Dünya yazarı Şeref Oğuz, diplomalı işsizlikle ilgili yazısında Türkiye'nin üniversiteler konusunda niteliğe değil niceliğe önem verdiğin belirtti.
Oğuz, yazısında şunları belirtti:
"Her ile üniversite iyi bir şey mi? Ne de olsa üniversitesiz kent kalmıyor, öğrenciler yurdun her yerinde kendilerine eğitim kurumu bulabiliyor. Nicelikle övünme saplantımız yüzünden niteliği sorgulamayınca, üniversite kavramının da içini hızla boşaltıvermişiz.
Bugün bir kente üniversite açarken ne yapmış oluyorsun? İlim irfanı o kente taşımış mı oluyorsun? Hayır… Sadece işsizlerini saklamak için antrepolar inşa ediyor, bölge esnafına daimi müşteri, ev sahiplerine zorunlu kiracı temin etmiş oluyorsun.
Eğer yetersiz kamu yurdu kuramamışsan, fahiş kiraları ödemek için ailesinin kaynaklarını zorlayan gençler var ediyorsunuz. İyi esnafı özenle ayrı tutarak diyorum ki çoğu dar gelirli bu öğrenciler, 4 veya 5 yıl süreyle onların sırtından geçinenlerin eli kolu bağlı kurbanları haline geliyor.
Soru şudur; eğer girmek için kurslarda dirsek çürüttüğün, girdikten sonra yıllarını verip ders çalıştığın, gurbet ellerde öğrenci evlerinde kuru makarnaya talim ettiğin, kiranı denkleştirmek için ailenden para göndermesini beklediğin ve akabinde edindiğin diploma; bu kadar zahmete değdi mi?
Cevap şudur; değmedi… Zira eğitim kalitesini önemsemeyen, sadece işsizliği geciktirici mekân sağlayan üniversitelerden aldığın diploma; ailen için buruk bir gurur, senin için de CV’ne ekleyeceğim bir satırdan ibaret kalacaktır.
Zira üniversitelerimiz birer diploma fabrikası olarak çalışmakta, özgür bilimi kapıdan içeri almamakta, iyi hocaları kovup söz dinleyenleri, kayyum rektörler üzerinden; onlara emanet(!) edilen gençleri sorun çıkarmayıp uslu tutmak için gayret göstermektedir. Aldığım diploma işe yaramıyorsa, yılan yollarda geçen yalan yılları sorgulama zamanımız gelmedi mi?"
Yazının tamamı için tıklayınız