Gündem

Dündar: Her gazetecinin yolu ya Zincirlikuyu'ya ya da Silivri'ye düşecektir

Dündar, Ergenekon tutuklusu gazeteci Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun toplatılması için yapılan baskınları hakkında yazdı

26 Mart 2011 02:00

T24- Can Dündar, Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun toplatılması için yapılan baskınların ardından “Her araştırmacı gazetecinin yolu bir gün Zincirlikuyu ya da Silivri’ye düşecektir” ilkesini hatırlatarak "dışarıdaki gazeteciler için kılavuz" hazırladı.

Dündar'ın Milliyet gazetesinde yayımlanan (26 Mart 2011) yazısı şöyle:


Dışarıda kalan gazeteciler için kılavuz


İçişleri Bakanımızın tabiriyle “Amerika’dan daha özgür Türk basını”nın bir mensubusunuz ve hâlâ tutuklanmadınız mı?
Bir eziklik hissediyor olmalısınız.
“Her araştırmacı gazetecinin yolu bir gün Zincirlikuyu ya da Silivri’ye düşecektir” ilkesini bilerek sıranızı bekliyorsunuzdur.
Boş durmayın; hazırlanın!
Aşağıdaki kılavuz, 2011 Türkiye’si için, son dönemin tecrübelerinden süzülerek hazırlanmıştır:

* * *

-  Bir defa, hep aynı saatte işe gidip gelmeyin ve aynı yolu kullanmayın. Sıkça güzergâh değiştirin. Allah muhafaza!
-  En iyi korunma yöntemi, etliye sütlüye karışmamaktır. Ciddi konulara dalmayın. Börtü böcek yazın.
-  Size yeni kitabının taslağını göndermek isteyen arkadaşlarınıza, “Göz ameliyatı oldum, iyileşince inşallah” filan deyin.
-  Şunu bilin ki, cep telefonunuzu kapatmanız dinlenmenizi önlemez. Aküsünü sökmeniz de yetmez. Sohbet esnasında saat pilini de sökün. Mümkünse kalın bir şeye sarıp kaldırın.
-  Konuşmaya başlarken telefonu dinleyen birimlere küfretmeyin. Ters tepiyor.
-  Cemaat yerine “Cemo”, Fethullah yerine “Feto” dersem anlaşılmaz, yırtarım sanmayın. İmalı şeyler söylemeyin; kıllanıyorlar.
-  Ortam dinlemesine karşı yüksek sesli müzik iyiymiş. Ortamdaki müzikten daha kısık sesle konuşun.
-  Gittiğiniz yerde yan masalara dikkat edin. İlerde güvenlik kamera kayıtları, aleyhinize delil diye ortaya sürülebilir.
-  Not defterinize abuk sabuk şeyleri, hele kulağınıza gelen söylentileri filan yazmayın; mana çıkarıyorlar.
-  Kitap yazıyorsanız, sayfa kenarına hatırlatma için “Şu konuyu da ekle” gibi notlar düşmeyin; Ergenekon’un talimatı sanıyorlar.
-  “Hadi artık, bitir şu kitabı” diye sıkıştıran olursa “Hiç acelesi yok” filan deyin, yoksa seçim öncesi komplo hazırlığından gidersiniz.
-  Bilgisayarda yazdıklarınızı kaybetmemek için mutlaka 8-10 adrese yollayıp çoğaltın. Bazılarını yurtdışına çıkartın.
-  Gelen tuhaf maillere dikkat edin. Bilgisayarınıza dışardan eklenecek yabancı bir dosya, kalan yıllarınızı hapiste geçirmenize yol açabilir.
-  Hakkınızdaki cemaat yayınlarını ciddiye alın. Mesela benim için önceki hafta Zaman’da Ekrem Dumanlı “OdaTV’nin emriyle yazıyor” demeye getiren bir yazı kaleme aldı. Oda’cılarla husumetimi bilenler çok güldü. Ama Şık sorgusundan anlıyoruz ki, o cümle, savcı için ihbar yerine geçiyormuş.
-  Eviniz basılırsa ilkin kimlere haber vereceğinizi önceden listeleyin.
-  Haklarınızı ezberleyin.
-  İç çamaşırıyla yatmayın, Ahmet Şık’ın zilini çaldıklarında kapıyı açmadan giyinmesine izin vermemişler.
-  Şu ara eşinizin ameliyat durumu varsa erteleyin; sonra operasyonu engellemek için yaptınız sanabilirler.
-  Evim, bürom “temiz” diye güvenmeyin; bu sizi kurtarmaya yetmez. Baskında “yerleştirme” olmamasına dikkat edin. Mümkünse odaya kamera kurun.
-  Eşinizi ve çocuğunuzu baskında ve sonrasında ne yapacakları konusunda tembihleyin.
-  Küçük bir valizi daima hazır bulundurun.
-  Alındıktan sonra kapıdan çıkarılırken ne diyeceğinize önceden karar verin. (“Dokunan yanar”, “Faşizme geçit yok” veya “Bakmayın öyle, sıra size geliyor” vs...)
-  Son bir umutla Başbakan’ın cebine mesaj atmaya kalkışmayın, basına açıklıyor.
-  Yine de Türkiye’de gazetecilik yaptığınıza şükredin. Ya Amerika’da olsaydınız!