Doç. Dr. Murat Batı*
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı tüm ulusal kanallarda canlı olarak asgari ücretle alakalı "müjdeyi" verdi. Söylediği dört şey vardı;
- Asgari ücret aylık net 4.253 TL olacak.
- Asgari ücret gelir vergisinden "muaf" olacak.
- Asgari ücretten damga vergisi alınmayacak.
- Ailevi duruma göre asgari ücret artabilecek.
Bunlardan ilki, net asgari ücretin 4.253 TL olması demek brüt asgari ücretin 5.004 TL olması demektir. Bunun anlamı bu tutardan sadece SGK işçi payı (yüzde14) ve işsizlik sigortası işçi payı (yüzde 1) kesildikten sonra kalan tutarın net olarak işçiye ödeneceğidir.
Asgari ücretin gelir vergisinden istisna edilmesi
İkincisi, asgari ücretin gelir vergisinden "muaf" tutulmasıdır. Vergi tekniği açısından bu düzenleme bir "muafiyet" değil "istisna" işlemidir. Buradan düzelteyim.
Bu düzenleme uyarınca asgari ücretli gelir vergisine tabi tutulmayacaktır. Bunun yaratacağı iki temel sorun var. 5.004 TL asgari ücretin üstünde gelir elde eden biri ne yapacak? Örneğin brüt maaşı asgari ücretin üzerinde, mesela 5.200 TL olan biri gelir ve damga vergisi ödeyecek mi? Eğer normal oranlarda bu vergileri öderse net maaşı 4.103 TL olur. Yani brüt maaşı asgari ücretin üzerinde olan kişinin net maaşı net asgari ücretin 150 TL altına düşer. Brüt maaşı 200 TL eksik, asgari ücret düzeyinde olsaydı eline 150 TL fazla geçer.
Bu çok ciddi bir başka sorun doğurur. Kuvvetle muhtemel işverenler çalışanların büyük bir kısmını asgari ücretli göstererek bu avantajdan yararlanmak isteyeceklerdir. Asgari ücret üstü ödemeyi elden vererek gerçekte yüksek maaş alan çalışanların SGK primleri ve dolayısıyla emeklilik gibi gelecekte elde edecekleri haklar düşer. Üstelik ciddi bir gelir vergisi kaybına da yol açar.
Bu sorunlardan kaçınmak için tüm çalışanların asgari ücrete kadar olan gelirine istisna avantajları uygulanmalıdır. Önümüzdeki günlerde bu yönde bir düzenleme yapılması kaçınılmazdır. Bu tür bir düzenleme ise çalışanlardan elde edilen gelir vergilerinin azalma anlamına gelecektir, bütçeye ek yük oluşturacaktır.
AGİ ne olacak?
Bir diğer sorun ise Asgari Geçim İndirimi (AGİ) konusundaki belirsizliktir. Bildiğiniz üzere asgari geçim indirimi çalışanın ücretinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilerek ödenir. Gelir vergisi yoksa AGİ de yoktur. Bu kapsamda gelir vergisinin istisna edilmesi sonucunda AGİ de hesaplanmayacaktır. Cumhurbaşkanı konuşmasında asgari ücretin "ailevi duruma göre değişeceği" gibi bir ifade kullandı. Ancak bu ifade ile AGİ her koşulda ödenecek anlamı çıkmamalıdır. Şu anki vergi mevzuatımızda bu şekilde bir düzenleme yoktur. Bu nedenle asgari ücretin gelir vergisi dışında kalması sonucunda şu anki düzenlemelerle AGİ ödemesi yapmak mümkün değildir.
Vergi yasalarında yapılacak bir değişiklik anayasanın 73’üncü maddesi uyarınca ancak kanunla yapılabileceğini burada belirteyim. Bu nedenle kanunilik ilkesi gereği bu şekilde bir düzenleme yapılmadığı sürece asgari ücretli AGİ alamaz.
Ancak kulislerde haftaya bir torba yasa düzenlemesi yapılacağı ve bu konun da torbada bulunacağı konuşuluyor.
Buna göre SGK payı ve işsizlik fonu kesildikten sonra net olarak ödenecek tutar 4.253 TL olacak; şayet gelir vergisi ve damga vergisi dışında tutulmamış olsaydı net asgari ücret 3.695 TL olarak açıklanacaktı. 3.695 TL net asgari ücret açıklansaydı 3 çocuklu bir asgari ücretli zaten 4.224 TL alacaktı zaten. Yani birden fazla çocuğu olanlar için pek değişen bir şey yok anlayacağınız.
"Diğer ücretliler"in durumu
Gelir Vergisi Kanunu’nun 64’üncü maddesinde düzenlenen diğer ücretlilerden, basit usul mükellefinin yanında çalışanlar dahil olmak üzere, maaş alırken gelir vergisi kesintisi yapılmaz ve bunlar kendi gelirlerini sonraki yılın şubat ayında vergi karnesi ile beyan ederek vergi öderler. Vergilerini ise brüt asgari ücret üzerinden öderler. Peki bu kişiler normal asgari ücretli kabul edilecekler mi? Bu sorunun da yanıtı şu an yok maalesef. Bu kişilerin durumu hakkında da yeni bir düzenleme yapılması gerekmektedir.
Asgari ücretlinin yıllık 5 günlük kaybı
Açıklanan net 4.253 TL, brüt 5.004 TL tutar aslında SGK matrahıdır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86 ve 88’inci maddeleri uyarınca her ay 30 gün prim ödenir. Bir yılda 12 ay olduğuna göre 4.253x12 ay=51.036 TL yıllık ödenecek tutar olacaktır. Ama bu tutar 360 günlük ödenecek tutardır. Oysa bir yıl 365 gündür. Yani günlük 141,8 TL, 5 gün kayıp varsa (141,8x5) 709 TL eksik ücret alacak demektir.
Umuyorum ki bu konu da torba yasaya eklenerek çalışanların bu mağduriyeti giderilir.
*Doç. Dr. Murat BATI, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölüm Başkanı, murat.bati@omu.edu.tr