HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, Türkiye’deki Suriyeliler konusunda köşe yazarlarının tehlikeli sularda yüzdüğünü söyledi. "Göçmenlere karşı dışlayıcı bir nefret söylemi anaaakım Türk medyasında da artmaya başladı" diyen Alçı, "Solingen faciası yaşanabilir" uyarısında bulundu.
İstanbul'da yeni yılın uğrak adreslerinden biri olan Taksim Meydanı'ndaki kutlamalar sırasında Suriyeli bir grup tarafından Özgür Suriye Ordusu bayrağı açılmıştı. Taksim Meydanı'ndaki görüntüler birçok kesim tarafından tartışılmaya başlanmış, ırkçılığa varan yorumlar yapılmıştı.
Alçı'nın "Suriyeliler konusunda tehlikeli sularda yüzüyorsunuz" başlığıyla (4 Ocak 2019)yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Salı günü belim beni yeniden yokladı. O nedenle çarşamba günkü yazımı yazamadım ancak birkaç gündür izlediğim kadarıyla köşe yazarlarının önemli bir kısmı Türkiye’deki Suriyeliler konusunda çok tehlikeli sularda yüzüyor.
Göçmenlere karşı dışlayıcı bir nefret söylemi anaaakım Türk medyasında da artmaya başladı. Sosyal medyada zaten "Suriyeliler defolsun" gibi korkunç ırkçı söylemler çok yaygın.
Solingen gibi facialar olursa çok üzülürüz
Bu çok hassas ve patlamaya hazır bomba gibi olan konuda eğer anaaakım medya, sosyal medya popülizminin tuzağına düşerse yarın Solingen faciası benzeri hiç istenmeyen olaylar meydana gelebilir. Türkiye, son derece onurlu bir tutum aldığı mülteciler konusunda tam da bu tutumun aksi bir şekilde tüm dünyaya rezil olacak duruma gelirse hepimiz çok üzülürüz. Bunda da medya figürlerinin önemli rolü olduğu kayıtlara geçer. Herkes geleceği düşünerek davranmalı. O yüzden "Dikkat! Dikkat! Dikkat!" diyerek herkese seslenmek istiyorum.
Dünyanın her yerinde siyasetçiler göçmen düşmanlığı üzerinden siyasi rant elde etmek isteyebiliyor. Türkiye’de de özellikle CHP ve İYİ Parti çevresinde göçmen düşmanlığı yapılıyor. MHP’nin de siyasi ideolojisi gereği göçmen düşmanlığı yapması beklenebilir ama özellikle Devlet Bahçeli bu konuda sağduyulu ve dengeli davranarak yatıştırıcı bir işlev görmeye gayret etti şu ana kadar.
"Aydın" kimliğinin bir sorumluluğu var
Bu konuda kamusal aydın vasfı taşıyanların çok daha dikkatli olması şart. Bu kimliğin ciddi bir sorumluluğu vardır. Batı medyasında da marjinaller dışında hiç kimse anaakım içinde mültecilere dışlayıcı söylemde bulunamaz. Hatta marjinal medyada bile olsa aleni ırkçı söylemler yargı eliyle cezalandırılır.
Türkiye’ye göç etmiş Suriyeliler artık bu ülkenin gerçeği. Özellikle burada doğan çocuklar zaten direkt Türkiyeli. Suriyelilerin çok büyük çoğunluğu bu ülkede kalacak ve bu ülkenin yurttaşı olacak. Aynı şey Afgan ve Özbek göçmenler için de geçerli. Hemen hepsi zaman içinde Türkçe öğrenecek ve aynı Almanya’daki Türkler gibi Türkiye’nin toplumsal hayatının önemli bir parçası olacaklar. Türk edebiyatında bir göçmen yazarlar kuşağı olacak. Gettolaşma değil sosyal entegrasyon olması için hepimizin gayret etmesi gerekir. Aynı şekilde sanatçıların da duyarlı olması ve özgürlükçü söylemleri eserlerine yedirmesi şart.
Bozkır dizisi olumlu örnek
Bu konuda olumlu bir örnek, Blu TV'deki "Bozkır" dizisi. Polisiye bir dizi olan Bozkır’da bir taşra şehrinde cinayet işleniyor ve halkın önemli kısmı Suriyelileri suçluyor. Hatta bir kişi Suriyeli masum bir göçmeni öldürüyor. Oysa Suriyelilerle konunun ilgisi yok. Dizideki genç polis karakteri, "Bağda, bahçede ucuza çalıştırmaya gelince bu insanları sömürüyorsunuz ama işinize gelmeyince hemen suçluyorsunuz" diyor. Diziyi yapanlar gerçekten duyarlı ve sorumlu tutum almış. Popülist değil insancıl yaklaşım budur. Tebrik ediyorum…