Dünya

Doğu Akdeniz’de sular durulmuyor

Doğu Akdeniz havzasındaki doğalgazın çıkarılması konusunda Güney Kıbrıs ve Türkiye hattında yaşanan gerilim tırmanıyor.

15 Kasım 2014 13:00


Kıbrıs sorunu yüzünden AB’ye üyelik müzakerelerinde yol alamayan Türkiye, aynı sorunun bu kez Doğu Akdeniz sularına taşınmasıyla kendisini büyük bir doğalgaz geriliminin içinde buldu. Yunanistan ve Mısır’la birlikte Doğu Akdeniz havzasındaki doğalgazın çıkarılması konusunda anlaşan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin “Türkiye bu havzada doğalgaz arayamaz” tezine Avrupa Parlamentosu’nun da destek vermesi dikkatleri bir kez daha Ankara’ya çevirdi. Ankara, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ‘illegal’ hiçbir uygulamasının sözkonusu olmadığı görüşünde ısrar ederken, tüm Avrupa kurumlarının Kıbrıs sorunu çerçevesindeki gelişmeleri ‘aklı selim’ bir şekilde yeniden gözden geçirmesini istiyor.

Doğu Akdeniz’deki doğalgaz geriliminde Türkiye mi, yoksa Kıbrıs Rum Yönetimi mi haklı? Avrupa Parlamentosu neden Kıbrıs Rum Yönetimi’nden yana oldu?

Türkiye’nin önde gelen enerji uzmanlarından Necdet Pamir, Doğu Akdeniz’de yaşananları Deutsche Welle’ye değerlendirirken, yaşanan doğalgaz geriliminin asıl kaynağının Avrupa Birliği olduğunu söylüyor. “Avrupa Birliği, uluslararası hukuku hiçe sayarak Güney Kıbrıs’ı tüm adayı temsil eden bir devlet saydı ve kendisine üye yaptı. Şimdi de Güney Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama, çıkarma hakkının sadece kendisinde olduğunu düşünüyor” diyen Pamir, ama bu hakka uluslararası hukuka göre Kuzey Kıbrıs’ın ve Türkiye’nin de sahip olduğunu hatırlatıyor. Pamir, “Hata ve hukuk başkadır” derken, Türkiye’nin doğalgaz arama çalışmalarını da öyle Güney Kıbrıs’ın iddia ettiği şekilde ‘kendi hakkı olmayan bölgelerde’ yapmadığını söylüyor.

Pamir, Doğu Akdeniz’deki krizin büyümesinde ise Türkiye’nin izlediği dış politikanın etkisi olduğunu dile getiriyor. “Burada bir siyasi hatalar zinciri sözkonusu” diyen Pamir, son olarak Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki doğalgazı çıkarmak için stratejik bir ortaklık anlaşması yaptığına dikkat çekiyor. Mısır’ın bile Türkiye’nin izlediği ‘dış politika’dan rahatsız olup, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la ortaklığını güçlendirdiğini anlatan Pamir, “Türkiye, bölgesinde ne yazık ki barışçıl ilişkiler geliştiremedi. Aynı durum Avrupa Birliği ülkeleri ile kurulan siyasi diyaloglara da yansıdı. Uluslararası politikada Türkiye’nin nasıl bir değerli yalnızlık içinde görüldüğü artık ortaya çıktı. Türkiye’ye antipatiyle yaklaşan ülkeler, birbirleriyle ittifak kurup ortak hareket ediyorlar. Doğu Akdeniz’de de böyle bir durum sözkonusu” diyor.

'Umutlar suya düştü'

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen de, doğalgaz sorununun Türkiye ile AB arasındaki Kıbrıs sorununun en açık göstergesi olduğunu düşünüyor. Ülgen, bu durumu Deutsche Welle’ye açıklarken şöyle konuşuyor:

“Doğalgaz meselesi, Kıbrıs sorununun çözüleceği konusunda başlangıçta ciddi bir umut ışığı olmuştu. Rumlar, doğalgazı Avrupa pazarına sunabilmek için boru hattı yapacaklar ve bu hattı da önce Türkiye’ye ulaştıracaklardı. İşte böylesi bir hesabın, Kıbrıs sorununu hızlandıracağı düşünülmüştü. Oysa ki tam tersi oldu. Daha fazla gerilime neden oldu, bir anlaşmazlık olarak ortaya çıktı. Şimdi Kıbrıs Rum Yönetimi, doğalgaz konusunda tüm hakkın kendilerinde olduğunu savunuyor. Kuzey Kıbrıs’ı tanıyan Türkiye ise Rum Yönetimi’ne misilleme gibi görülse de haklı bir şekilde Doğu Akdeniz’de doğalgaz bulup çıkarmaktan vazgeçmiyor.”

Ülgen, doğalgaz konusunda Yunanistan ve Mısır’la işbirliğine gitse de, Türkiye’yle ayrı düşen Rum Yönetimi’nin pek de başarılı olamayacağını öngörüyor. Türkiye’yle işbirliği olmadan Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa’ya taşınmasının çok maliyetli olacağını anlatan Ülgen, tarafların bir şekilde siyasi anlaşma sağlaması gerektiğine vurgu yapıyor. Ülgen “Aksi durumda kimse kazanç elde edemez. Aslında bunu tüm taraflar biliyor ancak siyasi gerilimlerle pek de gerekli olmayan polemikler üretiliyor” diyor.

'Gerçekler çarpıtılıyor'

Kıbrıs Rum Yönetimi Doğu Akdeniz’de doğalgaz faaliyetlerini yoğunlaştırınca Türkiye, bölgeye savaş gemilerinin refakat ettiği araştırma gemisi göndermişti. Rum Yönetimi, savaş gemilerini bahane ederek Kıbrıs sorunu için yürütülen müzakarelerden de çekilmişti. Türkiye’nin tavrını ‘provokatif’ olarak nitelendiren Avrupa Parlamentosu da, Türkiye’ye “Gemilerinizi bölgeden çekin” çağrısı yaptı.

Güney Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan ittifakı bir yana, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz gerilimi konusunda Rum Yönetimi’nden yana tavır alan Avrupa Parlamentosu’nun da ‘gerçekleri çarpıttığını’ düşünen Ankara, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan her hakkını kullanarak Doğu Akdeniz’den çekilmeyeceği konusunda kararlı görünüyor. Türk diplomatik kaynaklar “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye, Doğu Akdeniz’de illegal hiçbir şey yapmamaktadır. Hukuksuzluk varsa o da Güney Kıbrıs’ta ve Avrupa Birliği’nde aranmalıdır” diyor.

Rumlar yıllardır çalışıyor

Rum Yönetimi, Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini uluslararası petrol şirketleriyle anlaşarak yıllar önce başlattı ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ‘tanınmış’ bir devlet olmadığından bu faaliyetler için KKTC’den izin almadı. Devreye giren Türkiye, KKTC’nin ve Türkiye’nin de Rum Yönetimi’nin arama yaptığı yerlerde çalışma hakkı olduğunu savundu ve Rum Yönetimi’nin uluslararası anlaşmalarını tanımadı. 2011’de 147 milyar metreküp doğalgaz potansiyeli keşfeden Rum Yönetimi, bu doğalgazın birlikte çıkarılıp değerlendirilmesi konusunda KKTC ile anlaşamadı. Uluslararası uzmanlar, taraflar arasında ‘siyasi kriz’ olduğundan ekonomik anlaşmanın da yapılamadığından yakınıyor.

Uluslararası Deniz Hukuku, kıyıdaş her ülkenin kıyılarından 200 deniz mili açığı kadar olan bölgede hükümranlık hakkına sahip olduğunu ancak bu bölgede kendi başına çalışma yapabileceğini söylüyor. Rum Yönetimi, Mısır ve İsrail’le yaptığı görüşmelerde kendi hükümranlık sahasını belirledi. Ancak, Türkiye ile böylesi anlaşmalar yapamıyor. Çünkü Türkiye; Rum Yönetimi’ni tanımıyor. Kıbrıs adasının tamamını temsil ederek AB üyesi olan Güney Kıbrıs ise Türkiye’nin karşı çıkışlarının uluslararası hukuka uygun olmadığını, AB tarafından tanınmış bir ülke olan Güney Kıbrıs’ın doğalgaz konusunda Türkiye ile anlaşmak zorunda olmadığına dikkat çekiyor.