Gündem

Dışişleri’nde siyasi atama tartışması

İstisnai atamaların Bağış ile sınırlı olmayabileceği belirtiliyor

22 Ağustos 2019 13:26

Gülsen Solaker
Ankara

AB eski bakanı Egemen Bağış’ın Prag büyükelçisi olarak atanabilmesi için agreman istenmesi Dışişleri’ne yapılan siyasi atamaları yeniden gündeme getirdi. İstisnai atamaların Bağış ile sınırlı olmayabileceği belirtiliyor.

Daha önce AB Bakanlığı görevi yapan Egemen Bağış’ın Türkiye'nin Prag büyükelçisi olarak atanması için agreman yani atama için uygunluk araştırması istenmesi, Dışişleri Bakanlığı'na yapılan siyasi atamalar konusunu yeniden gündeme getirdi. Son dönemde Dışişleri'ne dışardan istisnai büyükelçi atamalarının arttığı ve kariyer diplomatların arka plana itildiği yönündeki tartışmalar alevleniyor.

Egemen Bağış, AKP ile Gülen yapılanması arasında kırılma noktalarından biri olarak kabul edilen 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk iddiaları soruşturmaları nedeniyle bakanlık görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bağış, 2015’deki genel seçimlerde milletvekili adayı olmayarak aktif siyasette bir süre yer almamıştı.

Son olarak İstanbul’da Süryani kilisesinin temel atma törenine Erdoğan ile birlikte katılan Bağış için Çekya'dan büyükelçilik için agreman istendi. Dışişleri kaynakları DW Türkçe'ye bu atamanın bir süredir konuşulan bir konu olduğunu söyleyerek, Bağış’ın Prag büyükelçisi olarak atanmasının planlandığını doğruladı.

Türkiye şu anda dünyadaki 243 noktada çeşitli düzeylerde temsil ediliyor. Türkiye’nin yurtdışındaki büyükelçilerinin yaklaşık yüzde 10'unun istisnai atamalarla yapıldığı tahmin ediliyor. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı, emekli Büyükelçi Ahmet Erozan Twitter hesabından yaptığı açıklamada istisnai büyükelçilerin sayısının 15’i geçtiğini kaydetti.

Kim nereye atandı?

Son yıllarda yayımlanan farklı kararnamelerle; 1999’da Fazilet Partisi'nden milletvekili seçilen Merve Kavakçı Malezya'ya, AKP eski milletvekili Murat Mercan Tokyo'ya, AKP eski milletvekili Abdülkadir Emin Önen Pekin'e, AKP eski milletvekili Tülin Erkal Kara Üsküp'e, AKP eski milletvekili Zekeriya Akçam Cakarta'ya, AKP eski milletvekili Şaban Dişli Lahey’e, Erdoğan’ın eski danışmanı Lütfullah Göktaş Vatikan’a büyükelçi yapıldı. Bunlardan Merve Kavakçı Fazilet Partisi'nden milletvekili seçilmesinin ardından TBMM’deki yemin törenine türbanla katıldığı için vatandaşlıktan çıkarılmış, 2017’de yeniden Türk vatandaşı olmuştu. Ayrıca Aile ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın kız kardeşi Ayşe Sayan’ın Kuveyt’e atanması da yine bu atamalar arasında yer aldı.

Güz dönemi atamalarıyla ilgili Dışişleri kararnamesinin önümüzdeki aylarda yayımlanması bekleniyor.

Bakanlığa yakın güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, bundan sonraki istisnai atamalar Bağış ile sınırlı kalmayabilir. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski bakanlardan Ali Babacan’ın yeni parti kurma hazırlıkları arifesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’li bazı isimleri yanında tutmak için büyükelçi olarak atayabileceğine işaret ediliyor.

İstisnai büyükelçi atamaları ve Bakanlığın merkez teşkilatına dışardan yapılan görevlendirmeler gerek emekli diplomatlar gerekse muhalefet çevreleri tarafından çeşitli açılardan eleştirilirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu eleştiriler üzerine yaptığı açıklamalarda, atamalarda objektif kriterlere bağlı kaldıklarını vurgulamıştı.

Loğoğlu: Ölçü kaçtı

Dışişleri eski Müsteşarı Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, sorunun sadece siyasi atamalar olmadığı ve Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Yasası’nda son 5-6 yılda yapılan değişikliklerin ciddi bir erozyon getirdiği görüşünde.

Loğoğlu "Dışardan yapılan atamalar bu erozyonun sadece bir boyutu. Eskiden de bu atamalar oluyordu ama sayıları çok azdı. Ancak şimdi ölçü tamamen kaçtı. Sadece büyükelçi tayini değil, merkez teşkilatın kilit görevlerine de dışardan atama yapılıyor" diye konuştu.

Geçen Mayıs ayında Dışişleri Bakanlığı Yönetim İşleri Genel Müdürlüğü'ne ilk kez dışardan atama yapılması eleştirilere neden olurken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu atanan devlet personel uzmanı Bekir Gezer için "Eğitimine baktığımız zaman, iki tane üniversite mezunu ve doktorası var. Üç tane dili benden daha iyi konuşuyor" demişti.

Önemli görevlerde bulunmuş, aktif iç siyasette ise yer almamış emekli bir büyükelçi bu atamadaki sıkıntıya "Dışişleri camiası küçük olduğu için bir aile gibidir. Personel dairesinin başındaki kişi meslekten geldiği zaman ailede yanlış davranan olduğu zaman hemen görür ya da herkesi tartabilir. Ancak siz buraya dışardan birini getirdiğinizde bunu yapamayacak" sözleriyle dikkat çekti.

Hükümet çevreleri ise dışardan yapılan atamaların başka ülkelerde de uygulandığını belirtiyor.

Dışişleri Uzmanlığı Yönetmeliği’nde geçen aylarda yapılan bir başka değişiklikle de, Dışişleri Bakanlığı’na uzman yardımcısı ve uzman alımını belirleyen kurulun, büyükelçi unvanı taşıyan dışişleri meslek memurları arasından seçilme zorunluluğu kaldırılmıştı.

Son dönemde siyasi atamalardan dolayı kariyer diplomatlarının huzursuz olduğu ve büyükelçilik bekleyen pek çok diplomatın da geleceğini artık Bakanlık’ta göremediği Dışişleri koridorlarında dillendirilen bir husus.

"Büyükelçi olanların çoğu kalabileceği kadar kalacaktır ama büyükelçi olmak üzere olup da şevki kırılan pek çok kişi var" diyen emekli bir büyükelçi, "Şu anda zaten Dışişleri Bakanlığı artık maalesef bir Uluslararası Haberleşme Ajansı haline geldi. Çünkü siyaset ve dış politika Bakanlık’ta belirlenemiyor" dedi.

Atacanlı: "Bakanlık politize edildi"

Dışişleri’nin eski Sözcülerinden Emekli Büyükelçi Sermet Atacanlı da son atamalardan duyduğu üzüntüyü dile getiren isimler arasında. DW Türkçe'ye konuşan Atacanlı, "Dışişleri Bakanlığı gündelik politikanın üzerinde nadir kurumlardan biri diye hep iftihar ederdik. Ancak o da politize edildi ve liyakat ikinci plana itildi" diye konuştu.

Atacanlı, eskiden de siyasi atamalar yapılabildiğini ancak bunun sayısının birkaç taneyi geçmediğini belirterek, şimdiki meselenin siyasi atamaların yaygınlaştırılması olduğuna dikkat çekti.

Loğoğlu, “Diplomasi bir meslektir, baştan giriyorsunuz öğrenerek devam ediyorsunuz” derken, diplomasinin en büyük erdeminin bir politika belirlenirken ülkeyi yanlışlardan uzak tutarak, doğruya sevk etmek için yapılan uyarılar olduğunu belirtti. Loğoğlu, "Bir diplomat yanlışlara karşı 'hayır' diyebilmeli. Bunu yapabilmek sadece bir cesaret değil, aynı zamanda birikim meselesi. Dışarıdan atadığınız bir büyükelçi ise çoğunlukla bunu yapamaz' diye konuştu.

Diplomaside usta-çırak ilişkisinin öneminin altını çizen bir başka emekli büyükelçi ise durumu şöyle özetledi:

"Yetenekleri itibari ile istisnai olarak tabi ki dışardan birisi büyükelçi atanabilir. Mesela Muhtar Kent'i ABD'ye büyükelçi olarak atarsanız bu Türkiye'nin çıkarları için isabetli olabilir. Ancak son yapılan atamaların çoğu maalesef yanlış şekilde yapılıyor."