Ekonomi

Dünyanın gözü ABD Kongresi'nde; 7 soruda borç krizinde son durum

ABD Hazinesi’nin yarından itibaren devlet yükümlülüklerine harcamak ve borçlarını ödemek için yeterli parası kalmayabilir

16 Ekim 2013 18:42

 

Cemal Tunçdemir - ABD

 

Bütün dünyanın gözü ABD Kongresi’nde. 1 Ekim günü federal kurum ve hizmetlerinin çoğunun kapısına kepenk vurmak zorunda kaldığı bütçe krizini çözemeyen ABD Kongresi, uzlaşmazlığıyla, dünyanın bir numaralı ekonomisini, bütçe krizinden çok daha ciddi bir ekonomik krizin de eşiğine getirdi. Kongre’nin ABD Hazinesi’nin borçlanma tavanını bu gece yarısına kadar yükseltmemesi halinde, ABD Hazinesi’nin yarından itibaren devlet yükümlülüklerine harcamak ve borçlarını ödemek için yeterli parası kalmayabilir. 

Dünyanın en büyük ve en muteber borçlanıcısı olan ABD’nin temerrüde düşmesinin, sadece ABD’yi değil küresel ekonomiyi de beraberinde öngürülemeyen felaketlere sürükleyebilme potansiyelinden dolayı, ABD ile beraber bütün dünya da geri sayımı endişeyle izliyor.  

İşte 7 soruda borç tavanı krizinde son durum:

 

Borç tavanı sınırına bu gece mi ulaşılacak?

Hayır, aslında ulaşıldı bile. ABD de diğer birçok devlet gibi harcamalarını ve işlerini borçlanmayla yürütüyor. Ancak ülke bir borç batağına saplanmasın diye 1917 yılından beri ülkede bir borçlanma üst limiti var. Bu limiti ABD Kongresi belirliyor. 1960’lı yıllardan beri 60’tan fazla kez bu limit yükseltildi. Son olarak Şubat ayı içinde ABD Kongresi ile Beyaz Saray arasında varılan uzlaşmayla borçlanma tavanı 16 trilyon 699 milyar dolara çıkarıldı. Ve bu limite Mayıs ayında ulaşıldı. Yani ABD Hazine Bakanlığı’nın zaten Mayıs ayından beri borçlanma yetkisi yok. Hazine Bakanlığı o tarihten beri,  “extraordinary measures (Olağanüstü Tedbirler)” dediği yöntemlerle devlet harcama ve borç yükümlüklerine kaynak sağlıyor.  

 

Peki bu gece neden kritik hale geldi?

17 Ekim, ABD Hazine Bakanı Jacob Lew’in, “olağanüstü tedbirler ile elde ettiğimiz paramız da 17 Ekim günü kritik eşiğe düşecek” dediği için gözlerin çevrildiği tarih haline dönüştü. Lew’in açıklamasına göre 17 Ekim’de ABD’nin kasasında artık 30 milyar dolar civarında para kalacak. Bu ise ABD devletinin önümüzdeki günlerde harcamalarını, maaş, sosyal güvenlik, faiz ve borç ödemelerini karşılamaya yetmez. Aslında ABD’nin elinde ne kadar daha ödeme imkânı olduğunu, olağanüstü tedbirlerle ya da bugünlerdeki vergi gelirleriyle daha ne kadar gideceğini kesin olarak kimse bilmiyor. Ancak en azından 22 Ekim’e kadar ABD’nin bir borç temerrüdüne düşmesi beklenmiyor. ABD’nin 15 Ekim ile 15 Kasım arasında ödemesi gereken ödemesi ise 435 milyar dolar. ABD bu borç, faiz, maaş ve diğer hizmet ödeme yükümlüklerini yerine getiremezse, ABD ve dünya ekonomisini kimsenin boyutlarını tam tahmin edemediği oldukça çalkantılı günler bekliyor.

 

Bunlar ne anlama geliyor?

Öncelikle krizin ABD’ye bakan bir yönü var. Kamusal harcamalarda çok ciddi kesintilerine gidilebilecek. Sadece savunma, eğitim, konut gibi zorunlu olmayan kamusal harcamalar değil, sosyal güvenlik ödemeleri gibi zorunlu harcamalar da askıya alınabilecek. Örneğin insanlar emekli aylıklarını bile alamayacak. Yani ilk büyük darbeyi de tek geliri sosyal güvenlik ödemeleri olanlar yiyecek. Ancak, ABD’nin kamusal harcamalarında sadece ilk bir ayda 108 milyar doları bulacak böylesi dev bir kesinti, nerdeyse otomatik olarak, ekonomik durgunluğa, borsalarda çok büyük dalgalanmaya ve sosyal çalkantılara yol açar. Bunun yanı sıra, borçlanma faizlerinin yükselmesi, bütün kredi faizlerinin de yükselmesine neden olacak. Örneğin, halen mortgage borcu olanların ödediği faiz miktarındaki artış, aylık ödemelerine yüzlerce dolarlık ek yük getirecek.  

 

Dünya ekonomisine bakan yönü ne?

ABD tahvilleri, dünya ekonomisindeki en muteber yatırım ve teminat araçları olageldi. 2013 yılı başı itibarı ile ABD’nin borcunun 5,6 trilyon doları yani yüzde 47’si ABD dışı yatırımcıların elindeki tahvillerden oluşuyor. En fazla ABD tahviline sahip iki ülke ise 1,3 trilyon dolar ile Çin ve 1,1 trilyon dolar ile Japonya. Kabaca ifade edecek olursak, ABD ekonomisi batarsa önce Çin ve Japonya’yı beraberinde götürür, ardından nereyse diğer bütün ekonomileri. ABD bonolarının riskli hale gelmesi, Wall Street bankalarından küresel bankalara, yabancı devletlere ve belki de paranızın olduğu bankaya kadar elinde ABD tahvili bulunduran tüm kurumları sarsıp geri ödeme sıkıntısı yaşatacak. Çünkü çoğu kendi aralarındaki alışverişlerde, dünyanın en güvenli yatırım aracı görülen ABD tahvillerini teminat gösteriyor. Birçok banka da öz sermayesini ABD tahvillerinde tutuyor. Bazı ekonomistlere, göre ise hali hazırda ABD tahvillerine yönelik güvende erozyon başlamış durumda.  

 

Temerrüt nedir? ABD bu gece yarısında temerrüde mi düşecek?

Temerrüt çok basitçe borçlunun borcunu borç sözleşmesinde belirtilen tarihte ifada başarısız olmasıdır. ABD de, ödeme zamanı gelmiş tahvil ve faiz borçlarını ödeyemezse temerrüde düşmüş olacak. Ancak bunun 17 Ekim’de yaşanması beklenmiyor. ABD’nin eğer tahvil borcu alacaklıları paniğe kapılmazsa, 15 Ekim – 31 Ekim arasında vadesi gelen 302 milyar dolarlık borcu yeniden vadelendirmesi mümkün.

ABD’nin bu ödemelerinde temerrüde düşüp düşmeyeceği de halen kesin değil. Hazine’nin elindeki bazı kaynaklarla bir ‘öncelikler’ listesi yapma olasılığı var. Yani, dış borç ve faiz ödemelerine öncelik verip, ABD içi ödemeleri (örneğin sosyal güvenlik ödemeleri ve emekli maaşları) askıya alması gibi. Bu ise oldukça riskli bir geçici çözüm denemesi.

 

Peki Kongre neden uzlaşamıyor?

ABD Kongresi’nin 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler çoğunlukta. 100 üyeli Senato’da ise Demokratlar. Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin tutucu kanadı, borç tavanını yükseltmeyi, ‘Obamacare’ olarak adlandırılan ve 2011 yılında kabul edilen sağlık sigortası reformuna kaynak sağlanmaması şartına bağlamak istiyor. Ayrıca, bu kesim ABD’nin borçlanma yerine, kamusal harcamalarını kesmesini ve özellikle de sosyal yardım programlarını askıya almasını savunuyor. Bu kesimin bir kısmı, ABD’nin temerrüde düşmesini ve yaşanacak ekonomik kaosu bir fırsat olarak görüyor ve istiyor. Obama yönetimi ve Demokratlar ise, ABD’nin son yarım yüzyıldaki en büyük iç politika reformlarından biri olan ve Obama yönetiminin en büyük zaferi kabul ettikleri sağlık sigortası reformundan taviz verme niyetinde değil. Ayrıca Demokratlar, bütçe açığının kapatılması amacıyla özellikle yoksul kesimleri vuracak sosyal program ve yardım kesintilerine sıcak bakmıyor. Dolayısıyla Senato ve Temsilciler Meclisi arasında ortak bir kanun uzlaşması mümkün olmuyor.

 

Kongre’de şu anda durum ne?

ABD Senatosundaki Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin önemli bir kısmı uzlaşmadan yana. Ancak Temsilciler Meclisi tutucu milletvekillerince adeta rehin alınmış halde. Temsilciler Meclisi’ne öncelik sağlamak için kendi aralarındaki müzakereleri askıya alan Senato Demokrat çoğunluk lideri Harry Reid ile Cumhuriyetçi azınlık lideri Mitch McConnell, Temsilciler Meclisi’nin Salı gecesi her hangi bir oylama yapmaması üzerine yeniden görüşme başlattı. Yani Senato, Temsilciler Meclisi’ni beklemeden kendi tasarısını görüşüp oylayabilir.

Senato’nun iki liderinin uzlaşmak üzere olduğu belirtilen tasarıya göre, ABD hükümetine 15 Ocak 2014 gününe kadar bütçe harcama yetkisi verilecek. 7 Şubat’a kadar yetecek kadar da borçlanma tavanı yükseltilecek. Ve Kongre’nin her iki kanadına 13 Aralık 2013 gününe kadar bütçe açığını azaltacak bir plan hazırlayacak ortak bir bütçe konferans grubu kurma zorunluluğu getiriyor.

Aslında Senato Pazartesi gecesi bu antlaşmayı ilan etmek üzereyken Temsilciler Meclisi Başkanı bütçe krizini çözmek için kendi yasa tasarılarını hazırlamak üzere olduklarını ilan edince askıya aldı.

Ancak Temsilciler Meclisi bütün Salı günü kendi tasarısını oylama safhasına getiremedi ve çok önemli bir gün daha boşa harcanmış oldu. Bu da Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Partili başkanı John Boehner’ı hedef tahtasına oturttu. Amerikan ve dünya kamuoyunun çözüm baskısı ile parti mekanizmalarında etkinlik kurmuş Çay Partili tutucu milletvekillerinin kaosu çözüm gören tavırları arasında sıkışan Boehner’in liderliği sorgulanıyor. Cumhuriyetçi ılımlı senatör ve milletvekilleri de partilerinin tavrını açıktan sorgulamaya ve eleştirmeye başladı. Arizona Senatörü John McCain, “Biz bu savaşı kaybettik. Biz elde edilmesi imkânsız şeyler istediğimiz için bu mücadeleyi haftalar önce kaybettik. Uzatmanın bir anlamı yok” derken, Washington Milletvekili Jaime Herrera Beutler, “Devlete kepenk kapattırmaktan da, borç tavanına ulaşmanın da artık olumlu bir sonucu olmayacak. Meslektaşlarımızın gerçekle yüzleşmesinin zamanıdır” açıklamasında bulundu. Obamacare’e karşı olmaya ve onu yürürlükten kaldırma mücadelesine devam edeceğini söyleyen Herrera, ancak kepenk kapatmanın ve borç tavanı krizinin ‘davalarına’ zarar verdiğini savundu.

Salı günü Harry Reid ile görüşen John Boehner’ın Çarşamba günü hızlı davranma sözü verdiği belirtildi. Çarşamba günü boyunca da bütün gözler Temsilciler Meclisi’nde olmaya devam edecek.