Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Filistin gündemiyle toplanan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'e ilişkin toplantısında İsrail'e yönelik, “Bu saldırgan eylemler savaş suçu teşkil etmektedir” derken; "İsrail'in son Gazze'ye yönelik saldırıları bu toprakları dünyanın en büyük açık alan hapishanesine döndürdü." ifadelerini kullandı.
Konuşmasına, “Öncelikle, İsrail'in saldırıları nedeniyle hayatlarını kaybeden, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Filistinli mazlumlara Cenab-ı Allah’tan rahmet, Filistin halkına başsağlığı diliyorum” diyerek başlayan Bakan Çavuşoğlu, "Sayıları binlere ulaşan yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum” ifadelerini kullandı.
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Filistin’de uzun yıllardır bir dram yaşanıyor. Yüreklerimizi burkan bu trajedi gözlerimizin önünde devam ediyor. Bu trajedinin failleri aynı suçları tekrar tekrar işleyerek bizleri bu ağır suçlara, Filistin halkının zulmüne ve temel insan hak ve özgürlüklerinin ihlallerine karşı kayıtsız kılmaya çalışıyor. Ancak, biz bu mezalim ve vahşet karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü adaletsizlik karşısında sessiz kalmak, işlenen suça ortak olmakla aynı şeydir. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bugün gelinen noktayı iyi anlayabilmek için her şeyden önce mevcut durumun altında yatan sebepleri doğru şekilde teşhis etmeliyiz. Mevcut kriz, İsrail’in Kudüs'te devam eden provokasyonları, Mescid-i Aksa’nın kudsiyetine yapılan saldırılar, Filistinlilerin ibadet özgürlüklerinin engellenmesi ve Filistinlilerin Şeyh Cerrah'taki evlerinden zorla tahliye edilmeleri nedeniyle yaşandı”
İsrail saldırılarının Müslümanlar için ibadet ve tefekkür ayı olan mübarek Ramazan ayında gerçekleştiğini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, “Gazze'de sadece sivillerin kullandığı yüksek katlı binalar değil, okullar ve hastaneler hedef alındı. BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), Kızılay ve medya kuruluşlarının kullandığı binaları bile bombalamaktan geri durmadılar” dedi.
“Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de yaşananların tek sorumlusu İsrail'dir!"
Gazze'nin en önemli doktorlarının İsrail'in hava saldırılarıyla öldürüldüğünü sözlerine ekleyen Çavuşoğlu, “Burada açık konuşalım: Bu saldırgan eylemler bir savaş suçu teşkil etmektedir. Suçun failini de açıkça ortaya koymak zorundayız. Bugün Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de yaşananların tek sorumlusu İsrail'dir! İsrail işlediği suçlardan sorumlu tutulmadıkça ve hesap vermeyeceğine dair inancı ortadan kaldırılmadıkça bu tür trajedilerin tekrarlanması kaçınılmazdır” açıklamasını yaptı.
“İsrail, bu toprakları dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürdü”
Filistin topraklarında sürdürülebilir barış ve istikrar ancak yasadışı ve insanlık dışı İsrail işgalinin sona erdiği takdirde sağlanabileceğini dile getiren Çavuşoğlu, “Aslında İsrail'in son saldırıları, Filistinlilere yönelik etnik temizlik ve ilhak politikalarının bir parçasıdır. Nitekim, İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukası, bu toprakları dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürdü. Burada, 2 milyondan fazla insanın yaşadığı 365 kilometrekarelik bir toprak parçasından bahsediyoruz. Bakın şu haritalar gerçekleri ortaya koyuyor. 1947’den bugüne kadar Filistin topraklarının nasıl gasp edildiğini nasıl işgal edildiğini gösteren bir haritadır” ifadelerini kullandı.
"Çekilen acıların özetidir biraz önce gösterdiğim harita"
BM çatısı aslında Filistinlilerin haritaları sergilediğini sözlerine ekleyen Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Ama bu haritayı dünya iyi görsün 1947’den bugüne İsrail’in Filistin topraklarını nasıl çaldığını, gasp ettiğini görsün ve hatırların. 1947’den bu yana süren işgalin ve çekilen acıların özetidir biraz önce gösterdiğim harita. İsrail bu eylemleriyle iki devletli çözüme ilişkin yerleşik parametreleri daha da aşındırmayı ve yeni bir oldu-bitti oluşturmayı hedefliyor. Bu nedenle, şu anda yapılması gereken şey, sadece ateşkesin sağlanması değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin toprakları üzerindeki işgal ve ablukasını sona erdirmek için uluslararası toplumun seferber edilmesidir”
“BM Güvenlik Konseyi'nin sorumluluklarını yerine getirmekte bir kez daha başarısız olması talihsiz ve üzücüdür” diyen Bakan Çavuşoğlu, “Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında kendisine en çok ihtiyaç duyulan zamanda konsey kez daha eylemsiz ve işlevsiz kalmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Dünya Beşten Büyüktür’ çağrısının sebebi de işte budur. Konsey ve üyeleri gerçekten ahlaki sorumluluklarını yerine getirme iddiasında olsalardı, İsrail'in masum sivillere yönelik ayrım gözetmeyen saldırılarını kati suretle kınar, etnik temizlik kampanyasını durdurmak için harekete geçerlerdi. İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarını durdurmak için uluslararası toplum tarafından etkili yasal ve ahlaki tedbirler almanın vakti gelmiştir. Yerlerinden edilmiş binlerce Filistinli için Gazze'ye insani yardım ulaştırılabilmesi önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Geçmişte Güvenlik Konseyi’nin işlevsiz kaldığı durumlarda, BM Genel Kurulu, Kudüs’ün statüsü ve Filistinlilerin korunmasına yönelik tarihi kararlar almayı başardığını hatırlatan Çavuşoğlu, “Bu iki konu, bugün de İsrail-Filistin ihtilafının merkezinde yer alıyor. Uluslararası toplumun Filistin halkını koruma sorumluluğu var. Genel Kurul 13 Haziran 2018 tarihinde kabul ettiği kararda, Filistinli sivil halkın güvenliğini ve korunmasını teminat altına alacak tedbirlerin ele alınması çağrısında bulunmuş, ayrıca İsrail'in Gazze Şeridi'ne giriş-çıkışlara yönelik yasak ve kısıtlamalarının sona erdirilmesini istemiş ve Gazze'deki Filistinlilere derhal ve engelleme olmadan insani yardım sağlanmasını talep etmişti” açıklamasını yaptı.
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne önemli görevler düşüyor"
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu karar doğrultusunda, Filistinli siviller için uluslararası bir koruma mekanizmasının kurulması için çalışmalıyız. Bu çalışmalar, gönüllü ülkelerin askeri ve mali katkılarıyla oluşturulacak uluslararası bir güç yoluyla fiziki korumayı da içermelidir. İsrail’in işlediği suçların hesabını vermesi, bu saldırıların tekrarının önlenmesi bakımından da hayati derecede önemlidir. Bu noktada, Birleşmiş Milletler insan hakları mekanizmaları ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne önemli görevler düşüyor. Bu şiddet sarmalından çıkılması da uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Filistinliler ve İsraillilerin barış içinde bir arada yaşayabilmeleri için barış süreci ve iki devletli vizyonun yeniden canlandırılması gerekiyor. Üç semavi dinin merkezi Kudüs'ün statüsünün korunması kalıcı bir çözümün en önemli unsurdur”
"İşlediğiniz suçları ört bas etmek için veya bunu eleştirenleri susturmak için antisemitik suçlamasına tevessül etmeyiz"
“İsrail Hükümeti’nin saldırganlığını eleştirenler hemen antisemitizmle suçlanıp, susturulmaya çalışılıyor” diyen Çavuşoğlu, “Oysa, bizler İslam düşmanlığı ve Hristiyan düşmanlığı gibi antisemitizmin de bir insanlık suçu olduğuna inanıyoruz. İsrail’in bugünkü zalimliği, saldırganlığını eleştiren çok sayıda Musevi var. Bu Yahudilerde mi anti-semitik ya da Yahudi düşmanı. İşlediğiniz suçları ört bas etmek için veya bunu eleştirenleri susturmak için anti-semitik suçlamasına tevessül etmeyiz. Biz bu zulüm karşısında susmayacağız. Filistinlilerin aralarındaki fikir ayrılıklarını gidermeleri ve uzlaşıya varmalarının da vakti geldi. Ancak birleşik bir Filistin, bu davayı sahiplenebilir ve Filistin halkının acılarına çözüm bulabilir. Filistin’deki seçimler daha fazla gecikmeden yapılmalıdır. Kudüs'te seçimlerin yapılmasını engelleyenin İsrail olduğu da unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, “Filistin halkının özgürlük ve haysiyetli bir yaşam yolundaki meşru talepleri artık daha fazla engellenemez. İsrail-Filistin ihtilafının adil, kapsamlı ve kalıcı çözümü de daha fazla ertelenemez. Türkiye, meşru taleplerinin karşılanması ve hak ve özgürlüklerinin korunması için Filistin halkının yanında olmaya devam edecektir” dedi.