Gündem

Diyarbakır'daki işsiz kalan gazeteciler bundan sonra ne yapacak?

Diyarbakır'da 100'den fazla gazeteci işsiz kaldı

07 Ekim 2016 12:12

Son kapatılan TV ve radyoların Diyarbakır'daki çalışanları, kapatma kararına tepki gösterirken bundan sonra da gazeteciliği sürdürmeye çalışacaklarını söyledi.

Geçen hafta Kanun Hükmünde Kararname ile yayınları durdurulan 12 televizyon ve 11 radyodan Zarok TV, Azadi TV, Jiyan TV'nin merkezleri Diyarbakır'da bulunuyor.

Zarok TV'de 50, Jiyan TV'de 19, Azadi TV'de 30, İMC TV ve Van TV Diyarbakır temsilciliklerinde ise 10 gazeteci çalışıyordu.

Bu son kapatmalarla sadece Diyarbakır'da yüzün üzerinde gazeteci ve basın çalışanı işsiz kalmış oldu.

Yeni kapatılan yayın organlarının işsiz kalan çalışanları bundan sonra ne yapacakları konusunda kaygılı.

100'ü aşkın çalışanı olan İMC TV'nin İstanbul merkez bürosu mühürlenerek kapatıldı. Diyarbakır bürosu ise destek ziyaretine gelenlere açık. Sekiz çalışanından beşi, ziyarete gelen meslektaşlarını karşılıyorlar.

Özgür Gazeteciler Cemiyeti'nden gazeteciler moral ziyaretinde. Bundan sonra neler yapılabileceğini tartışıyorlar. Kentteki diğer gazeteci cemiyetinin güçlü bir destek vermediğinden şikâyetçiler.

O sırada İMC TV'nin mallarının TRT'ye aktarıldığı haberi geliyor. Bu gelişme çalışanların kapatılma kararının iptali beklentisini ve televizyonun yeniden yayına başlaması ümidini yok ediyor. Moraller bozuluyor. Ortama büyük bir sessizlik hakim oluyor.

6 yıllık gazeteci Kadriye Devir Uçar iki yıldır İMC TV'nin Diyarbakır muhabirliğini yapıyordu. Bir anda işsiz kalan Uçar gibi eşi İrfan Uçar'ın çalıştığı Azadi TV de kapatıldı.

"İkimiz de işsiz kaldık. Şu an ne yapacağımı bilemiyorum ama çok ağır ekonomik sıkıntı yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Bir süre böyle devam edecek görünüyor. Sadece biz değil bizim gibi yüzlerce gazeteci işsiz artık. Birçoğumuz kredilerle ev aldık, borçlandık. Çok zorlanacağız. Görünen o ki hepimizi açlıkla terbiye etmek istiyorlar" diyor Kadriye Uçar.

Kadriye, 'hem ana muhalefet partisi CHP'ye, gazetecilere, meslek örgütlerine, sendikalara, bütün topluma görev düştüğünü, bu haksızlıklara dur diyebilmek gerektiğini' söylüyor.

'İMC TV'nin Türkiye'deki dezavantajlı tüm kesimlerin sesini duyurabildiği bir mecra olduğunu' savunan Kadriye Uçar, 'son bir yılda yaşanan çatışmalı süreçte gerçekleri aktarmaktan taviz vermediklerini' belirtiyor ve ekliyor:

"Bu yüzden bize alan daraltıldı, üzerimizde baskı çoktu. Baskılar hiç durmadı. Türksat'tan indirilmesine rağmen izleyicisi İMC TV'nin peşini bırakmadı. Kanal kapatılma tehdidi altındaydı ancak kapılarına mühür vurulup bir anda işsiz kalmayı beklemiyorduk. Çalışabileceğimiz tüm kanallar da kapatıldı. Gazetecilik dışında bir iş bilmiyorum. İşimi seviyorum, gazetecilik ilkelerinden taviz vermeden işimi yapmak istiyorum. Bu yüzden de ana akım medyada çalışamayız, ilkelerimizden taviz vererek çalışmak istemiyoruz.

"Bütün bu yaşananlar hukuksuzluk ancak bu, sonsuza kadar devam etmeyecektir. Biz gazetecilik yaptığımız için cezalandırılıyoruz. Süreç nereye kadar uzayacak, bilemiyorum. Ama ben mesleğim dışında başka bir iş düşünemiyorum."

İMC TV'nin bir diğer muhabiri Bekir Güneş de Uçar gibi genç bir gazeteci. 5 yıldır gazetecilik yapan Güneş, 2 yıldır İMC TV'de.

"Şu an kendimizi sudan çıkmış balık gibi hissediyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz. İki gündür boş oturuyoruz, boş oturmak çok yorucuymuş meğer. Bir şeyler yapmamız gerekiyor" diyor.

"İMC sadece çalıştığı kurum değil en çok izlediğim televizyondu" diyen Bekir, bölgede televizyonlarına büyük bir ilginin olduğunu anlatıyor.

 

Daha önce de işsiz kaldığını ama tek başına Van'da bir gazete çıkardığını, gerekirse yine bir gazete çıkarıp çalışacağını söylüyor. Kendisinden ziyade ev geçindiren, karı koca işsiz kalan arkadaşlarına üzülüyor:

"Gazeteciliği sürdürmeye ısrarlıyız ama ekonomik sorun baş gösterince insanlar ne yapacak? Hadi ben gider gazetemi yeniden çıkarır hayatımı idame etmeye çalışırım ama yüzlerce arkadaşımızın böyle bir şansı da yok.

"Vanlıyım orada en çok bu kanal izlenirdi. Van'da bir kahveci vardı, İMC'yi o kadar çok seviyordu, öyle ki İMC çalışanlarının çay parası burada geçmez diyordu. Bu insanların İMC'yi sevmesinin tek nedeni vardı, gerçek ve doğru bilgi en hızlı şekilde orada yayınlanıyordu. Bu haksızlık sadece bize değil, kanalımızın yüz binlerce izleyicisine de yapılmıştır."

Güneş şöyle devam ediyor:

"Açığa alınan binlerce öğretmen, belediyelere atanan kayyumlar, devam eden operasyonlar, Fırat Kalkanı gibi birçok sıcak gelişme hayatımızı etkiliyorken, ekonomik sıkıntılara rağmen gazetecilerin evde oturacağını düşünmüyorum. En çok sahada olup haber yapmamız gereken dönemdeyiz."

İnsanların sosyal medyada kendilerinden haber beklediğini belirten Bekir Güneş, gazeteciliğin bu mecrada sürdüreceğini söylüyor.

Ancak basın kartları iptal edildiği için rahat çalışamayacaklarını, güvenlik sorunu yaşayabileceklerine dikkat çekiyor.

'Basın örgütlerinin pasif davrandığını, onları yalnız bıraktıklarını da' savunuyor, gazetecilik meslek örgütlerine kırgın olduğunu dile getiriyor:

"Bundan sonra hak ihlallerini hangi yayın organları, hangi medya kuruluşları halka duyuracak bilemiyorum. Basın örgütleri ve medya kuruluşları 23 TV ve radyonun kapatılmasına duyarsız kaldı. İşsiz kalan gazeteci örgütlü değildir. Sendika ve cemiyetler işsiz kalan gazeteciler adına çalışma yapmalı. Şu ana kadar çok yalnız bırakıldık."

İMC TV'ye destek ziyaretine gelenler arasında kapatılan Van TV'nin Diyarbakır çalışanları Hülya Emeç ve Fuat Yaşar de var.

Van TV'nin 45 çalışanıyla birlikte onlar da işsiz kaldı.

Emeç de bundan sonra ne yapacağını bilmediğini söylüyor.

Kirada oturduğunu, bir süre sonra ekonomik olarak büyük sıkıntı yaşayacağını ifade eden genç gazeteci, "Ekonomik yönden ne yaparım bilmiyorum. Yaşamak için çalışmak gerek. Basın ilkelerine göre hareket eden bir kuruluşta çalışmak istiyorum. Bu yüzden de ana akım medyada çalışmak istemiyorum, belki gider tezgâhtarlık yaparım, simit satarım, olmadı Van'da yaşayan ailemin yanına giderim."

Beş yıldır gazetecilik yapan Emeç, 'Türkiye'de tek sesli yayın politikasına karşı çıktıkları için bu kanalların kapatıldığını' savunuyor ve "Mücadeleye devam edeceğiz, gerekirse cep telefonlarımızla haber yaparız" diyor.

Fuat Yaşar, mesleğe 5 yıl önce başlayan bir gazeteci.

"Mesleğe İMC TV'yle başladım, Van TV'de devam ediyordum, ama her ikisi de kapatıldı. Üzüntüm herkesin iki katı" diyor.

Yaşar, kapatılan TV ve radyolarda yüzlerce kişinin işsiz bırakılarak haklarının gasp edildiğini söylüyor.

Yaşar, "Biz gazeteciliği yanlış yaptığımız için kapatılmadık, eğer öyle olsaydı RTÜK kapatırdı. Örgüt propagandası yaptınız diyorlar. Biz propaganda değil haber yaptık. Kapatma kararı da siyasi" diyor.

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yetkilileri, kanalların yayınlarının durdurulması kararının Başbakanlık tarafından, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alındığını söylemişti.

KHK kapsamındaki kararın gerekçesinin, "bu kuruluşların, milli güvenliği tehdit eden yapı, oluşum ve gruplar ile terör örgütlerine aidiyeti bulunması" olduğu belirtiliyor.

İMC TV Ankara muhabiri Nergis Demirkaya, 1 Ekim'deki TBMM'nin açılış resepsiyonunda, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a TV ve radyoların kapatılmasıyla ilgili olası gelişmeleri sorması üzerine, Kurtulmuş'un RTÜK'ten gelecek bir rapor doğrultusunda yeni bir değerlendirme yapabileceklerini söylediğini belirtmişti.

Demirkaya şunları söylemişti:

"Sadece bize dönük, benim sorum üzerine yaptığı açıklamalar var. Kararnameye dayanılarak alınan kararın öncelikle kesin olduğunu, bu kararı bazı genel kanallarla ilgili gelen raporlar doğrultusunda alındığını ve kesin olduğunu söyledi. Kararın değişmesi için RTÜK'ün bu kanallarla ilgili bir rapor hazırlaması gerekiyor. 'Biz o raporu da talep ettik' dedi. 'O rapor doğrultusunda yeni bir değerlendirme olabilir' dedi. O rapor hazırlanıp başbakanlığa iletilecek."