Türkiye’de 2007 yılından 2019’a kadar 395 kişi, polisin “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürüldü. Öldürülenlerin 91’i çocuk, 86’sı kadın, 218’i ise yetişkinlerden oluşuyor. 2007 yılında oğlu Baran Tursun polisin “dur” ihtarına uymadığı gerekçesi öldürüldükten sonra 2010 yılında Baran Tursun Vakfı’nı kuran Mehmet Tursun, Polis Vazife ve Salahiyetler Kanunun (PVSK) değiştirilmeden bu tür ölümlerin daha çok artacağını söyledi. Mehmet Tursun, “Çocuklarımızı neden öldürdünüz?” diyerek, “adalet” arayışlarını iktidar partisi önünde sürdüreceklerini söyledi.
Mezopotamya Ajansı'ndan Erdoğan Alayumat'ın haberine göre 2007 yılında “Polisin eli kolu bağlı” diye bir kampanya başlatıldığını ve bu kampanya çerçevesinde “Polis yakalıyor, adalet serbest bırakıyor, mahkeme serbest bırakıyor” şeklinde bir algı yaratıldığını kaydeden Baran Tursun Vakfı Başkanı Tursun, bu algının sonucunda polise duraksamadan ateş etme yetkisi verildiğini söyledi. PVSK’nin 16’ncı maddesinde yapılan değişikle birlikte polisin sınırsız yetkilerle donatıldığını ifade eden Tursun, “Polisin öngörüsü ve makul şüphesi sonucunda 2007 yılından bugüne 395 insan polis tarafından öldürüldü” verisini paylaştı.
"Davaların çoğu beraatle sonuçlandı"
“Öngörü ve makul şüphe” kavramlarının soyut olduğunu vurgulayan Tursun, “Evinde mutlu olan bir polisin öngörüsü ile gayri resmi işlere bulaşan bir polisin öngörüsü bir olur mu? Kürtlerden nefret eden, solculardan nefret eden bir polisin öngörüsü bir olur mu? Onun için bu öngörü soyut bir kavramdır. 395 kişinin bütün davalarına gidip geldiğimizde, sanık polis, ‘Ben yasanın bana verdiği yetkiye göre iş yapmışım, yasa bana makul şüphe ve öngörü yetkisi veriyor’ şeklinde kendini savunuyor. Bu savunmalardan sonra davaların çoğu cezasızlık ve beraatla sonuçlandı” diye konuştu.
"Beraatla sonuçlanan Yargıtay kararları ders olarak veriliyor"
PVSK’nin 16’ncı maddesi değişmediği müddetçe cezasızlık politikasının devam edeceğini ve ölümlerin daha çok artacağının altını çizen vakıf başkanı Mehmet Tursun, “Baran Dursun Vakfı’nın yaptığı araştırmalar sonucunda, polis akademilerinde genellikle polislerin beraatla sonuçlanan tüm Yargıtay kararları ders olarak veriliyor. Akademiden mezun olan polis, artık dışarıya çıkınca kendini öldürmeye hazır halde, ceza almayacağı düşüncesiyle buluyor” dedi.
"Polislerden sadece 5 ya da 6 kişiye ceza verildi"
Yaşanan ölümlerden kaynaklı bugüne kadar yüzlerce polisin hakim karşısına çıktığını belirten Tursun, yargılanan polislerden sadece 5 ya da 6 kişiye ceza verildiğini, birkaç kişiye de sembolik cezaların verilmesi dışında pek bir şeyin yapılmadığını kaydetti. Baran Tursun’u öldüren polisin 2 yıl ceza aldığını ve halen görevinin başında olduğunu ifade eden Tursun, “Bu cezasızlık, genellikle okullarda öğretiliyor ve polis artık korkusuz bir şekilde silahını çıkartıp insan öldürme serbestisini kendinde buluyor” dedi.
AKP'nin önüne gidecekler
Baran Dursun Vakfı olarak yakınları polis tarafından “Dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla öldürülen tüm ailelerle birlikte partilerin önünde adalet arayacaklarını dile getiren Tursun, “Artık bizde öğrendik siyasi partilerin önüne gitmeyi ama bizim muhatabımız hükümet ve devlet olduğu için iktidar partisinin önüne gidip, ‘Çocuklarımızı neden öldürdünüz? Bu çocuklardan hangi birisi polisin kafasını kırdı, taş attı, polise yan baktı? Madem taş atmadı, madem yan bakmadı, kafasını kırmadı, bu çocukları neden öldürdünüz? Haydi öldürdünüz neden ceza vermediniz?” diye konuştu.
“Gerçek mağdurlar biziz” diyen Baran Tursun Vakfı Başkanı Mehmet Tursun, şöyle devam etti:
“Devletin çocuklarımızı öldürdüğü ayan beyan ortada. İnsan öldürme serbest midir değil midir? İnsan öldürmek serbestse sen hukuk devleti değilsin. İnsan öldürmek serbest değilse 395 kişi neden öldürüldü? Aralarında 17 aylık Mehmet Oytun var, Cizre’de balkonda anasının memesini emerken polis bombasıyla öldürülüyor. Enes Ata var, Diyarbakır’da 8 yaşında okuldan eve doğru giderken öldürülüyor. Osman Aslı var, izin belgesi cebinde ertesi sabah askere gidecekti, polis gözaltına alıyor, öldürülüyor. Al sana Baran Tursun, doğum gününde öldürülüyor. Her birisi normal koşullarda, yolunda giderken polis tarafından öldürüldü.”
"Muhatabımız hükümettir"
Artık adaletin mahkeme salonlarında değil, siyasi partilerin önünde arandığını ifade eden Tursun, “Polis kurşunuyla öldürülenlerin aileleri olarak bizde adalet talebimizi hükümet partisinin önünde arayacağız. Bunun için diğer ailelerle çalışmalarımız var. Yaşanan ölümlerin sorumlusu hükümettir, bu yüzden muhatabımız hükümettir” dedi.