu" ifadesini kullandı.
"Bağımsız olmasına rağmen adil olmayan bir seçimdi" yorumunun yapıldığı makalede Selahattin Demirtaş ve Meral Akşener'in basın organlarında yer almadığı, Muharrem İnce'nin TRT'de Erdoğan'a kıyasla çok az bir süre gösterildiği ve İnce'nin yüz binlerce kişinin gittiği son mitinginin TRT tarafından kale alınmadığı aktarıldı.
AGİT'in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) raporunda seçimlere yüksek katılımın takdir edildiği, ancak Erdoğan ve AKP'nin geniş bir şekilde medyada yer aldığı, devlet kaynaklarını yanlış kullandığı, OHAL'in toplanma ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması için kullanıldığı belirtildi.
"Erdoğan için bu zafer ülkenin kurucu babası Atatürk tarafından devreye konulan parlamenter sistemin başkanlık sistemiyle değiştirilmesi yolunda yapılan anayasa değişikliğinin son adımını oluşturuyor" denilen makalede böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürütme üzerinde bütünüyle kontrolünün olacağı aktarıldı.
Devlet Bahçeli'nin lideri olduğu MHP ile kurulan ittifakın Erdoğan'ı daha milliyetçi bir çizgiye iteceği öne sürüldü.
Erdoğan'ın OHAL'e son vermesi halinde ise "muhaliflerin peşine takılmayı bırakacağını düşünmek için bir sebep olmadığı" yorumu yapıldı.
Makalenin sonunda, "Erdoğan'ın yönetimi altındaki Türkiye, ciddi bir şekilde bölünmüş durumda. Bir tarafta kendisi için refahın, dini özgürlüğün ve ulusal gururun sembolü olan muhafazakar Müslümanlar ve milliyetçiler var. Diğer tarafta ise kendisini yozlaşmış ve baskıcı bir despot olarak gören sekülerler, liberaller, güneydoğudaki Kürtler var" ifadesine yer verildi.