Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, "Türkiye ekonomisini istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında Türkiye'ye eşlik etmeye kararlı olduklarını" belirterek, "Devam etmekte olan 17 milyar dolarlık programımıza ek olarak, önümüzdeki üç yıl içinde Dünya Bankası Grubu Yönetim Kurulu'na 18 milyar dolarlık yeni operasyonlar hazırlamayı ve sunmayı öngörüyoruz" dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Türkiye ekonomisinin 3 yıllık yol haritası niteliğindeki Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı. Bu hafta Dünya Bankası'nın mevcut 17 milyar dolarlık desteğine ek olarak 18 milyar dolar daha desteğini harekete geçirmek üzere Türkiye hükümetiyle görüştüğü haberleri gündemde yer aldı.
TIKLAYIN - Ekonomistler OVP’yi nasıl değerlendirdi?
TIKLAYIN - Orta Vadeli Program açıklandı | Cevdet Yılmaz: Bu yıl sonu için enflasyon tahminimiz yüzde 65
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Dünya Bankası'nın Türkiye'nin ekonomik politikalarına ilişkin değerlendirmelerine, Dünya Bankası Grubu'nun Türkiye'deki faaliyetleri ve gelecek yıllar için planlarına ilişkin Anadolu Ajansı'nın (AA) sorularını yanıtladı.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez
Dünya Bankası'nın Türkiye'deki mali ve parasal tedbirleri nasıl karşıladığı sorusuna yanıt veren Lopez, "Merkez Bankası tarafından uygulanmakta olan para politikasının sıkılaştırılması, bozucu mali düzenlemelerin gevşetilmesi, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından mali açığı azaltmaya yönelik mali gelir tedbirlerinin doğru yönde atılmış adımlar olduğuna inanıyoruz. Liradaki değer kaybı nedeniyle kısa vadede enflasyonun arttığını görmek mümkün olsa da uzun vadede yüksek büyümenin sağlanması için enflasyonun düşürülmesi kilit önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı.
"Yapısal gündemin uygulanması konusunda hükümetin çabalarını desteklemeye hazırız"
OVP ile ilgili görüşleri sorulan Lopez, "OVP'nin hükümetin makroekonomik istikrar çabalarının temelini oluşturacak politikalara ilişkin geniş bir bakış açısı sunduğunu düşünüyorum. Ancak önümüzdeki haftalarda ve aylarda hükümetin açıklanan bazı tedbirleri daha spesifik hale getirmesi gerekeceğini de düşünüyorum. Dünya Bankası Grubu'nun bakış açısından ekleyebileceğim tek şey, yapısal gündemin uygulanması konusunda hükümetin çabalarını desteklemeye hazır olduğumuzdur" değerlendirmesinde bulundu.
Depremden etkilenen bölgelere destek
Dünya Bankası'nın Türkiye'de 17 milyar dolarlık yatırım programları olduğuna dair gündemde haberler sorulan Lopez, şu ayrıntıları paylaştı:
"Halihazırda, 17 milyar doların üzerinde uygulama aşamasında olan operasyonlarımız bulunmaktadır. Bunlar, Dünya Bankası'nın hükümet ile çalışan kısmı olan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası'nın (IBRD) 10,9 milyar dolar, özel sektör ile çalışan Uluslararası Finans Kurumu'nun (IFC) 4,7 milyar dolar, Dünya Bankası Grubu'nun garantiler sunan kısmı olan Multilateral Investment Guarantee Agency (MIGA) ise yaklaşık 2,3 milyar dolar taahhüdü bulunmaktadır. Programımız hem kamu hem de özel sektör faaliyetlerine ve operasyonlarına odaklanan oldukça geniş bir yelpazeye sahip olup, deprem sonrası toparlanma ve yeniden yapılanma çabalarına destek, iklim değişikliğinin azaltılması ve adaptasyon, sürdürülebilir altyapı, kadınlar, gençler ve hassas gruplar, ihracat ve istihdam yaratma, başta KOBİ'ler ve ihracat sektörü olmak üzere özel sektör için finansmana erişim ve özel sermaye mobilizasyonu konularını içermektedir"
Yaklaşık 35 milyar dolarlık mali paket
Lopez, Anadolu Ajansı'nın "Geleceğe baktığımızda, Dünya Bankası'nın Türkiye'de taahhüt etmeyi planladığı bildirilen 18 milyar dolar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Banka'dan ne bekleyebiliriz? Dünya Bankası önümüzdeki aylarda Türkiye'ye nasıl eşlik edecek?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Gerçekten de ekonomiyi istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında Türkiye'ye eşlik etmeye kararlıyız. Devam etmekte olan 17 milyar dolarlık programımıza ek olarak, önümüzdeki üç yıl içinde Dünya Bankası Grubu Yönetim Kurulu'na 18 milyar dolarlık yeni operasyonlar hazırlamayı ve sunmayı öngörüyoruz. Bu miktar hükümete doğrudan kredi verilmesini ve özel sektöre destek verilmesini kapsamaktadır. Türk özel sektörüne yönelik destek, doğrudan yatırım, garantiler ve yaklaşık 5 milyar dolarlık ticari finansmanın harekete geçirilmesi yoluyla bunun üçte ikisi kadar olabilir. Dolayısıyla, Banka Grubu İcra Direktörlerinin farklı operasyonları onaylamasına bağlı olarak, tüm finansman araçları dikkate alındığında bu, yaklaşık 35 milyar dolarlık geçici bir toplam mali paket anlamına gelmektedir. Bu paket, yönetimin makroekonomik istikrarı yeniden tesis etmek için gösterdiği güçlü kararlılığa ve daha da önemlisi attığı adımlara karşılık vermektedir. Ve bu paket, Dünya Bankası Grubu'nun özel sektör kolu aracılığıyla kaynakları harekete geçirme kabiliyetinden yararlanmaktadır. Dünya Bankası programı açısından, halihazırda aktif olduğumuz öncelikli alanlara ve özellikle de bu yaz yaşanan rekor sıcaklıkların da gösterdiği üzere çok güncel bir sorun olan iklim değişikliğine katılımımızı sürdürmeyi öngörüyoruz"