Gündem

Diyanet’in “kur korumalı TL” çıkmazı: Faizli mevduat hesaplarına yatırım yapmak caiz görülmemektedir ancak…

01 Ocak 2022 09:00

Din İşleri Yüksek Kurulu, “Kur korumalı TL vadeli mevduat hesabına para yatırmanın, buradan gelecek fazlalıkları kullanmanın dini hükmü nedir?” sorusuna "Faizli mevduat hesaplarına yatırım yapmak ve vadeli döviz satışında bulunmak kurulumuzca caiz görülmemektedir” dedi. Devlet tarafından karşılanacak kısım hakkında ise “Ancak içerisinde faiz unsuru bulunmayan herhangi bir uygulamaya devletin kendiliğinden belli oranlarda yaptığı mali katkı alınabilir” ifadeleri kullanıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın (MB) faiz indirmesine ilişkin kasım ayındaki “Nass ortada. Nass orada olduğuna göre sana bana ne oluyor? Olaya buradan bakacağız ve adımımızı ona göre atacağız” açıklamasının ardından 19 Aralık’ta da “Neymiş efendim, faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak ‘nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” demişti. Erdoğan, Türk Lirası’nın yüksek değer kaybının önlenmesine ilişkin tedbirler kapsamında kur korumalı TL vadeli mevduat sistemini duyurmuştu.

Diyanet’in telefonla fetva hizmeti verdiği ALO 190 Fetva Hattı üzerinden sistemin açıklanmasından kısa bir süre sonra verilen fetvada ise normal vadeli mevduat hesaba ilişkin fetva anımsatılarak “Aynı fetva geçerli. Dinen aynı hükümlere sahip. Vadeli mevduatta da faiz geçerli, kur korumalıda da. Sonuçta banka fazlalık veriyor, yani faiz tahakkuk ediyor. Bu yüzden sakıncalı, haram” denilmişti.

Ziraat Katılım Danışma Komitesi ise verdiği icazet belgesi ile katılım bankalarının açtığı kur korumalı TL katılım hesaplarının İslam’a uygun olduğunu duyurmuştu.

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre, ALO 190 Fetva Hattı üzerinden verilen fetvanın aksine “haram” nitelendirmesi yapılmayan yanıtta, “Kurulumuzun faizle ilgili kararları ve duruşu bellidir. Faizli mevduat hesaplarına yatırım yapmak ve vadeli döviz satışında bulunmak kurulumuzca caiz görülmemektedir” denildi. Sistemde, devlet tarafından karşılanması öngörülen kısma ilişkin ise “Ancak içerisinde faiz unsuru bulunmayan herhangi bir uygulamaya devletin kendiliğinden belli oranlarda yaptığı mali katkı alınabilir” ifadeleri kullanıldı.