Dövizzedelerden Halil Özen, basın açıklamasında 2008 yılında konut kredisi çektiklerini, ABD'de çıkan finansal kriz sonrası borçların yüzde 100 arttığını ve bankaya ödedikleri aylık taksitlerin maaşlarını aştığını belirtti. Özen, "Eylül 2008'de ödememiz gereken aylık taksit bin 554 lirayken 12 Ağustos 2011'de banka bizden 3 bin 348 lira istedi. Fark bin 700 lira iki katından fazla. Eşim ve benim maaşımın tamamı 3 bin 200. Bu rakam bizden nasıl istenir? Kredilerimizin bize pazarlandığı koşullarda ödemeyi, kurların en azından bizim için belli bir oranda sabitlenmesini istiyoruz. Bizi ağlatan döviz terörü. Devletimizin bizim için fon oluşturmasını ve kredimizin sabit Türk Lirası'na çevrilmesini istiyoruz" dedi.
Dövizzede.com aracılığıyla bir araya gelen mağdurlar, Pasaport Meydanı'nda tapularının fotokopilerini yaktıktan sonra AKP İl Başkanlığı’na giderek, hükümetten yardım istedi.
“Borçlarımızın silinmesini değil, ödemeleri makul kurdan yapılandırılmasını istiyoruz” diyen Ezgi Özdoğan, dört sene boyunca yaşadıklarını şöyle anlattı:
“2008 yılında konut sahibi olmak için bütün iyi niyetimizle dövize endeksli konut kredisi kullandık. Ama, son aşamada döviz kurlarındaki artış bizleri ciddi şekilde yaraladı. Kredi kullandığımız günden bugüne aylık kredi ödemelerimiz 2 kat arttı.
2008 yılında 165.000 TL karşılığı 141.000 CHF kredi kullandık. 2008 Ağustos ayında 1.900 TL olan aylık ödememiz, 2011 Ağustos ayında aylık 4.000 TL oldu. 3 yıldır ödeme yapıyoruz. Buna rağmen 110.000 CHF olan anapara borcumuzun TL karşılığı 265.000 TL'ye ulaştı. Evi satmamız durumunda bile 3 yıldır ödeme yaptığımız evimizin borcunu kapatamadığımız gibi, kapatsak bile üstüne borçlu çıkıyoruz.”
2009 yılında döviz ve dövize endeksli kredilerin gerçek kişiler tarafından kullanılmasının yasaklandı. Ancak, öncesinde kredi alanlar için Türkiye’de özel bir uygulamaya yapılmadı. Aynı sorunla karşı karşıya gelen Macaristan hükümeti, İsviçre Frangı'ndaki artış nedeniyle konut kredilerinde İsviçre Frangı kullanan vatandaşlarının kredi ödemelerini sabitledi. Benzer bir çözümün Türkiye için de uygulanabileceğini söyleyen dövizzedeler, 15 Ağustos Pazartesi günü Ankara’da Başbakanlık Binası önünde ve Sıhhıye Parkı’nda en az üç gün, üç gece oturma ve açlık eylemi yapacaklar.
İşte Dövizzedelerin basın bildirisi:
Özellikle 2008 yılında dövize endeksli konut kredisi çekmiş, daha sonra Amerika da meydana gelen ekonomik kriz neticesinde, borçları bir anda % 110 arttığı için bankaya ödedikleri aylık taksitleri gelirlerini aşmış bu yüzden zor durumda olan, sayıları yaklaşık 30.000’i bulan JPY ve CHF mağdurlarına DÖVİZZEDE denir.
Bizler işadamı değiliz, bankacı değiliz, porföy, çapraz kur, forex bilmeyiz ve en önemlisi hırsız değiliz.
Bizler insanın en önemli haklarından biri olan barınma hakkını emeğiyle kazanmaya çalışan emekliyiz, memuruz, öğretmeniz mühendisiz, işçiyiz.
Tek suçumuz bankalara, hükümetimize, merkez bankamıza maliye bakanımıza, başbakanımıza ve ülkemizdeki istikrar ortamına güvenmektir.
Bizler neden dövize endeksli kredi çektik :
Bizler TL ile kredi çekmeyi deneyen ancak gerek gelirimiz yüzünden gerekse öne sürülen inanılmaz şartlar yüzünden TL ile kredi çekemeyen vatandaşlarız.
Kendi evimizin sahibi olma hayalimizle bankanın önerisi ve kolaylaştırıcı faaliyetleri sonucu, dövize endeksli kredi çekmeye karar verdik. Yani aslında başka seçeneğiz yoktu.
Mağduriyetimizin boyutunu size bir örnekle açıklamak istiyoruz :
Eylül 2008 ile bugüne bakıldığında mağduriyetin boyutu apaçık ortadadır : JPY : % 122 CHF : % 127
01 Eylül 2008 ödediğimiz miktar 1.554 TL
12 Ağustos 2011 bizden bankaların ödememizi istediği 3.348 TL
Fark : 1700 TL ilk taksidimizin iki katından fazla
Şimdi sorarım size; ben ve eşim öğretmen, maaşlarımızın toplamı 3200 TL bu rakamı biz nasıl ödeyebileceğiz. Bu bir soygundur, bu bir tefeciliktir. Yetkilileri, Savcıları, hükümeti görevlerini yapmaya, biz mağdur vatandaşlarına sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Bizler ne istemiyoruz:
1- Hükümetimizden borçlarımızın silinmesini istemiyoruz.
2- Bankaların borçlarımızı silmesini istemiyoruz.
3- Bankaların bizi sömürmelerini istemiyoruz.
4- Bankalara taksit ödeyeceğiz diye çocuklarımızın yemeğinden almak istemiyoruz.
5- Eş dosttan borç almak, her gün kur takip etmek istemiyoruz
6- Bizler borçlarımızdan dolayı evlerimizi kaybetmek istemiyoruz.
7- Kurların yükselmesini istemiyoruz.
Bizler ne istiyoruz:
1- Kredilerimizin bize pazarlandığı koşullarla ödemeyi istiyoruz
2- Kurların en azında bizim için belli bir oranda sabitlenmesini istiyoruz.
3- Çocuklarımıza harçlık verebilmeyi istiyoruz
4- Evimizde huzurlu oturmayı eşin dostun yüzüne bakabilmeyi istiyoruz.
5- Hükümetimizden, başbakanımızdan yardım istiyoruz
Çözüm nasıl olmalı :
Geçmiş yıllardaki JPY ve CHF hareketleri incelendiğinde öngörülebilir artış oranı % ±15/20 oranlarındadır. Biz bu oranın bizim aleyhimize %25-30 oranında arttığı varsayılarak bir ara kur belirlenmesini ve bu orandan TL’ye, sabit ödemeli bir krediye çevrilmesini, aradaki farkın bankalara görev zararı yazılarak devlet tarafından desteklenmesini veya devletimizin bizler için fon oluşturarak kredimizin sabit TL’ye çevrilmesini istiyoruz.