Gündem

Eski koruma müdürü konuştu: Suikast ihbarı geldi, Ecevit'i sakladım

Merhum başbakanlardan Bülent Ecevit'in koruma amiri Recai Birgün, Ergenekon davasının dünkü duruşmasında 'tanık' olarak dinlendi

22 Mayıs 2012 14:24

Başbakanlığı sırasında rahatsızlanan Bülent Ecevit’in tedavisi sürecinde yaşananları, Ergenekon duruşmasında tanık sıfatıyla anlatan Ecevit'in koruma amiri Recai Birgün, “‘Ecevit’e Köşk’e giderken suikast yapacaklar’ ihbarı üzerine Başbakan’ı 24 saat boyunca 2 ayrı ekiple basından sakladım” dedi.

Esra Alus'un Milliyet'te yer yer alan haberine göre, Ergenekon davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 185. duruşmasında eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in eski koruma amiri ve eski DSP Milletvekili Recai Birgün tanık olarak dinlendi. Davanın tutuklu sanıklarından Prof. Dr. Mehmet Haberal da dün ilk kez duruşmaya katıldı.

 Ecevit’in Başbakanlığı döneminde terörle mücadelede görev yapan bir arkadaşının ”Cumhurbaşkanına giderken suikast olabilir. Dikkatli ol” dediğini anlatan Birgün, “Hiç olmayan bir günde Köşk’te randevu çıkması üzerine tedirgin oldum. 2 ayrı ekip çıkararak o gün Ecevit’i 24 saat basından atlattım” dedi.

Ecevit’in hastalığı ve sonrasında gelişen süreci ayrıntılarıyla anlatan Birgün, özetle şunları söyledi:

 

'Gizlice doktor getirdik'

 

“O dönemde medyada da Ecevit’in hastanede yatması geniş yer tutmuştu. Öldüğü bile yazıldı. Yanında ben ve Rahşan hanım vardı. Bülent Ecevit yazılanlardan çok rahatsız oluyordu. Dışarıya çıkmak istiyordu, ancak doktorlar izin vermiyordu. Doktorların çelişkili açıklamalarından şüphelendik. Rahşan hanımla tedavi sürecinde yaşadıklarımızı, tedavi sürecini değerlendirdik. 8 ay evde istirahat etmesini gerektirecek durumunun olmadığına karar verdik. Bu durumu da Bülent Ecevit’e söyledik.

Benim yakın arkadaşım olan ortopedist Mücahit Pehlivan’ı önerdim. Kabul ettiler. Gazeteciler 24 saat nöbette olduğu için gece yarısı Mücahit Pehlivan’ı eve soktuk. Elle ortopedist muayenesini yaptı. ‘Bir çökme var ama geçmiş’ dedi. Yürüyebileceğini, bir sıkıntı olmadığını söyledi. Ben de ‘senden belge istiyorum, bu Başbakan’ dedim.

 

'Gece röntgen cihazı soktuk'

 

Bunun üzerine özel bir poliklinikten seyyar röntgen cihazlarını gece eve soktuk. Çekilen filmlere göre de çökmenin düzeldiği, risk kalmadığı söylendi. Bunu Bülent Ecevit’e söyledik. Kaba bir korsemiz vardı. Korseye gerek yok dediler ama biz daha ince bir korseyle günlük yaşamımıza devam ettik. Bunun üzerine Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden gelen doktorları kabul etmedik. Bir bahane buluyorduk.

Ecevit’in hastaneye gelmesi konusunda çağırıyorlardı. O dönemde DSP yöneticileri olan Zeki Sezer, Emrehan Halıcı ve Tayfun İçli ziyarete geldi. Hastaneye gitmemesi gerektiği, giderse ‘çalışamaz durumda’ rapor verileceği şeklinde şeklinde duyum aldıklarını söyleyerek, ‘hastaneye gitmesin’ denildi. Hastaneye gitmedik. Sonuçta Ecevit 2006 yılına kadar gayet sağlıklı yaşadı. Beyin kanamasından vefat etti.”

Rahşan Ecevit’in kendilerini ziyarete gelen hemen herkese başlarından geçen hadiseleri anlatmaya çalıştığını belirten Recai Birgün, “Ancak Bülent Ecevit buna izin vermezdi. Ecevit, siyasi tarihçiler tarafından konunun irdelenmesi gerektiğini söylüyordu. Rahşan hanım bu tür konuları açınca ‘Rahşan o konuları kapat. O konuları dile getirmeyelim’ derdi” diye konuştu

 

'28 Şubat gibi operasyondu'

 

Birgün, 2001’de bir yapının Bülent Ecevit’in başında olduğu hükümeti yıkmaya çalıştığını öne sürerek, “O yapı, bu (Ergenekon) yapımı bilmiyorum. Ama hükümeti yıkmaya çalıştı. Eline geçen fırsatları kullandı. Ecevit’in hastalığını kullandı” dedi.

Tanık Recai Birgün’ün dinlenmesinin ardından savcılıkta verdiği ifadeler Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından okundu. Özese’nin, Bülent Ecevit’e “Çalışamaz raporu verileceği yönündeki duyum kimden geldi?” sorusuna tanık Birgün, “Hatırlamıyorum ama öyle bir duyum vardı. Herkes konuşuyordu” diye cevap verdi.

Tanık Birgün, Bülent Ecevit’in sağlık sorunlarının olduğu dönemde yaşananları operasyon olarak niteledi ve “O dönem yaşananlara bakınca partinin ikiye bölünmesi, Sayın Ecevit’in hastalığı kullanılarak yapılanlar, tıpkı 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırası gibi bir operasyondu” dedi.

 

Suikast iddiası

 

Birgün, Savcı Pekgüzel’in ”Ecevit’e suikast yapılacağı” şeklindeki duyumu hatırlatması üzerine, terörle mücadelede görevli bir arkadaşının ”Cumhurbaşkanına giderken suikast olabilir. Dikkatli ol” dediğini anlattı.  Suikast tarihinin Eylül 2002’de olacağını, ancak Ecevit’in randevu defterinde bu tarihte bir randevu görülmediğini ifade eden Birgün, ”Bir süre sonra 20 Eylül’de Cumhurbaşkanlığı’nda resepsiyon olacağı bildirildi. Aynı tarih olması, hiç olmayan bir günde randevu çıkması üzerine tedirgin oldum. 2 ayrı ekip çıkararak o gün Ecevit’i 24 saat basından atlattım” dedi.

 

Haberal ilk kez duruşma salonunda

 

Bu arada, tutuklu sanıklardan Mehmet Haberal, ilk defa duruşma salonuna geldi. Duruşmada Birgün'ün dinlenilmesi ve Haberal ile ilgili iddialarda bulunması nedeniyle mahkeme heyeti, Silivri 5 No'lu Cezaevi'nde kalan Haberal'ı duruşmaya çağırdı. Bunun üzerine Haberal, kaldığı cezaevinden duruşma salonunun bulunduğu binaya getirildi. Haberal, "Gerçekten burada zor duruyorum. Bugüne kadar duruşmalara gelmememin sebebi çok ciddi sağlık sorunlarımın olmasıdır. Cezaevi hekimine göründükten sonra 'Ne pahasına olursa olsun, gitmeliyim' diyerek geldim.'' dedi. Birgün'ün iddialarını reddetti. Tek amacının ülkenin Başbakanı'nı en kısa zamanda makamının başına göndermek olduğunu savundu.